Türk devletinin dilinde de devamlılık esastır

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kemalist/faşist Türk devletinin bugünkü sözcülüğünü yapan R.T. Erdoğan’ın Sezgin Tanrıkulu hakkında sarf ettiği sözler, faşist devletin dilinde de devamlılığın bir örneğidir. Erdoğan devletin tahkim edilme sürecini diğer klikleri seçim sürecinde ezerek kendi tertiplediği bir sürece evriltiyor.

Faşist devletin faşist devlet partisi CHP, devletin devamlılığı için tıpkı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın hapse atılmasında oynadığı rolü oynuyor. Merdan Yanardağ’ın seçim sonrası tutuklanması, Sezgin Tanrıkulu’nun sarf ettiği gerçekler sonrası devlet eliyle lince uğraması, Erdoğan’ın yeni süreci daha hızlı tahkim edeceğini ve burjuva muhalefeti elemine ettiğini gösteriyor. Böylelikle 1 Kasım 2015 seçimlerinden, 31 Mart 2018 yerel seçimlerine kadar devam eden sürecin benzerinin yaşanacağı gözler önüne seriliyor.

Osmanlı’dan devraldığı asimilasyoncu, katliamcı, ırkçı özüyle 100 yıllık bir geçmişe sahip olan Türk devletinin halk düşmanı karakterinin devamlılığı için bütün faşist kesimler bir gerçeğin dile getirilmesi karşısında birleşmiş durumda.

Avukat, Kürt ulusuna mensup bir vekil olan Sezgin Tanrıkulu, Türk ordusunun işlemiş olduğu insanlık suçlarını bir televizyon kanalında dillendirdi. Tanrıkulu, “TSK değil mi 12 Eylül’de darbe yapan? Bu ordu değil mi 15 Temmuz’da darbe girişimi yapan, köyleri yakan… Benim takip ettiğim davalar var. 15 köylüyü helikopterden atan TSK değil mi? AİHM kararıyla sabit hale gelen…” bir gerçekliği dile getirdi ve başta vekili olduğu faşist parti CHP’den sözlü saldırılara uğradı.

CHP’nin bu saldırılarının özü faşist karakterinden ileri gelmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtler ve diğer azınlık milliyetlere yönelik tehcir ve katliamlar CHP’nin devletin bel kemiğini oluşturmasından ileri gelmektedir. Keza Kılıçdaroğlu’nun Sezgin Tanrıkulu ile ilgili soruya “biz devletin sahibiyiz, ordumuz bizim gözbebeğimizdir, kimseye laf ettirmeyiz” minvalli sözleri gerçeği ortaya koymaktadır. Aynı şekilde cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın bugün Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’nde Sezgin Tanrıkulu için sarf ettiği sözler, aynı devletin farklı enstrümanlarla sahiplenilmesinin ürünüdür. Kemalist-faşist devletin 100 yıllık halk düşmanı özünü koruma ve daimalığını sağlamak adına savunulan tek devlet, tek bayrak, tek millet anlayışı, başta Kürt ulusu olmak üzere, diğer azınlık milliyetler, inançlardan halklara saldırı, katliam teorisidir.

R.T. Erdoğan devletin dilinde de devamlılığı sağlayan sözlerle Sezgin Tanrıkulu için, “Sözde milletvekili ama terörist müsveddesi, bunlara gereken dersi devlet ve yargı olarak bizim verme mükellefiyetimiz var” demiş ve durduğu yeri, kime hizmet ettiğini açıkça ortaya koymuştur. Devletin sözcülüğünü yapan önceki sözcüler, halk hareketleri, direnişler ve ulusal mücadele önderleri içinde “eşkiya, sapkın topluluk, dış güçlerin maşası, terörist vb.” yığınla sözler etmiştir.

Sezgin Tanrıkulu’nun dillendirdiği gerçekler, Türk devletinin gerçekliğidir. Tanrıkulu’nun hızlı ve bir koro halinde saldırıya uğraması devletin şaşırılmayacak karakteridir. Buna karşın Tanrıkulu’nun dile getirdiği ve daha fazlası olan gerçeklere ve Sezgin Tanrıkulu’nun şahsına sahip çıkmak gerçeklere sahip çıkmaktır.

Yorumlar kapalı.