Posta ile elimize ulaşan MKP 3. Kongre Belgelerini, sosyalist basın sorumluluğu ile yayınlıyoruz. Yazıları MKP MK Perpektif yazısı ve 3.Kongre Kararları olarak 2 ayrı kategoride yayınlayacağız.
Devrimci Demokrasi Yayın Kurulu
***
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da proletaryanın sorunları ortaktır. Türkiye’de işçi sınıfının uzun mücadele tarihine rağmen enternasyonalizm ilkesine bağlı geleceği ortak olan kuvvetlerin sosyalizm amacında ortaklaşmasında açık bir başarısızlık söz konusudur. Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli azınlıklarından emekçilerin ortak mücadele etmek istememelerinden değil, bilakis ortak savaşım arzusunu güçlü olmasına rağmen başarısızlık sübjektif öğelerin ideolojik, siyasi ve politik yetersizliklerin bir sonucudur. Bu aleni olumsuz sonuçlar Marksist perspektifin yeterince kavranmadığını göstermektedir. Türk ulusu dışında ezilen Kürt ulusu ve çeşitli azınlıkların mevcut durumundan hareketle çok daha fazla sayıda milliyetlerin olduğu Rusya’da ulusal sorun ve proletaryanın örgütlenme sorunu ustaca çözüme kavuşması deneyimi varken bizde bu toplumsal meselelerin daha kolay üstesinden gelinmesi gerekirken ne yazık ki proletaryanın ortak kurtuluş mücadelesi zorunluluğu bir hayale dönüştürüldü.
Sadece milliyetçiliğin her dönem tırmandırılmasından kaynaklı değil, halk kitlelerini şovenizm, milliyetçilik salgınından korumak için komünist hareket üstüne düşen görevi başarmadı. Ezen ve ezilen uluslardan halk yığınlarında enternasyonalizm temelinde bir birleşme başarılmadığı oranda işçi sınıfı milliyetçi burjuvazinin etkisi altına girer. Bugün Türk ve Kürt halkı iki ulusun milliyetçiliği altında ayrı yönlere gidiyor. Proleterlerin kardeşliği, aynı amaç birliğinin adı anılmıyor. Komünist hareket işçi sınıfının ortak mücadelesini geliştirmediği sürece Türk ve Kürt emekçi yığınlarını birleştirmek mümkün olmayacaktır. Çünkü yalnızca komünist hareket kapitalizme ve onun ürünü olan her türden baskıya karşı işçi sınıfını birleştirebilir. Ulusal meselede net ve doğru siyaseti sadece ezilen ulusların bağımsızlık hakkını koşulsuz tanımakla sınırlayan ezen ve ezilen uluslardan proletaryanın ortak mücadelesinde açık bir perspektife sahip olmayan her parti adı ne olursa olsun sosyal-şovenizmle lekelenir. Bundan hareketle Türk ve Kürt sınıf bilinçli proletaryasının enternasyonalizm bayrağına yükselten fikirlere ve net ikili politik tutumlara dair görevlerini yerine getirmeleri perspektifine sahip olmak durumundalar. Türkiye sosyalist hareketi içinde ulusal meseleyi değerlendirmede de, ulusal harekete yaklaşımda ve ezilen Kürt ulusuna mensup proletaryanın örgütlenme meselesinde çok çeşitli ve esas olarak ta proletaryanın örgütlenme meselesinde ciddi hatalar vardır. Modern dünyada halk hareketi, proletaryanın önderliğiyle ezilen sınıfların sömürücü ve ezen sınıflara karşı savaşımı şeklindedir. Türkiye’de birçok Kürt-burjuva sosyalist partilerin ve burjuva reformcu partilerin Kürt ulusal hareketleriyle halk hareketini aynılaştırmaları masum bir hata olarak değerlendirilemez. Burjuvaziyle proletaryanın uzlaşmaz sınıf mücadelesi çizgilerini aynılaştırmak devrim gayesinden kopmaktır.
ULUSAL SORUN VE PROLETARYANIN ÖRGÜTLENME MESELESİNDE PARTİMİZİN ACİL GÖREVLERİ !
– Mevcut durumda devrimci sınıf hareketine bulaşan sosyal-şovenizm ve ezilen ulus milliyetçiliğinin işçilerin gözünü karartan realiteden kurtulmak, ancak Türk burjuvazisinin etkisi altında olan reformist-revizyonist akıma ve tersten aynı amaca hizmet eden ezilen ulus milliyetçiliğine karşı tutarlı ve ısrarlı ideolojik mücadele yürütülmesi ihtiyacı giderilmeden sınıf hareketi gelişemez. Ulusal sorunun gelişim dinamiği tekrardan ciddi bir inceleme konusu olmasının yanında, esas olarak ezen ve ezilen uluslardan proletaryanın ortak savaşımının nasıl mümkün olabildiğine dair ciddi bir araştırma günümüzün en büyük ihtiyacıdır. Komünist önderimiz İ.Kaypakkaya titizce çalışmasıyla nasıl
Marksistlerin Türkiye`de ulusal soruna yaklaşımının çerçevesini çizdiyse, Kürt ulusuna uygulanan milli zulüm temelleriyle açıkladıysa bugünde aynı ciddiyet ve titizce araştırmayla Türk ve Kürt sınıf bilinçli proleterlerinin aynı sınıf düşmanlarına karşı ortak savaşımının devrimci örgütlenmesi açıklığa kavuşturulması ihtiyacı vardır. Neydi Ulus: ‘’Ulus, tarihsel olarak oluşmuş, karaları bir dil, toprak, iktisadi yaşam ve kendini kültür ortaklığında dile getiren ruhsal biçimlenme birliğidir’’ (Stalin-Marksizm ve Ulusal sorun (1913) S.F: 15)
–Bu tanıma göre Türkiye devlet sınırlarında Türklerden başka dil, toprak ve iktisadi yaşam ve ortak kültür birliğini oluşturan Kürt ulusu yaşamaktadır. Diğer etnik birimler ulus olmanın şartlarından koptuklarından azınlık milliyetleri oluşturmaktadırlar. Kürtlerin bir ulusal birim olduğu realitesi devrimci sınıf hareketinde genel kabul gören ve tartışma konusu olmaktan çıkan bir olgudur. Bakış açılarının karmaşıklığı ve hatalı yanları ulusal soruna çözüm formülü ve proletarya hareketinin görevlerinin tanımlanmasında ve bu görevlerin yerine getirilmesinde ki meselelerde ortaya çıkmaktadır. Partimizin başından itibaren ulusal sorun çözüm formülü değişmeden savunulmuştur. Parti programımızın 93. Maddesinde ulusal sorunun çözüm yolu şöyle tanımlanmıştır. ‘’Bütün milletlerin ve dillerin tam hak eşitliği garanti edilecektir. Hiçbir zorunlu resmi dil tanınmayacaktır. Halklara bütün yerli dillerin öğretildiği okullar sağlanacaktır. Devletin anayasası herhangi bir milletin herhangi bir imtiyaza sahip olmasını, milli azınlıkların haklarına tecavüzü kesinlikle yasaklayacaktır. Her ulusun kendi kaderini tayin etme hakkı tanınacaktır. Bütün bunların gerçekleşmesi için Kürt ve Türk uluslarına bölgesel özerklik, azınlık milliyetler için ise özerklik ve tamamen demokratik yerel kendi kendini yönetim sistemi oluşturulacaktır. Bu özerk ve kendi kendilerini yöneten bölgelerin sınırları ekonomik ve sosyal şartlar, nüfusun milli bileşimi vb. temeli üzerinde bizzat yerel nüfus tarafından tayin edilecektir. Ulusal sorundaki temel şiar; bütün uluslar için tam hak eşitliği ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı’’ bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar birleşin’’ şiarıdır.’’ Bu program bütünleşik, üniter bir devlet modelini Kürt ve Türk uluslarının bölgesel özerkliğine dayandırılmaktadır. Azınlıklar ise özerk bir şekilde örgütlenebilecek. Üniter merkezi devlet modeli# federal cumhuriyetlerden oluşan federal cumhuriyetler birliğinden oluşan devlet modelinden farklıdır. Rusya’da RSDİP 1918’e kadar bölgesel özerklik temeline dayalı üniter bir sosyalist devlet biçimini savunmuş federasyon modeline karşı çıkmıştır. Partimiz RSDP’in 1917 Bolşevik sosyalist devrimden önceki ulusal sorun çözüm perspektifi ve devlet biçimini benimsemiştir. İbrahim Kaypakkaya yoldaşın esas aldığı bu ulusal sorun programı partimizce hiç değişikliğe gidilmeden günümüze kadar savunulmuştur. Lenin, daha önce karşı çıktığı federasyon çözüm modelinin devrimden sonra sosyalizm amacına uygun olduğunu görmüş ve bölgesel özerklik programından federal cumhuriyetler birliği programına geçişi kendisi formüle etmiştir. Sovyetler Lenin’in federasyon önerisine uygun olarak Sovyet sosyalist federal Cumhuriyetler Birliği şeklinde örgütlemiştir.
Özcesi Komünistler açısından ulusal sorun çözümünde federasyon temeline dayalı devlet modelinin amaca uygun olduğu anlaşılmıştır. Partimizin ulusal sorun çözüm programını Sovyet deneyimi ile sabit olan Lenin’in formülasyonuna dayanan federal cumhuriyetler birliği programı şeklinde dönüştürülmemesi yanlıştır. Sosyalizm de federal cumhuriyetlerin proletaryanın amacına uygun olduğu realitesi, toplumsal tecrübesi mevcut iken partimizin tutucu ve dogmatikçe federasyon formülün reddetmesi yanlıştı. Dünya komünist hareketinden SBKP tarihinden öğrenmekte yetersiz kalan partimizin ulusal sorunun değişen özünü doğru kavramaması sınıf hareketinin örgütlenmesi görevinde sapmaya yol açmıştır. Uzun bir mücadele tecrübesine sahip olunmasına rağmen hareketimizce ezilen ulusların olduğu devlet sınırlarında Marksistlerin ezen ulus ve ezilen uluslardan proletaryanın ortak mücadelesini örgütlemede ilkesel tutumun özü-üzülerek kabul etmek durumundayız ki-kavranmamıştır. Partimiz bu hatalı veyahut ta teorik gerilikten ileri gelen ciddi yetersizlikten Kürt proletaryasının komünist parti kurmasını açıktan reddetmiştir. Enternasyonalizm ilkesine bağlı sınıf bilinçli Kürt proletaryasının komünist örgütlenme ihtiyacına ‘’seksiyon revizyonizmdir’’ deyip kestirip atmış ve cevap olamamıştır. SBKP’nin birçok ulusal sosyalist partilerin yani ulusal sosyalist seksiyonlardan meydana geldiği görmezden gelinmiştir. Nihayetinde toplumsal çelişmelerin aldığı biçim, sınıf savaşımının tecrübeleri, Kürt ulusunun uykudan dirilişi vd. olgulara bakıldığında komünist örgüt olmadan Kürt işçi sınıfının örgütlenmeyeceğini göstermektedir. MKP Kürdistan’da Kürt işçilerinin örgütlene bilecekleri komünist bir örgütün olmasına bu örgütün Kürtçe MLM yazın geliştirme ve Kürt komünistlerini bir merkezde toplama görevini başaracak bir sosyalist seksiyona gerek olmadan Türk işçilerine gittiği gibi Kürt işçilerine giderek devrimin örgütlenebileceğini savunmuştur. Teorik ve pratik politikanın açıklaması da budur. Ezen ve ezilen ulusun veyahut ezilen ulusların olduğu devlet sınırlarında ulusların proletaryasının her birine komünist örgütlerinin tek bir partide birleşmesi ve özerk yapılarını koruması şeklinde değil de egemen ulusun sınıf bilinçli proleterlerin komünist örgütüyle bütün ulusal farklı etkenlerin örgütlene bileceği teziyle hareket edilmiştir. Bir çok ulusal sosyalist seksiyonların bir partide birleşmesi ile hakim ulustan komünist partisinin bütün uluslardan işçilerin örgütlenmesi için yeterli olduğu yönlü perspektif arasında benzerlik yoktur. Biri enternasyonalizm ilkesi üzerine yükselen ezen ve ezilen uluslardan proleterlerin örgütsel birliğini, diğeri ise ezilen ulusların işçilerine kendi dillerinde örgüt oluşturmayı yasaklar. Partimiz ulusal sorun çözümünde üniter bir devlette bölgesel özerklik ulusların kendi kaderini tayin hakkını koşulsuz tanıması, ulusların tam hak eşitliğini savunmuştur. Proletaryanın örgütlenme meselesinde ise tekçi bir örgüt modeli ile bütün ulusal etkenlerin örgütlenebileceği yanılgısıyla hareket edilmiştir. Proleter dünya devrimi sürecinin tarihi tecrübeleri ulusal sorunun proleter devrimin bir parçası olarak sosyalist federal cumhuriyetler birliği modeliyle çözebileceğini gösterdiği gibi, proletaryanın ortak mücadelesinin çeşitli uluslardan işçi sınıfının komünist partilerini kurmalı ve özerk yapılarını dışlamadığı tamamıyla doğrulanmıştır. Türkiye’de revizyonist burjuva demokratik reformcu partiler, birçok küçük burjuva sosyalist örgüt Lenin’in, Stalin, Mao’nun ‘’yanlışlarını’’ keşfetmekte yarış içindedir. Reformist akımın güçlü oluşu Marksist teori ve deneyimlerden doğru sonuçlar çıkarmaya da zorlaştırmıştır. Komünistlik iddiasında olan bir çokları ise Lenin, Stalin ulusal sorun tezlerini, oluşturulan devlet biçimini ve çok uluslu devletle işçi sınıfının birlikte kapitalistler sınıfına karşı savaşımını sağlayan perspektiften öğrenmeyi bilmediği 21.ci yüzyılda halen Kürt işçilerinin komünist örgüt oluşturmalarını, Kürt komünistlerinin bir yapıda birleşip ortak savaşımı savunmalarına rağmen bu durumun MLM açısından caiz olup olmadığı üzerinde tartışma yürütmemizden de anlaşılmaktadır. Partimiz ulusal sorunda gözden geçirme, nesnel olgulara denk düşen programsal yenilenmeye gitme ve ezen-ezilen uluslardan işçi sınıfının ortak savaşımını sağlayacak biricik örgütlenme modeli olan enternasyonalizm ilkesine bağlı örgütlenmeyi esas alma görevinden kaçınamaz. Marksist bilimsel teoriye ve uluslararası komünist hareketin tecrübelerine dayanarak Kürdistan’da komünist partisine duyulan ihtiyacın nedenlerini açıklama bu incelemenin konusudur.
ULUSAL SORUNDA PARTİNİN ACİL GÖREVLERİ VE MKP’NİN YENİNDEN İNŞAASINDA ULUSAL FAKTÖRLER!
– Partimizin bir ulusal sorun teorisi vardır. Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Bilakis ulusal soruna bakışımız ve ulusal çelişkinin çözüm yolunu geliştirme eksik ve hatalı yanlarımızı giderme uğraşı veriyoruz. MKP’nin sosyalizm uğruna Kürt proletaryasının örgütlenmesi görevinde üstüne düşeni eksiksiz yaptığını kimse ileri süremez. Temel görevimiz Marksizm’in devrimci özüyle kavranması Türkiye ve Kürdistan nesnel şartlarında uygulanmasıdır. Bu nedenle ulusal sorunun tarihsel gelişimi ve diyalektiğinin kavranması tayin edici önemdedir. 20.ci yüzyılda büyük toplumsal ilerlemeler ve dönüşümler gerçekleşti. Ulusal sorunun toplumsal ve iktisadi özü de olduğu yerde kalmadı o da değişikliğe uğradı. Uluslararası komünist hareketin ulusal sorun çözüm formülleri üzerine uzun süre devam eden tartışmalar bilinmektedir. Nihayetinde ulusal sorunda Avusturya ekolü, Baver ve Springer ulusal programının özünü oluşturan ‘’kültürel-ulusal özerklik’’ ulusal programının yanlışlığı kanıtlanırken Lenin’in teorisine dayanan Rus Bolşeviklerinin ulusal programı ise pratikte doğrulandı. Ulusal sorunun çözüm süreçlerinin doğru kavranması önem arz etmektedir. Güncel olarak Ortadoğu emperyalist ülkelerin üçüncü dünya savaşı meydana muharebesine dönüşmüştür. Emperyalist dünya düzeninde güçsüz ve bağımlı ülkelerin biçimde bağımsız görünmelerinin anlamsız olduğu bir kez daha görülmüştür. Sınırları emperyalist İngiltere ve Fransa tarafından çizilen Ortadoğu’daki ülkeler tekellerin dünyayı yeniden paylaşma savaşımı kapsamında yağma pazarına dönüşmüştür. Kapitalizm yok edilmedikçe yarı-sömürge ülkeler üzerindeki emperyalist hakimiyet son bulmayacaktır. Birinci paylaşım savaşından sonra şekillendirilen Ortadoğu siyasi düzeni yüzyıl sonra çökmüştür. Kapitalizm koşullarında ulusal bağımsızlığa saygı gösterilmediği, ulusların kardeşçe bir arada yaşamasının bir hayal olduğu süren emperyalist işgal, ilhak ve baskılar ile sabittir. Biçimde bağımsız görünen yarı-sömürge ülkelerinde bağımsızlık sorunu sürmektedir. Gerçek anlamda bağımsızlık ancak emperyalist burjuvaziye bağlı burjuva –feodal sınıfların iktidarının yıkılmasıyla mümkündür. Bu görev devrimci proletaryanın omuzundadır. SKY-Picot anlaşması ile 1916 ortadoğu Osmanlı hakimiyetindeki alanların paylaşımı İngiltere, Rusya, Fransa emperyalistleri arasında yapıldığında Doğu Avrupa’da Ortadoğu, Afrika, Asya’da ki ulusların ezici çoğunluğu bağımsızlığını kazanmıştı. Ulusal uyanış rüzgarı Doğu Avrupa’da Rus çarlığı zulmü altındaki ulusları sarmıştı, ama orta doğuda ki uluslar henüz uyanmamıştı. Ulusal bağımsızlık rüzgarını fırtınaya dönüştürüp dünyaya yayan Rusya’da zaferle taçlanan Sovyet Sosyalist devrimiydi. 20.yüzyılda ulusal bağımsızlık emperyalist sömürgeciliğe karşı mücadele içinde gelişti ve tamamlandı. Sovyet devrimi (1917) olduğunda Avrupa ulusunun tek bir bağımsız parçası bile yoktu günümüzde ise emperyalizme bağımlı 23 Arap ülkesi vardır. Sınırları emperyalizm tarafından çizilen Arap ulusunun durumu böyle iken, dört parçaya bölüştürülen Kürt ulusu ise henüz bağımsızlığını kazanamamıştır. Parçalara ayrılmış 23 Arap ülkesinden biri olan Irak, ABD emperyalizmi peçesi altında ezilirken ve bir buçuk milyondan fazla insanı katlederken Arp burjuvazisi emperyalizmin safında durdu. Üç milyonu bulmayan küçük nüfusu ile küçük bir ülke olan İsrail 1950’den beri Arap Filistin’i yağmalamaktadır. Yine Arap Suriye’de bir milyona yaklaşan sayıda insanın katledilmesine neden olan emperyalist savaş konseptinde işbirlikçi Arap burjuvazisi rolünü oynamaktadır. Bu örnek neyi kanıtlıyor: Burjuvazinin kar için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Burjuvazinin ‘’vatan, ulusal bağımsızlık, bayrak’’ söylemi sadece daha fazla para kazanmanın bir ideolojik kılıfıdır.
Yorumlar kapalı.