1. Haberler
  2. MAKALELER
  3. Proletarya İdeolojisi ve Sınıf Savaşımında Rolü

Proletarya İdeolojisi ve Sınıf Savaşımında Rolü

featured
service

Sınıf savaşımında gerekli tüm araçlar elbette önemlidir. Ama tüm çalışmalar üzerinde tayin edici önemde olan ise proletarya İdeolojisidir. 

Gökten melekler tarafından inmemiştir, kurgusal bir entellektüel üründe değildir; proletarya İdeolojisi kendisi için sınıf haline gelmiş biricik devrimci niteliğiyle proletaryanın felsefesi, teorisi ve eylemidir. Şu yada bu ülke veya bir kıta ile sınırlı değil, enternasyonel proletaryanın evrensel mücadele teorisidir. İşçi sınıfı önderliğinde toplumun özgürleşme savaşımının anahtarı ve gelişim seyrini ve ulaşacağı aşamaları göstermekle kalmaz, diyalektik tarihi materyalizm felsefesiyle modern doğduğu kapitalizm toplumsal gerçekliği ve daha önceki tüm sınıf mücadelesi tarihinin derinden kavranması ve açıklanmasını içermektedir. Politika, siyaset, teori, mücadele anlayışı, moral ve kültürü kapsayan proletarya İdeolojisi ezilen ve sömürülen kitleler için yenilmez bir silahtır. Burjuva ideolojisi kapitalistler sınıfının sömürücü düzeninin ifadesidir, gericidir ve eskiyi temsil eder, proletarya ideolojisi ise devrimcidir ve geleceğin yeni olanını temsil eder. Uzlaşmaz bu iki sınıfın ideolojisinde toplumsal gelişme ve geleceğinde belirleyici olacak işçi sınıfıdır ve kaçınılmaz olarak çelişmenin esas yönünü de proletaryanın düşüncesinin yön verdiği toplumsal eylem belirlemektedir. 

İdeoloji sınıfsaldır ve her ideoloji ifadesi olduğu sınıf veya sınıfların anlayış ve tavrını yansıtır. Sınıflar üstü ideoloji varmış gibi “ne ondanım ne bundan” tavrıyla “ideolojiler öldü” kulvarında gezinenler burjuvaziye hizmet ediyorlar. Hangi sınıfın düşüncesiyle toplumsal olguların değerlendirildiği önemlidir. Çünkü bu doğrudan sınıf bilinciyle ilgilidir. Sınıf bilinci elde etmemiş bir işçi ait olduğu proletarya sınıfının genel evrensel bakış açısıyla düşünemez ve kendisini sömüren sınıfın egemen düşüncesinin etkisiyle zehirlenmiş aklını kendisi ve kendi sınıfı için doğru biçimde kullanamaz. Her düşünce karşıtıyla vardır, kendisi için var olma bilincini edinememek başkası için çarpıtılmış bilinçle yok olmaktır. İşçi sınıfı kendisi için sınıf olmak seviyesinde hareket etmediği ve geleceğini ellerine almadığı sürece her yerde kapitalistlerin sömürü çarkı içinde bir hiç olarak, sefalete mahkum biçimde yaşamını, kolunu, bacağını, yüzünü, parmaklarını, ciğerlerini vererek burjuvazi için var olmaya devam edecek. Birisinin kasası parayla doluyor, diğerinin ise yaşamı kararıyor.

Bilimsel sınıf ideolojimiz her biri birer dahi olan K. Marks, F. Engels tarafından sistemli biçimde kurulmuş ve hak ettiği gibi Marksizm adını almıştır. Fakat proletarya teorisi cansız, donuk bir dogma değildir, sınıf savaşımının canlı ruhu düşünce ve eylemi olmasına uygun olarak gelişmiştir ve gelişmeye de devam edecektir. Lenin, Stalin, Mao Zedung gibi büyük komünist önderlerin eserleri, geçekleşen sosyalist devrimler ideolojimizin gelişme dinamiğini göstermektedir. Marksizm, Leninizm, Maoizm ideolojisi bugün enternasyonel proletaryanın ideolojisini ifade eder. Komünizm teorisi bütünlüklüdür ve öyle kavranmak zorundadır. Bilimsel proletarya teorisi olmadan işçi sınıfı savaşçı bir partiye sahip olamaz ve devrimci zaferler kazanamaz. Biz komünistlerin görevi enternasyonel işçi sınıfı ve emekçi bütün halk kitlelerinin yenilmez silahı olan Marksizm, Leninizm, Maoizm ideolojisini toplumsal alana uygulamak, kitleler ile buluşturmaktır. Bunun için canla başla çalışıyoruz, çalışacağızda. Çünkü kitleler sınıf bilinciyle eğitilmeden, devrimin yaratıcısı haline getirilemezler. Devrimin devrimci krizlere ihtiyacı olduğu doğrudur ama komünist parti önderliğinde siyasi iktidarı kazanmak hedefiyle kitlelerin örgütlü bir ordu gibi harekete geçirilmesi gerektiği de bir o kadar doğrudur. İşçi sınıfının düşmanlarını yenebilmesi için devrimci ideolojiye ihtiyacı vardır. Öncelikle her sınıf bilinçli militan komünist ideolojiyi derinden kavramalı ve kitlelere taşımak için var gücüyle çalışmak zorundadır. Mevcut durumda emperyalist-kapitalizm eşine rastlanmayan ölçekte dehşetli yıkıcı toplumsal sonuçlar doğurmasına rağmen işçi sınıfı ve halk kitleleri sınıf düşmanlarına karşı güçsüz, dağınık ve çaresiz görünüyorlarsa bu örgütsüz olmalarındandır. Bu durum işçi sınıfımızın genel olarak Marksizm, Leninizm, Maoizm yenilmez silahını henüz yeterince kuşanamadığından ve bu sınıf teorisi öncülüğünde örgütlenemediğindendir. Elbette bu olumsuz tablo sonsuza kadar sürmeyecektir, çünkü subjektif şartlardaki gerileme ve dağınıklık yenilgiler ve parçalanmalar geçici niteliktedir. Burjuva ideolojisinin enternasyonel proleter sınıfımız üzerindeki etkisi mutlaka kırılacaktır ve onun devrimin yükselen kızıl bayrağı olarak proletaryanın devrimci ideolojisi dolduracaktır. 

Bizim görevimiz evrensel bilimsel sınıf teorisini devrim mücadelesi yürüttüğümüz toplumsal koşullara uygulamaktır. Önderimiz İbrahim Kaypakkaya bu evrensel gerçeği uygulayarak ve bu uğurda canını vererek önümüze yürüyeceğimiz güzergahı koydu. Öğrencileri olarak Kaypakkaya bize şunu öğretmektedir: Toplumsal çelişkiler ne derece derin olursa olsun şayet Marksizm, Leninizm, Maoizm bu çelişkileri derinleşmiş toolumsal gerçekliğe uygulanmaz ise bırakalım devrimin zafere ulaşmasını, devrime önderlik etmesi zorunlu bir komünist partisinin yaratılmasında bile ilk adım atılamaz. Kaypakkaya yoldaşın devrimci sınıf teorisini nesnel sosyal ve iktisadi şartlara uygulayarak oluşturduğu komünist hattın mirasına dayanan Maoist parti Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrim mücadelesinde Marksizm, Leninizm, Maoizmi uygulama ısrarını sürdürüyor. Maoist partinin 3. Kongresi siyasi, politik, programı somut toplumsal koşullara Marksizm teorisi uygulanarak biçimlenmiştir. Devrimin önder ve temel itici gücü tespitleri şartlara uygun belirlenmiştir. Mevcutta sınıf mücadelemize yön veren Maoist parti üçüncü kongresi siyasi ve politik düşüncesi somut olgular üzerinden yükselmiş vede sınıf mücadelesinde uygulama pratiği içinde yenilenecek ve gelişecektirde. Bilimsel komünist devrimci teorinin evrensel gerçek olarak nesnel toplumsal şartlarımızın uygulanarak 3. Kongre programının şekillendirilmiş olması revizyonist-oportünizme karşı mücadele içinde şekillenmiş bir sonuç ve ileriye doğru atılmış çok önemli bir adımdır. Önderimiz Kaypakkaya yoldaş revizyonizmi uygulayanlara Marksizm, Leninizm, Maoizm savunarak ve devrimci pratikle yanıt vermiş, bu anlayışla proletarya partisinin kuruluşuna önderlik etmiştir. Mao Zedung’un “Revizyonizmi değil, Marksizmi uygula!” evrensel ilkesel vurgusu partimiz açısından komünizm teorisinin Türkiye ve Kuzey Kürdistan somut toplumsal, sınıfsal gerçeğine uygulanmasıdır. Çünkü nesnel gerçeğe sadık kalmayanlar revizyonistlerdir, devrimci teoriyi toplumsal olgulara uygulayanlar ise Marksistlerdir.

Revizyonizme Karşı Durmak Devrimi İlerletmektir

Maoist parti kuruluş aşamasında revizyonist-oportünist düşüncelerle hareket eden küçük-burjuva hareketler ve yönelimlere karşı durarak ; TKP revizyonizminin işçi sınıfımızın mücadelesine zararlı tarihi deşifre edilip, revizyonizmim karanlığına karşı ideolojik mücadele yürüterek doğmuştur. Marksizm, Leninizm, Maoizmi uygulama mücadelesiyle kızıl bir bayrak yükseltilmiştir. Bu kızıl bayrak canını devrim uğruna feda edenlerin ellerinde taşınmıştır. Onu yere atmak isteyenler, burjuvazinin fikirleriyle lekelemek isteyenler olmuştur her dönem ama her seferinde parti bu kötü istekli sapmalar ve ihanetlerin üstesinden gelmiştir. 

Bu anlamıyla Marksizm, Leninizm, Maoizm bayrağını yüksekte tutan ve programını yenileyen üçüncü kongrenin iktidarın kazanılması hedefli sınıf mücadelesinde ısrarı ve kararlılık çağrısını yenilemesi tayin edici önemdedir. Revizyonizmin partinin komünist niteliğine yaptığı saldırılar ve tümden sınıf teslimiyeti kulvarına çekilmesi amacının apaçık gözler önüne serildiği gerçeklik düşünüldüğünde baş tehlike olmaya devam eden revizyonizme-oportünizme karşı Maoist Komünist Partisi’nin Marksizm ısrarının önemi kendiliğinden anlaşılır. Parti komünizm düşüncesi ve gayesine zararlı akımlara karşı açık, net ve kararlı ideolojik mücadele içinde doğdu, bu gerçeklik daima akılda tutulmalı ve içeriği çok iyi kavranmalı. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın seçme yazılarını okuyan herkes bu gerçeği rahatlıkla görebilir. Revizyonizme karşı mücadele bir kereye özgü, donuk bir tutum değildir, dinamik ve sürekli biçimde ideolojik mücadelenin aksatılmamasını gerektirir. Çünkü sınıf hareketini hasta eden, güçten düşüren, kafasını bulandıran, saflığını bozan, bölen ve parçalayan bu ideolojik virüse karşı komünist örgüt ancak ve ancak Marksizm, Leninizm, Maoizm yüce ideolojisini uygulayarak sağlam bir bağışıklık sistemine sahip olabilir. Bu yolla ancak revizyonizm virüsüne karşı başarı kazanabilir. Bu yolla mücadele içinde çelikleşebilir. Teoriyi küçümseyen her türden geri anlayışı aşarak proleter öğeleri ancak bu yolla zararlı fikirlere karşı eğitebilir. Partimiz şu yada bu ölçüde eksiklikler taşısa da evrensel proletarya teorisine ve amacına sadık kalarak Marksizme zararlı düşman sınıf ideolojisine karşı mücadelesini sürdürmüştür. Kruşçev, Brejnev, Gorbaçov’ların, Deng Siao Ping’lerin, Enver Hoca’ların modern revizyonizminin takipçilerine karşı ideolojik mücadele yürütürken bu mücadele esasında uluslararası ölçekte sınıf hareketinin devrimci geleceğinin önüne çıkan revizyonizm akımına özgün koşullarımız içinde karşı mücadele yürütülmesidir. Tarih Sovyetler Birliği, Çin, Arnavutluk modern revizyonistlerin birer burjuva, birer hain olduklarını, komünizm maskesi takılarak emperyalizme hizmet ettiklerini uluslararası proletaryayı sırtından hançerlediklerini gösterdi. Burjuvazinin komünist maskeli bu ajanları revizyonistlere karşı Mao Zedung’un açtığı yoldan ilerleyen ve burjuva bürokrat modern revizyonizme karşı duran uluslararası komünist hareketin bileşenlerinin tarihin doğru tarafında durdukları kanıtlandı. Tarihi olarak doğru tarafta duran Maoist Komünist Partisi’nin üçüncü kongresi bu proleter sınıf çizgisinin bir devamı ve ifadesidir. Revizyonizm kendisini Marksist, Leninist, veya Marksist, Leninist, Maoist görüntü altında gizler. Oysa revizyonizm burjuvazinin proletarya saflarındaki düşüncesi ve eylemidir. Lenin yoldaşın bu gerçeğe dikkat çeken değerlendirmesi ve tespitlerinin ne derece doğru olduğu sosyalizm tarihi deneyimiyle ispatlıdır. 

İlk gelişme evresinde henüz Marksizm proletarya tarafından yeterince tanınmıyorken ve kitleler içinde maddi bir güce dönüşmediği dönemde oportünizm cepheden Marksizme karşı durarak burjuvaziye yardım ediyordu. Marksizm işçi sınıfının biricik silahı olur olmaz bu aşamadan sonra ise onun bilinsel gücüne karşı konulamayacağını gören oportünizm Marksizm kılığına bürünerek Marksizmi revize etme -gözden geçirme- yenileme, ilerleme adına onun özünü bozma biçiminde görevini yerine getirme niteliğini aldı. Böylece 20. yüz yılın başından itibaren oportünizm revizyonizme evrildi. Buda Marksizm, Leninizm, Maoizmi çarpıtıp yozlaştırmadan revizyonizm-oportünizm kendisini var edemez anlamına gelir. Vede revizyonizm kaçınılmaz olarak komünizm akımı içinde yapay, sahte göz kamaştırıcı yanılsama yaratan yapraklarıyla gövdesi burjuva olan görüntüde devrimci gerçekte kuru bir ağaç gibi yeşerir, türer. Revizyonizm dışta aranmamalı, komünist hareketin içindedir ve o yok edilmeli, yenilgiye uğratılmalı, gelişmesine izin verilmemelidir. Kendisini Marksist, Leninist veya Marksist, Leninist, Maoist olarak gösteren, ama gerçekte burjuva fikirlerin üstüne komünist cila çekerek dolaşıma koyan revizyonizme karşı kararlı ve tutarlı mücadele verilmeden kapitalist sisteme, faşizme, emperyalizme karşı mücadele verilemez. Bu genel doğrunun hiç unutulmaması gerekiyor. 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sınıf hareketi içinde, ileri halk kitleleri üzerinde revizyonizmin etkisi yoktur denilemeyeceğine göre bu zararlı akıma karşı tutarlı biçimde karşı durulması gerekir. Biz içinizden türeyen revizyonizmi mahkum ettik, partimizin Marksist, Leninist, Maoist özünden koptular. Ama sorun bununla bitmiyor, küçük, orta burjuvazinin sınıf eğilimlerini yansıtan adı sosyalist, komünist bir çok parti ve örgüt Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da burjuva düşüncelerin etkisi altında revizyonizmin kitleler arasında etkili olmasına hizmet ediyor ve işçi sınıfı mücadelesini daha da zayıflatarak sınıf teslimiyetini geliştirerek emperyalizme ve onların uşağı komprador burjuvaziye gerekli yardım sunuluyor. Şu yada bu ölçüde uluslararası ölçekte her bir yerde burjuvazinin, emperyalizmin hizmetinde olan revizyonist-oportünist akıma yön veren düşünceler ve reformcu politikalar Türkiye’de şartlarımızın özgünlükleri içinde çok çeşitli eğilimleriyle bölük pörçük bu çeşitli parti ve örgütler aracılığıyla tekrarlanmaktadır. 

Sadece Türkiye’de değil, uluslararası ölçekte devrimci işçi sınıfı hareketi karşısında revizyonizm esas tehlike olma özelliğini korumaktadır. İktidar hedefini kaybetmiş “devrimcilik” reformculuk bayrağını sallamaktadır. Görünen köy kılavuz istemez. Revizyonizm partimizi böldüğünde görülmedik kapsamda ideolojik saldırıya tasfiye, siyasi gayeden tümden koparmak istendiğini gördük. Revizyonist darbeciliğe ancak Marksizm, Leninizm, Maoizm silahıyla karşı durarak büyük bir kararlılıkla partinin yeniden inşa edilmesi mücadelesi yürütülmüştür. 3. Kongre bu mücadelenin en önemli ifadesi olmuştur. Proletarya diktatörlüğü teorisine saldıran içimizden türemiş revizyonistlerin Marksizmi ayaklar altına alan çöp yığını tezleri aksine önderimiz İbrahim Kaypakkaya yoldaş tarafından partimizin ideolojisi ve yükselttiği kızıl bayrağın altında parti üçüncü kongresi yeni bir programla sosyalist devrim hedefli siyasi hattını onaylamıştır. Kuşkusuz tüm bunlar büyük zorluklar içerisinde ileriye doğru atılmış önemli adımlardır. Şu unutulmamalı, partiyi devrim amacından kopararak tasfiye etme adımları atan revizyonizme karşı mücadele edilmeden partinin yeniden inşası için bu önemli adımlar da atılamazdı. Yeniden vurgulamalıyız ki, içte ve dışta nerede olursa olsun revizyonizmin alt edilmesi ötelenemez görevdir ve komünistler bu konuda mücadelelerini hiç gevşetmemeliler. Parti kongresi sağ tasfiyeciliğe, subjektif ve dogmatik düşünceye, örgütsel açıdan disiplinsizlik ve ilkesizliğe karşı yürüttüğü savaşımda başarıyla çıkması hem uluslararası komünist hareketin bir parçası olarak revizyonizme karşı mücadele yürütme görevine sadık kalındığı gibi, hemde zor şartlarda programını yenileyerek Marksizm, Leninizm, Maoizm ideolojisinin aydınlattığı proleter dünya devrim sürecinin bir parçası olarak bizleri daha kararlı mücadele etmeye çağırmıştır. Revizyonizme kararlı karşı durmayı başaranlar birlik içinde ve azimle üçüncü kongrenin program güzergahında görevlerini de yerine getireceklerdir. Şartlar zor, ama devrim proleter devrimcilerden adanmışlık talep etmektedir.

Genel olarak işçi sınıfının devrimci mücadelesi tek düze, sorunsuz, firesiz ve çelişkisiz değildir. Devrim hareketi sınıf düşmanlarıyla savaşırken geçici yol arkadaşlarını geride bırakarak ilerler. Eğer mücadele sorunsuz ve tek parça halinde sürseydi işler çok kolay olurdu ama öyle değil. Partimizin uzun mücadele tarihine bakıldığında revizyonist-oportünist, dogmatik, öznelci düşüncenin yön verdiği tasfiyecilik örneklerinin olduğu bir yığın hafriyatı arkasında bıraktığı gerçeği düşünüldüğünde Türkiye genelinde her renkten bileşenleriyle işçi sınıfı hareketi içinde olan hareketlerin devrim adına yola çıkılsa bile vede bu iddiaya bağlı kalındığı biçimde söylenmeye devam edilse bile en nihayetinde bu genel tabloda proleter sosyalist devrim mücadelesi yoluna dökülmüş engeler olarak küçümsenemez bir hafriyat üretildiği görülmeli. Revizyonizm proletarya hareketi içinde Marksizm, Leninizm veya Marksizm, Leninizm, Maoizm kılığına bürünmüş burjuvazidir. Bu aynı zamanda devrim hareketinin mutlaka temizlenecek hafriyatıdır. Mevcut haliyle komünist hareket güçsüz ve dağınıktır, ama komünist proletarya hareketin güçlenmesiyle orantılı olarak yolunu tıkayan bu çer-çöpü temizleyecek ve hedefine ilerleyecektir.

Gücümüzü Marksizm, Leninizm, Maoizm İdeolojisinden Alıyoruz 

Sömüren ve ezen sınıfların iktidarına karşı, sömürülen ve ezilenler cephesinden komünizm bayrağı açmış Maoist Komünist Partisi güçlü teorik temele ve kararlı bir mücadele pratiğine dayanmaktadır. İbrahim Kaypakkaya yoldaşın kuruluşuna önderlik ettiği sınıf mücadelesi hattında gözünü kırpmadan canını devrim davasına vermeye hazır kadrolar ve savaşçılar yetiştirmiştir. Kadın, erkek, genç yaşı ilerlemiş yüzlerce proleter devrimci evladını mücadelede yitirmiştir. Faşist diktatörlük altında ölümü göze almadan devrimciliğin yapılamayacağını partimizden öğrendik, yoldaşlarımızın yaşamından öğrendik. Yaşamın devrim amacına adanması kararlılığının neye dayandığını anlamayanlar olabilir, ama komünist kadrolar ve üyelerin canlarını devrime adama, her türden zorluğu göğüsleme iradesi ve gücü partimizin proleter ideolojisinden gelir. Teorimiz ve pratiğimiz toplumsal koşullara uygun şekillenir. Bu anlamıyla parti üçüncü kongresi Marksizm, Leninizm, Maoizm ışığında devrimci programla sosyalizm ve oradan komünizme ulaşma siyasi hattında kendisini yeniden inşa etme iradesinin gerçekleştirilmesi, aynı zamanda devrimci mücadelenin ihtiyacı olan kadroların yetişmesininde zeminidir. Sınıf mücadelesi yeri başka şeylerle doldurulamayacak büyük bir okuldur. Teori ve pratik arasında uyum ve tutarlılık gelişme göstergesidir. Parti üye ve kadrolarının inisiyatifli, güçlü, kararlı, ilkelerde katı, taktiklerde gerekli esnekliği gösterebilecek yaratıcılıkta olması partinin ideolojik ve siyasi eğilimine dayanır. Mücadelenin talep ettiği devrimci karakter siparişle elde edilemeyeceğine göre inisiyatifsiz, kendiliğindenci, pasif, disiplinsiz ve kararsız vb. vs. özelliklerle karşıt pozisyonda yine mücadele içinde gelişir ve devrimci karakterde esas yöndür. Partide olumlu olan ile olumsuz olan, doğru ile yanlış çelişki halinde varlığını sürdürür. Proleter komünist çizgi hakim olduğu sürece çelişkilerde esas yön doğru ve devrimci olandır. Bütün üyeler MLM ideolojisi, program ve politik ilkeleri özümsedikleri oranda güçlenirler. Çelikleşmek kendiliğinden gerçekleşecek bir durum değildir, çelikleşmek ancak parti ideolojisi ve siyasi amacını kucaklamak ve bu uğurda kararlı bir sınıf mücadelesi içinde sınanmakla gerçekleşir. Yetişmiş kadrolar, yetişmiş insan kaynağı yoksa teori havada asılı kalır. Çünkü teoriyi uygulayacak olan insandır. Sistemli ve disiplinli ideolojik ve siyasi eğitim komünist parti kadrolarının gelişmesi, partinin sağlamlaşması, siyasi, teorik seviyesinin yükseltilmesi ve daha kararlı bir sınıf mücadelesi yürütülmesi için olmaz ise olmazdır. Proletaryanın sınıf mücadelesine gönüllü katılan üyeleri komünist yapan biricik dönüştürme mekanizması partidir. Üyeler proletarya partisinin dayandığı bilimsel teori, diyalektik tarihi materyalizm felsefesi, siyasi amaç, politik ilkeler, sosyalizm mücadele deneyiminden süzülen teori ve pratik üzerinde sistemli ideolojik ve siyasi eğitim yapmadan gelişemez ve dönüşemezler. Elbette dönüşüm sadece teoriyi öğrenme süreciyle değil, üyeleri ve kadroları sağlamlaştıran ana halka ideolojik ve siyasi eğitimle birlikte yürütülen sınıf mücadelesidir. Kadrolar doğru teori ve siyasi çizginin uygulandığı sınıf mücadelesi içinde çelikleşirler. Parti tarihi gösteriyor ki, kadrolar tümü için bir sınama okulu olan sınıf savaşının kızgın ateşinde çelikleşmişlerdir. Atılganlık, engellerin aşılması, zorlukların göğüslenmesi böyle başarılmıştır. Pasif, kendiliğindenci, edilgen ve inisiyatifsiz duruşlar komünist kadro ve savaşçının duruşu ve karakteri değildir. Sağ tasfiyeci sürecin ortaya çıkardığı olumsuzlukların sonuçlarındam biri de yaratılan ideolojik kaos ve belirsizlik içinde kendiliğinden sürüklenme haliydi. Bu durum aynı zamanda politik savrulmaya kapı açan bir nitelik taşısa da partinin proleter komünist ideolojisi ve amacı savunularak sağ tasfiyeciliğe karşı durulmuş ve programını yenileyerek ideolojik kaos durumu sonlandırılmıştır. 

Olması gereken sağlam ve çelikten bir parti için demokratik merkeziyetçilik örgütlenme ilkesinin derinden kavranması ve tüzüğünde belirtilen tüm organlarıyla kendisini canlı bir organizma olarak işlevleştirmesi ile asgari ve azami programla tanımlanmış hedeflerin kavranması, ideoloji ve siyasi çizginin sistemli bir eğitimle kavranması ve uygulanması birbirine bağlı olgulardır. Ancak bu yolla parti sağlamlaşabilir ve gelişme gösterebilir. Partiye göre şekillenmek ancak proletarya sınıfının ideolojisi ve siyasi amacı uğruna politik ilkelerinin özünü kavramak ve uygulamakla mümkündür. Parti ideolojisi üzerinde eğitim yapmadan kavramak ve uygulamakta olanaksızdır. Böyle bir duruş karanlıkta el yordamıyla yürümeye benzer. Pratik mücadelede bir eğitim ve dönüşüm sürecidir. Fikirlerimiz devrimcidir ve devrimci olması nesnel toplumsal olgulara dayanmış olmasındandır. Düşüncelerimiz nesnel toplumsal gerçekliğe uygulanır ve tekrar yeni fikirler elde edilir ve bu diyalektik döngü sürüp gider.

Üçüncü kongre partimizin uzun yıllara dayanan iktidarın kazanılması için yürüttüğü sınıf mücadelesinin devamıdır ve değişen toplumsal şartlara uygun olarak evrensel proletarya teorisinin uygulanarak programını yenilemesi ve ana doğrultusunu yeniden azami ve asgari hedefleriyle belirlemiştir. Bunun önemi şudur: Değişen sosyal ve iktisadi somut şatlara, karşıt sınıfların konumlanmalarına göre kendisini konumlandırma ve mücadelesinin ana yönünü belirleme kabiliyetine sahip bir parti olduğu, ikincisi ise: Marksizm, Leninizm, Maoizm ideolojisi kılavuzluğunda 1972 yılında güzergahı belirlenmiş parti çizgisi ve anlayışına sadık biçimde ileriye doğru adım atılmış programını yenilemiş olmasıdır. Tüm bunlar çok önemlidir. Üçüncü kongre belgeleri partiye uygun olarak şekillenme bağlamında tarihi mirasıyla birlikte ideolojik ve siyasi eğitim materyalidir. Kavramak ve geliştirmek aynı zamanda parti içinde kendimizi komünist yönde sürekli olarak dönüştürmektir. 

Proletarya İdeolojisi ve Sınıf Savaşımında Rolü
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin