Haber Merkezi: Tokat merkeze bağlı Günçalı köylüleri, HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım Anonim Şirketi tarafından yapılması planlanan maden arama faaliyetlerine tepki gösterdi. Tedirgin olan yöre halkı, “Bizim yaşayacak, nefes alacak başka bir yerimiz yok. Maden talanına asla izin vermeyeceğiz, sonuna kadar topraklarımızı, doğamızı savunacağız” dedi.
Tokat merkezine bağlı Günçalı, Killik, Çayören köylerinde HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım A.Ş. tarafından yapılması planlanan maden arama faaliyetleri yöre halkında tedirginliğe neden oldu. Birçok maden çeşidi için arama yapılacağını öğrenen yöre halkı, arama sürecinde ve sonrasında açılması planlanan işletme ve üretim sahalarının köye ve çevre köylerine zarar vereceğini söyledi. Ruhsat alanı yakınlarında Günçalı, Killik, Çayören, Güzelce, Kervansaray, Yatmış köyleri ve büyük miktarda ormanlık alan bulunduğunu söyleyen yöre halkı, ayrıca proje alanının Günçalı Köyü Gölet’i ve Güzelce Barajı’na çok yakın olduğunu belirtti.
‘KESİNLİKLE İSTEMİYORUZ’
Günçalı Köy Muhtarı Salman Görgülü, altın ve diğer kıymetli maden arama faaliyetinin gerçekleşmesi halinde, proje izin alanı içerisindeki tüm ormanın kesileceğini, devasa çukurlar açılacağını ve yoğun ağır metaller ihtiva eden pasa yığınları meydana geleceğini söyledi. Görgülü, oluşması muhtemel asit maden drenajları ile yer altı ve yer üstü suları, dereler, göletler ve barajların kirleneceğini, Günçalı, Güzelce, Kervansaray, Yatmış Ovası ve Günçalı ırmağının bağlandığı DSİ Güzelce Köyü Barajı tarafından sulanan tüm Artova ve Çamlıbel Ovasının zarar göreceğini anlattı. Tokat şeker pancarının, domatesinin ve buğdayının ve birçok gıda ürününün olumsuz etkileneceğini belirten Görgülü, “Doğal tarım ve hayvancılığa çok uygun olan, Tokat’ın kültürel özelliklerine sahip bu coğrafya yapılmak istenen maden arama, üretim veya işletmeye izin verilmesi bölgede çok ciddi gelir kayıplarına yol açacak. Kırsal iyice boşalacak ve ülke ekonomisine oldukça olumsuz etkisi olacaktır. Arama, işletme ve üretime köyümüz ve tüm civar köyler itiraz ediyor, böyle bir projenin gerçekleşmesini istemiyor” dedi. “Kesinlikle istemiyoruz” diyen Görgülü, “ Bizim köyümüzü komple yok etmeyi düşünüyorlar. Bir avuç toprağımız kalmıyor. Bizim 2 tarafımızda da barajımız var. Güzelce Barajı da tam 24 köyü besliyor. Sadece bizim köy için tehlike yaratmıyor. Bu 24 köy için de tehlike yaratıyor” diye konuştu.
Kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğine de dikkat çeken Görgülü, “Bizim yan köyümüze gelmişti. Orada başlamadılar. Direkt bizim köyde başladılar. Tepkimiz üzerine malzemelerini alıp gittiler, tekrar geleceklerini söylediler. Bütün işlemleri yeniden başlatacaklarını söylediler. Ama biz bunlara fırsat vermeyeceğiz. Mücadele edeceğiz. Bu 24 köy tarımcılıkla geçimini sağlıyor. Yani başka bir geliri yok. Bizim de hiçbir bir şeyimiz kalmıyor. Televizyonda izlediğimiz kadarıyla her hastalık bundan geliyor. Buranın yüzde yüzü emekli, adam gitmiş gurbette çalışmış, emekli olmuş, gelmiş buraya evini yapmış, normal bir düzenini kurmuş, ondan sonra birileri geliyor burada ‘maden var’ diyerek bu adamların 30-40 senelik emeklerini silip süpürüyor” dedi.
‘SAHAYA SOKMADIK’
Köylerden Bahadır Sarıyaprak, seçim günü olayı öğrendiklerini söyleyerek, “Bunu biz bilmiyorduk o dakika öğrendik. Hiç kimseye bilgi verilmedi. Direkt aynı gün sahaya çıkıp sondaj çalışması yapacaklarını söylediler. Köy halkına hemen durumu anlattık, köyümüze vereceği bütün zararları söyledik. Hemen örgütlendik, ekipmanları sahaya sokmadılar yani köyde bir ufak direniş oldu” dedi.
HLC Kıymetli Madenler AŞ adı altında bağlı bulunduğu kuruluşa ulaştığını söyleyen Sarıyaprak, “İstanbul Kent Genel Kurul Yönetim Başkanı olan Ufuk Başer’e ulaştım. Bana ‘Bu konuyu abartmayalım. Bu bir maden araması, devlet tekelinde olan bir iş, ben buna yatırım yaptım’ gibi şeyler söyledi. Almış olduğu izne uygun makinalar getirmediğini, normalde bir işçinin ya da insan gücüyle alabileceği gereken bir numuneye 100 metrelik sondaj makineleri getirildiğini söyledim. Bunlar zaten alınan izne uygun değil. Şu an köyümüzü terk ettiler, ama geri dönecek. Çünkü Ufuk Başer, bana ‘Kolluk kuvvetlerini yormayın’ diyerek bizi tehdit etti” dedi.
‘KÖYÜMÜZ YOK OLACAK’
“Kesinlikle böyle bir çalışma yapılmasını istemiyoruz” diyen Sarıyaprak, “Bakın bizim köy, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlıyor. İstanbul’da yaklaşık 250 hane nüfus bir o kadara yakını da köyde yaşayan halkımız var. İstanbul’a biz belli bir birikim için geliyoruz veya yurtdışında farklı bölgelerde çalışıyoruz. Belli bir birikim kazanıp daha sonra biz köye dönüyoruz. Bizim köyümüze dönüş projelerimiz var. Biz bütün eski yapılarımızı şu an yüzde 80 olarak kentsel dönüşüme soktuk. Yani bütün evlerimiz depreme dayanıklı. Çocuklarımızın geleceği, topraklarımız, mera alanlarımız, tarım arazilerimiz yok olacak. Gelecek olan firma ya da firmalara her türlü mücadelemizi vereceğiz gerekirse canımız pahasına savunacağız. Maden talanına izin vermeyeceğiz, köyümüzü savunacağız” diye konuştu.
Günçalı Köyü Dernek Başkanı Ali Başak, “Bu maden aramayı biz seçimden bir gün sonra öğrendik. Köye sondaj çalışmaları için gelen araçların 6-7 noktada sondaj yapacağı, sondaj sonrası alınan numunelerin ilgili şirkete gönderileceği beyan edildi. Bunların almış olduğu izin belgesi dördüncü grup. Dördüncü grubun içinde her türlü maden var. Siyanürden tutun da altın, kömür, krom her türlü şey var. Maden çıktığında bırakın bizim köyü çevre köyler de zarar görecek” dedi.
Duydukları günden bu güne uykularının kaçtıklarını söyleyen Başak, “İnanın ki büyük bir sıkıntı yaşıyoruz” dedi ve projeye yönelik itirazımızın dikkate alınarak, maden arama projesi için “ÇED olumsuz” kararı verilmesini ve yürütmenin durdurulmasını istedi. Ayrıca, yöre halkı tarafından sosyal medya üzerinden ‘Günçalı Köyü’nde maden aramasına dur diyelim’ adlı imza kampanyası başlatıldı.
Evrensel/Eylem NAZLIER
Yorumlar kapalı.