Pratik Sosyal İzlenimimde Dönek Solculuğun Sefaleti

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(Işıksızlığın kendi “ışığında” soytarılık Teorisi ve Düşünce dönekliği eleştirisi üzerine denemeler)

Günümüz akıl sistematiği bir çok olasılık hâlinde düşünür ve yeni olasılıklar yaratır, olasılıkların olumluluğu ve gücü ilk başta beynimizde meydana gelir ( ya da beyinsizliğinde bazılarının). Diğer bir deyişle, düşünmek yaratıcı ve başlangıcı olan bir faaliyettir. Düşünmek nasıl mı yaratıcı ve başlangıçtır? Beyin hayat bulan bir titreşimden ibarettir ve düşünce de bu titreşimlerden birisidir, dolayısıyla ölçüsü ne olursa olsun, düşünce kişiye ve çevreye titreşimle umut ve gelecek salgılamakta.

32 yıl önce de gençliğimde böyle bir umut ve gelecek hayali bende titreşim olarak gelişti ve bir çok kişi ve yoldaşlarım buna vesile olmuştu. Düşünceler iki çizgi mücadelesiyle gelişir, olgunlaşır ve doğru “şeylerde”, daima birbirini tetikleyerek hareket halinde değişim dönüşüm yoluyla diyalektik bir evreye varır sürekli. Sonrasında çatışıp bölünür ve akabinde “tek”leştikten sonra birleşen şeyle gelişir, iktidarlaşır ya da olumsuzlukla titreşerek ham olarak kalır ve yok hükmünde olur. Eğer güçsüz ise atomaltı boyutu titreşimi zayıf ve dışa vurmayan içsellikle kalmıştır beynimizde. Ancak, algılayabildiğimiz kadarına, düşünerek, inanarak, uğraşarak titreşimlerle etki edebiliyoruz. Sonuçta o titreşimler sistemin özellikle kapitalist sistemin gerici, sömürücü ve baskıcı olduğu şekilde… Ve bunun en etkilisi devlet partisi CHP’dir diye titreşim olarak aktarılıyordu eski abilerimizde, yoldaşlarımızda. 15-20 yıl dağda veya hapishanede bedel ödemiş yoldaşlar ve devrimci çevre, şimdilerde CHP ve başkanı için oy toplama Gerillalığına soyunmuş durumda. Eskinin militanları bu sıralar birleşmiş ve bu süreçte anti cumhur ittifakı ve Kılıçdaroğlucu olmaması durmunda, devrimci şiddete maaruz bırakmakta herkesi ve özellikle sistemi boykot edenleri. Bu faaliyeti de sol sosyalist politika diye ezilenlere yutturmaktalar. Yanlız devrimci cevrelerde değil, çevreci, kadın, gençlik, alevi ve azınlıklarda da bu ekletik ve kuyrukçuluk bünyeyi sarmış. Kemalizm herkesi karşı-devrimde, devrim cephesi olarak birleştirmektedir arka arkaya sıralayarak.Birlikte yaratılan bu relatif tarih şunu ortaya koymaktadır. Ne kadar uzak olurlarsa olsun karşıtlar, sağlam bir temele ve sağlam omurgalı bir duruşa sahip olunmadığında devrimci ideoloji bir sinyaller manzumesi gibidir, sinyal kısmi görünse bile siyaset eğilip bükülmeye mahkumdur. Ya sonsuz derecede hızlı bir Marksist diyalektik iletişim dalgasına sahip olunmalı ya da iradesi bükülmeyen bir karektere sahip olunmalı. Bu boyutuyla algılandığında, duruma varolarak bir şekilde ortodoksca bağlı kalınır ve sinyaller güçlendirilir.

Elbette bu yazdıklarımı dönekler olarak anlamak biraz zor ve incitici gelebilir. Ancak, bilim dünyasının ve sınıf mücadelesinin bize sunduğu verilerle ne kadar içli dışlı olursanız, gerçeklik dediğimiz şeyin ne olduğunu anlamak için ne kadar derinlere inerseniz, o kadar sınırsızlaşıyorsunuz ve butün olumsuzluklara rağmen sürece teslim olmuyorsunuz. Tek kalsanız bile akıntıya karşı yüzersiniz iradeli olarak…

Velakin ortalık kapitalizmin maşalığına soyunmuş ve bunu yeni tarz devrimci sinyal diye milletin derinliğine zorla yerleştirme çabasından geçilmiyor. Kapitalist taciz ve tecavüzün sömürü politikası algısal dalgaları şirin bir şekilde şekerlenerek ezilenlere reformist ve revizyonistlerce titreşim yoluyla iletilmektedir.

Özellikle eskiden Kemalizmin yavru solcuları diye kaypakkayacılara ve devrimcilere saldıran Kürt milliyetçiliği… Bugünlerde Kemalizmin adeta koruması durumunda ve gerekirse iç dinamikleri tetikleyerek devleti yeni bir olgusal sürece götürme girişiminde. Kapitalizmin sol tarafını mesken eyleyen bu kesim, eski militanlara revizyonizmin ve reformizmin fistanlarını giydirerek… Bir menemen ittifakla tarih sahnesinde seçim dansı sürecinde. Çok ilginçtir ki eski esas dinamikler şu sıralar yedek lastik gerisinde rol alamamakta ve sistemin dişli parçası olmakla aşırı duygulanmakta.

Doğadaki dört elementten etkiye en açık olanı sudur. Fiziksel olmayan, zihinsel bir etki ile, bu maddenin değişim göstermesi, insanın maddeye ve enerjiye, zaten onunla bir olduğu için hâlâ hükmedebildiğini gösterir. Bu madde olmuş reformistler temsili değişim dönüşüm ile olumsuzluğa evrilerek silikleşerek ayan beyan net görünmekteler.  

Nitekim anlaşılmıştır ki görece durum ve gerilemede ciddi etki ediyor! İyi düşünceler suyun kristallerini düzenlerken, kötü düşünceler suyun yapısını bozmaya başlamış. Bu bozulmaya dedikodu, yalan iftira ve alçaklık önderlik ederek toplumda maalesef karşılıkta bulmakta. Özellikle ezilen ulus ve inançlarda bu sık sık görülmekte. Alevi kurumları apolitik önderler ve şahsiyetleri sayesinde liyakatsızlıklarıyla gericilik maratonuna girmekteler. Bilgi ve uzmanlık bu kesime gün ve gün uzaklaşmakta.

Bilgi ise, varoluşun ilerlemesidir ve her alanda parçacıklarda mevcuttur. Her parçacığın kendine has bir bilgisi, ışıması ve hatta iradesi vardır. Biz sadece bu atomlardan biraz daha büyük bir irade örneğiyiz. Madem en ufak atom parçacığının bile bir misyonu var, madem evrendeki her nokta kendi işini yapıyor ve bu ufacık iradeler, başka şeylere hayat veriyor, öyleyse bize bu ‘büyük’ iradeyi veren bizim kristalize ettiğimiz ve mücadelede sınadığımız ideolojimiz Marksizm Leninizim Maoizmdir. Bu akım ise daha farklı ve etkili bir mücadele vererek her zaman diyalektik yönde gelişti. Hiçten yaratmaya dönük politikalar, ufaktan büyüğe doğru evrilen savaş, güçsüzden güçlü yaratan mücadele ve burjuvalaşanı al aşağı ederek yürüyen fırtınalı yıllar… Her hareket ve davranışı ezilen ve emekten yana olanların silahı olarak bir ideolojik yapıdır MLM. Ancak bu bedel isteyen ideoloji ve siyaset yeniden bir sinyal olarak örgütlenmeli ve rüzgarı ardına alarak yelken açmalı. Çoğunlukta olunca her zaman haklı değilsin… Haklılığını çoğunluk yapma mücadelen kalıcı değerler yaratır. Çelik aldığı suyu unutur mu bilmem… Ama çelikte suda birbirine muhtaç günümüzde…

Serdar Okan

Yorumlar kapalı.