YDAD: 19 Aralık pazar günü, “Hasta tutsaklara özgürlük, İnfaz yakmalara son” şiarıyla buluşuyoruz

Haber Merkezi: Yeni Demokrasi Aileleri Derneği (YDAD) Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin “Hasta tutsaklara özgürlük, İnfaz yakmalara son” şiarıyla başlatmış olduğu ve 19 Aralık 2021 tarihinde Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’de forum şeklinde sonlandıracağı kampanyanın finaline katılım çağrısı yaptı.

YDAD’nin yapmış olduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Bir ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak için, o ülkenin hapishanelerine bakmak yeterli veriyi sunacaktır.

“İleri demokrasiyle” taçlanmış coğrafyamızda, hapishaneler zindancı zihniyet ve tam bir tüccar mantığı ile ele alınıp, yönetilmektedir. Hepimizin bildiği ve bu zihniyetin her gün yeni bir icraatı, icadı ile her gün daha da ağırlaşan tutsakların sorunları ve hak gaspları Covid-19 salgını süreciyle birlikte katmerleşerek artmıştır.

Tecrid ve tredman politikaları üzerine kurulu bulunan F Tipi Hapishanelerde pandemi süreciyle birlikte engellenen açık görüşlerin yeni bir hak gaspıyla birlikte tekrar açılmış olması da (yarım saatle sınırlandırıldı) bu politikanın ürünüdür. Dışarıda her şeyi serbest bırakan anlayış, en doğal insani bir hak olan tutsakların aileleriyle yapacağı açık görüşleri gasp edilmiştir. Hali hazırda tutsaklar hapishanelerde sohbet, spor gibi haklarından yararlanamamaktadır. Salgın bahanesiyle tutsakların haklarının kısıtlanması tamamen hapishane idarelerinin keyfi tutumları nedeniyledir. Bu tutumlar tutsaklar üzerinde var olan tecridi ağırlaştıran insan onuruna ve yaşamına aykırı bir politikayı hayata geçirme zihniyetidir. 

F Tipi Hapishaneler sorunların yumağı olmuş durumda iken, yeni bir saldırı ve ezme makinesi olarak tasarlanan ve yapımları tamamlanan S Tipi Hapishanelerde, tutsakların daha ağır koşullarla karşı karşıya kalacağı mekanlar olacaktır. S Tipi hapishaneler ile  tutsakları yaşamdan koparılmak, izole etmek, daha ağır koşulları tutsaklara ve ailelerine karşı birer silah olarak kullanmak var olan yönetim şeklinin politik tercihidir. Tutsakların politik kimliklerine saldırı, iradelerinin kırılması ve teslim alma politikası S Tipi Hapishanelerde bir kez daha denenip, hayata geçirilmek istenecektir.

Sizlerinde bildiği üzere hapishanelerde, Abdullah Kalay, Ali Osman Köse, M . Emin Özkan, Engin Aktaş gibi 604’ü ağır olmak üzere 1605 hasta tutsak bulunuyor. Ayrıca birçok tutsakta da uzun sürelerdir yaşamakta oldukları hapishane koşulları nedeniyle farklı hastalık ve rahatsızlıklar bulunmakta. Covid salgını nedeniyle engellenen-zırlaştırılan koşullar, tutsakların tedaviye, var olan hastahane-doktor kontrollerine ulaşmasını da hayli zor hale sokmuştur. Tutsaklar hastahane sevklerine götürüldükleri ringlerde, hastane ve hapishanelere geri dönüşlerinde konuldukları karantina hücrelerinde bir sürü ek sorun ve riskle karşılaşmaktadırlar. Mahkeme ve hastanelere sevklerde kullanılan ring araçları ve götürülen hastaneler hijyen açısından çok kötü durumdadır. Salgın sürecinde açık görüş ve sosyal faaliyetleri engelleyen zihniyet, bu sevklerde ise her şeyi mübah görmüştür. Zira götürülen hastahane ve mahkemeler varandaşların yoğun olduğu yerler ve koşu kişi hijyen kuralları ve maske bile takmamakta, asker ise “sosyal mesafeyi” hiçe sayıp tutsağın kelepçeli kollarına girmektedir. 

Hapishaneye dönüldüğünde ise tutsaklar karantina hücrelerine alınıyorlar. Bu hücrelerde de hijyen koşullarına ulaşmak için tutsaklar hücre temizliğini tutsaklar yapmakta. Birçok tutsak kendi yaşamını idame edemeyecek durumdadır ve bu gidiş gelişlerde ve konulduğu karantina hücrelerinde ayrıca birçok zorluğa, zahmete maruz kalmaktadırlar. 

Hapishanelerde “coronayla mücadeleyi” bir bardak çamaşır suyu ve iki kalıp sabuna sığdıran anlayış, tutsakların tüm insani haklarını ve kazanımlarını gasp etme telaşıyla hareket etmekte hiçbir beis görmemektedir. Komik gerekçelerle tutsakların tahliyeleri engellenmekte, keyfi hücre cezaları ile infazları yakılmakta. Hiçbir yasal dayanağı olmamasına rağmen “BİK” gerekçesiyle başta sosyalist basın olmak üzere tüm yayın ve kitaplar engellenmekte, sınırlama getirilmektedir. Sürgün sevklerle ise hem tutsaklar hem aileler cezalandırılmaktadır. Tutsakların tüm sosyal yaşamı haftalık 20 dakikalık telefon hakkına sıkıştırılmış ve var olan tecrid daha da ağırlaştırılmıştır.

Devrimci tutsaklara baskının amacı onları mevcut düzene biat ettirmektir. Komünist, devrimciler darağaçlarında kürsüyü tekmelediler, ölüm oruçlarında canlarını verdiler, kurşunlarla, demir çubuklarla Diyarbakır, Ulucanlar, Buca, Ümraniye’de 19-22 Aralık’ta öldürüldüler, ama teslim alınamadılar-olmadılar. Hafızalarımızda tazeliğini hala koruyan ve asla unutmayacağımız, 19-22 Aralık 2000’de 28 devrimciyi katlederek geçiş yapılan F Tipi hapishanelerin recrid-tredman sistemiyle bilinen baskı politikasına karşı politik tutsaklar tarihi miraslarına yaslanarak direnmeye devam etmektedirler. 

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız hapishanelerde yaşatılan zulüm politikalarına karşı, içerde, dışarıda tutsakların tüm sorunlarına duyarlılık göstermek her kesimin vicdan meselesidir. İşkencelerin, ölüme terk edilen hasta tutsakların, Garibe Gezer’de olduğu gibi başka tabutların hapishanelerden çıkmaması için görev başta aileler olmak üzere her kesime düşmektedir.

“Hasta tutsaklara özgürlük, İnfaz yakmalara son” şiarıyla Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin yürüttüğü kampanya, 19 Aralık 2021 pazar günü sona erecek. Bir kez daha içeride insan olmanın onurunu tüm benlikleriyle yaşayan tutsaklarımıza sahip çıkmak, onların dışarıdaki gür sesi olmak için TDİ’nin kampanyasının “final” bölümünde buluşalım. 

Yeni Demokrasi Aileleri Derneği (YDAD)

Exit mobile version