Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da binlerce dönümlük tarım arazisi, yer altı-yer üstü su kaynakları, bilumum halkın yaşam alanları rant uğruna şirketlere peş keş çekiliyor. Son 10 yılda 100 bin hektardan fazla ormanlık alan madencilik faaliyetine açıldı.
Tokat’ta yöre halkı için kutsal sayılan Çal Baba Ormanı’nda verilen altın madeni ruhsatına karşı köylüler yaklaşık altı aydır nöbette. Dava süreci devam eden sondajlı arama faaliyeti için bir ÇED raporu ise bulunmuyor.
Tokat’ın Killik ve Günçalı köyleriyle Çal Baba Ormanı’nı içine alan sahada HLC Kıymetli Madenler ve Yatırım AŞ’ye verilen sondajlı maden arama izni de bunlardan sadece biri. Ancak maden arama faaliyetine açılan bu ormanlık alanın bir özelliği daha var. Anıtsal nitelikte ardıç ve meşe ağaçlarının bulunduğu, Alevi inancına mensup yöre halkı için kutsal bir ziyaret merkezi olan orman, nesilden nesile korunan, ihtimam ve bakım emeğiyle bugünlere getirilen kadim bir ekosistem.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından verilen ruhsat iznine göre şirkete 1477,24 hektar sahada 15 Nisan 2029 tarihine kadar faaliyet hakkı tanındı. HLC Kıymetli Madenler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) muafiyeti de aldı. Ancak yapılan sondajlı arama faaliyeti bu muafiyeti kapsamıyor. Maden arama projesine verilen iznin hukuksuz olduğu gerekçesiyle yöre halkı ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından Temmuz ayında ruhsat iptali davası açıldı. Dava süreci devam ederken köylülerin nöbeti de sürüyor.
Şirketin maden arama faaliyeti için yaptığı başvuruda ilk bir yılı kapsayan ön arama döneminde el karotu ile örnek alma yapılacağı belirtilmiş, bu arama yöntemine Tokat Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verilmişti. Ancak ruhsatta belirtilen ön arama dönemi Nisan ayında sona erdi. Verilen izne göre projenin genel arama dönemi iki yıl, detay arama dönemi ise dört yıl sürecek.
Şirketin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne sunduğu projeye göre sahada bundan sonra sondaj faaliyetiyle altın, bakır, çinko, kurşun, gümüş, demir, nikel cevherleri aranacak. Toplam 450 metreküp kübajlık yarma veya üç ayrı lokasyondan toplamda en az 100 metre sondaj yapılması planlanan sahada ayrıca üretim yapılacak noktalara ulaşım için genel arama dönemi boyunca bir kilometre yol yapılacak. Şirketin söz konusu faaliyetler için bir ÇED raporu ise yok.
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne yöre halkı ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan davanın dilekçesinde, maden arama ruhsatının iptali, yapılan işlemin “açıkça hukuka aykırı ve telafisi imkansız zararlar doğuracak olması” nedeniyle dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması ve ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın görevleri gereği müdahil davacı olmaları talep edildi.
Dava dilekçesinde madencilik ve maden arama faaliyetinin bölgedeki halka ait tarım topraklarına, meralara, yaylak ve kışlaklar ile sulara, bölgedeki ormanlara ve yöre halkının uzun yıllardır tek bir kuru dalı dahi alıp yakmak için evine götürmediği Çal Baba İnanç Merkezi’nin yer aldığı ormanlık alana zarar vereceği belirtildi.
Ayrıca maden arama ruhsatlarının ön arama, genel arama ve detay arama dönemlerinin üç ayrı ruhsatın konusu olması gerekirken söz konusu işlemde bu dönemlerin tek bir ruhsatta birleştirilmesinin usulen de yasaya aykırı olduğuna dikkat çekildi.
Davacı köylülerin birçoğu Günçalı ile Killik Köyleri’nde yaşıyor ve burada tarım, hayvancılık ve arıcılıkla uğraşıyor. Köylüler Çal Baba ismini verdikleri köyün ormanlık sırtını kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul ediyor. Ormanın kutsallığı, Çal Baba’nın Horasanlı bir inanç önderi olduğu tevatürüne dayanıyor.
Tokat dışında yaşayan davacıların da Günçalı Köyü Muhtarı Salman Görgülü tarafından inanç merkezi olarak tescil edilmesi istenen ruhsat sahası içerisindeki ”Çal Baba Dağı ve Ormanı” dolayısıyla köyleri ile sıkı bağları bulunuyor.
Cem törenlerinin düzenlendiği, bayramların kutlandığı, birlik ve adak kurbanlarının kesildiği, asker uğurlamalarının gerçekleştiği bir etkinlik alanı olan Çal Baba’da her ailenin sahiplenmiş olduğu bir ağaç gölgesi var. Başta anıtsal nitelikli ağaçlar olmak üzere köydeki her ağaç yöre insanı tarafından kutsal bir değer olarak görülüyor.
Çal Baba civarında anıtsal ağaç niteliğinde pek çok ağaç bulunuyor. Orman Yüksek Mühendisi Dr. Mehmet Ali Başaran, sadece bir günlük yaş ölçüm çalışmasıyla bölgede beş adet anıt ağaç ve beş adet istikbal anıt ağaç tespit etti.
Başaran’ın Ekim 2023 tarihli Günçali (Çal Baba) Köyü: Anıt Ağaç ve İstikbal Anıt Ağaç Tespit Raporu’na göre Çal Baba ve civarında tespit edilen en yaşlı ağaç 506 yaşında. Kilise Ardıcı adı verilen bu ağacı Melik Gazi mevkiinde bulunan 470 yaşındaki Melik Gazi Ardıcı takip ediyor.
Anıt ağaç statüsünü almaya değer bulunan diğer ağaçlar Çal Baba Sarıçamı (450), Ziyaret Ardıcı (352), Cem Yeri Mazı Meşesi (250) diye sıralanıyor. Başaran’ın hazırladığı rapora göre söz konusu ağaçların anıtsal özelliklerinden ötürü çevresiyle beraber mutlak surette korumaya alınması gerekiyor.
Raporda yer alan bilgilere göre Çal Baba’daki ağaçların kırılan dalları ya da yaprakları yöre insanı tarafından hiçbir amaçla asla alınmıyor ve doğaya bırakılıyor. Yöre insanları tarafından yüzlerce yıldır ziyaret amaçlı kullanılan Melik Gazi Ardıcı’nın çevresinde Danişmend’lerin üçüncü hükümdarı Melik Gazi’nin askerlerinin gizlendikleri söyleniyor.
Melik Gazi’nin bu bölgede “bu ağaçların bir dalını kıranın dalı kırılsın” diye söz söylediği, hatta Melik Gazi’ye çok değer veren Günçalı köylülerinin erkek çocuklarına Melik adını çokça verdiği ifade ediliyor.
19-23 Ağustos 2023 tarihleri arasında Günçalı Köyü ve Çal Baba mevkiinde, yöreye özgü sosyo-ekolojik ilişkilerin tespit ve analizi amacıyla, antropolojik bir ön araştırma da gerçekleştirildi.
Araştırma dahilinde hazırlanan 12 Ekim tarihli güncel saha raporunda Çal Baba Ormanı’nın, Alevi kültürünün kendini var etmesinin temel koşulu olmuş ritüellere ev sahipliği yapması açısından çok önemli bir kutsal müşterek olduğu ve Alevi yaşantısına özgü bir inanç merkezi olarak tescillenmesinin yerinde olacağı belirtildi.
Çal Baba’nın, yerel bir topluluk tarafından korunan bir orman olması özelliğiyle, ekolojik antropolojiye oldukça ilginç bir vaka örneği sunduğu ifade edilen raporda, burada çeşitli meşe türleri, sarıçamları, boylu ardıçları, çitlembik ağaçları ve yabani meyve türleri ile “kalıntı orman” olarak nitelendirilebilecek kadim bir ekosistem bulunduğu ifade edildi.
Raporda Çal Baba Ormanı ve civarındaki yedi adet miras noktasında gözlemler yapıldığı, özellikle Melik Gazi ve Kilise Tepe’nin ilginç menkıbe ve anılarla yörenin sözlü tarihine ışık tuttuğu ifade edilirken, doğal ve kültürel mirasın iç içe olduğu bu ziyaret yerlerinin, tıpkı Çal Baba Ormanı gibi, korunması zaruri “hafıza mekânları” olduğuna dikkat çekildi.
Koruma statüsüne alınması gereken Kilise Ardıcı’nın, masif bir kaya bloğu üzerinde yükseldiğine, bölgede açık hava tapınağı ve benzeri kutsal alanların bulunduğunun tahmin edildiğine işaret eden rapora göre dilek dileme ritüellerinin de gerçekleştirildiği bu mevki, nispeten belirgin kalıntılar dolayısıyla arkeolojik sit olma olasılığı en yüksek mevki sayılabilir.
Dava dilekçesinde de maden arama ve sondaj çalışmaları nedeniyle bölgedeki kültürel dokunun bozulacağı, ruhsat sahasının içindeki ve çevresindeki tescilli-tescilsiz veya tescil aşamasında olan sair arkeolojik kalıntılar ile arazide konumlanan tümülüslerin zarar göreceği ifade edildi.
Ormandaki anıt ağaçlara zarar verip ekolojik tahribata yol açacak bu çalışmalar dolayısıyla bölgede bilinmeyen dönemlerden beri yapılan ibadetin de artık yapılamayacağına işaret edilen dilekçede, özel bir teşebbüsün elde edeceği kâr uğruna kamu zararı çıkmaması için maden arama ruhsatının mutlaka iptal edimesi talep edildi.
(DW/Pelin Ünker)