1. Haberler
  2. ELEŞTİRİ
  3. Oportünizm Bu Seçimde Yine Teşhir Oldu, Kazanan Halkımız Değil, ABD-AB Emperyalizmidir

Oportünizm Bu Seçimde Yine Teşhir Oldu, Kazanan Halkımız Değil, ABD-AB Emperyalizmidir

featured
service

İbrahim Kandahar

Millet İttifakı Veya Cumhur İttifakı Kazanırsa Kim Kazanmış Olacak?

Kaynayan cadı kazanı Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da seçim sürecine girmiş bulunmaktayız. Faşist diktatörlüğün; köhnemiş, politikaları çürümüş, halk kitlelerine nefes alacak alan bırakmayan Cumhur ittifakı emperyal histeri ile yoluna devam etmek istiyordu. Taa ki ekonomik çöküş ve deprem felaketinin yarattığı ultra ekonomik çöküşe kadar. Belirtmek gerekir. Ki imparatorluk bakiyesi olan her devlet ister yarı-sömürge kapitalist sosyo-ekonomik ilişkiler ağında isterse işbirlikçi olmayan, kendisine has sosyo-ekonomi yapı ilişkileri bağlamında olsun emperyal politikalar güder. Yayılmacılık politikasını benimser. Yarı-feodal Rus çarlığı emperyalist piramidin o günün koşullarına göre en zayıf halkası olması hasebiyle Rus-Japon savaşında yenilmiş, yenilgi 1905 devrimini doğurmuştu. Bu tarihin dürüst öğrencisi bütün Marksistlerin bildiği doğrulardandır. TC devleti yenileceği savaşlara davetiye çıkarmaya adaydır. Şu anki Piramidin en zayıf halkası, emperyalist kuvvetlere dayanarak yayılmacılık politikası belirlemektedir.

Cumhur ittifakı, siyasal İslamcı, milliyetçi, muhafazakar, anlayışla hareket ediyor sanılırken, Millet ittifakını bunun dışında tutmak akıl tutulması değilse nedir? AKP’nin dününü oluşturan şey emperyalizmin neoliberal politikalarına uyumlu, liberal söylemlerle bezenmiş, finans kapitalin, kuralsız, sınırsız dolaşımı için pazarı milliyetçi çatışmadan uzak tutan yaklaşımına bağlı olarak, Taksim meydanının işçi ve emekçilere açılması, Kürt ulusal sorununun çözümünü savaş yoluyla değil, açılım adı verilen süreçle görece demokratik bir kapsamda çözmeye çalışıyor muş gibi yapması özetliyordu. Ne oldu da ‘’yetmez ama evet’’ denilerek desteklenen AKP, işçi ve emekçilere, Kürt ulusuna, aydınlara karşı bir savaş aygıtına dönüştü? 

ABD’de ortaya çıkan 2008 mortgage krizi, finans kapitalin kuralsız dolaşımı ve üretime endeksli, üretken sermayeden daha büyük paya sahip olması sebebiyle ABD ve dünyayı derinden sarsacak bir dönemin kapısını açmıştı. 2008 aynı zamanda Rusya’nın Gürcistan’a Osetya müdahalesini beraberinde getirmiş, tek kutuplu dünya düzeni içerisinde rekabet halindeki tekellerin, yeni bir kutup doğuracağını, aşırı üretime rağmen, finans kapitalin muazzam birikiminin enflasyonu yarattığı ortamda, tüm dünyada işçi ve emekçilerin ücretlerini tırpanlamaya yönelen bir adım izlenmişti. Bu kuşkusuz üretim fazlasının yol açacağı yeni kriz, belli başlı tekellerin, şirketlerin iflasını, biriken sermayenin, transferini zorlayan bir süreçti. Mali krizler vesilesiyle, dünyada faşizme ve savaşlara alan açıldığı bugün için en bariz gösterge. Kürt halkına saldırı, işçi ve emekçilerin ücretlerine, örgütlülüğüne saldırı, devrimcilere saldırı, Suriye savaşına Amerika adına ve ucuz petrol için müdahil olma yarışı, AB’nin Libya müdahalesine destek yukarıda özetlenen hadiselerle beraber okunmalı.

6 Şubat Maraş Pazarcık merkezli deprem, bağımlı Türkiye Kapitalizmi için daha fazla bağımlılıktır dediğimizde neyi kastediyoruz? Depremden önce AKP/MHP kliği ve Erdoğan’ın hamleleri ile deprem sonrası hamleleri ve suskunluklarına bakmak yeterlidir. NATO ve ABD hegemonyasının Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yeniden tam anlamıyla inşa edilmesi sürecinin geliştiği fikrine kani olmak için YSP, AKP, CHP, MHP adaylarının suretine bakmak yeterlidir. ABD Kürt ulusal hareketini, Rojava, Başur, Bakur, Rojhilat üzerinden uzun zamandır tehdit etmektedir. Kürt ulusal hareketinin militanlarını Sur ve Hendek direnişlerinde hunharca katletmek, savaş uçaklarını Bakur kürdistan’da kullanmak TC devletinin kendi ajandası olduğu kadar ABD’nin onay ve denetimi altında olmanın getirisidir. Biden’la yenilenen NATO ve Dünya üzerindeki ABD hegemonyasının yeniden tam teşekküllü oturtulması çabası bir süredir TC ile açık olmasa da gizli çatışmaların yaşandığını özetlemektedir. ABD Biden hattı TC devletinin faşist şefini ve Kürt hareketini tehdit etmekte, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın bölünmesi tartışması bu seçimin en alttan fısıldanan özelliğidir. ABD Faşist TC devletini ve Kürt ulusal hareketini yeniden tam anlamıyla konsolide etmek istiyor. Suriye’de, Ukrayna’da enerji kaynakları için savaş cepheleri açan NATO AB ABD hattı için deprem bölgesi olan Antakya bölgesi kritik öneme sahiptir. Antakya, Mersin, Adana hattı enerji nakil süreci için oldukça önemlidir. Eğer Bakü, Tiflis, Kars gibi, Baku Ceyhan boru hattından da vazgeçilmediyse batı adına, Her kim kazanacak olursa olsun bu seçim ABD hattına yakınlaşmanın, daha fazla bağımlılaşmanın seçimi olacaktır diyoruz.

Erdoğan’ın daha fazla efelenemediğini, Erdoğan karşıtı muhalefetin Natocu kimliği Finlandiya’nın NATO’ya tam üyelik hakkının oylandığı TBMM oturumunda ortaya çıktı. Bir kez daha faşist TC devletinin Natocu kimliği tescillendi. Yine de seçimin galibini şimdiden Cumhur ittifakı veya Millet ittifakı olarak ilan etmektense, bu seçim sürecinden önce millet ittifakından daha cesur davranan kendi programını yazan Nato’nun ve ABD’nin Türkiye seçimlerini kazanacağını ilan etmek yanıltıcı olmayacaktır. ABD bu seçimleri kazanmıştır. ABD AB NATO ve finans kapital için yeni savaş cephelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Yeni savaş cephelerinin ABD AB NATO adına Truva atı TC devletidir. Kim Kazanırsa kazansın bu seçimde irili ufaklı partilerin adaylarına baktığımızda, Meclisteki Finlandıya’nın NATO’ya tam üyelik oylamasında geliştirilen tavra baktığımızda kazananın belli olduğu bir sürece Türkiye ve Kuzey Kürdistan halkları sürüklenirken ‘’Boykot tavrı siyasetsizliğin ürünüdür’’ diyen eski yoldaşlarımıza siyaset dolu tavırlarıyla başarılar dileriz. Ekonomik krizin boyutu TC devletinin kendisini, savaş ekonomisi, şovenizm, ırkçılık ve faşizmi yükseltecek bir raddeye sürükleyecektir. Gelişmeler bu doğrultuda akacaktır.

AKP’yi oluşturan, AKP’nin gelişine yol açan üç tür AB’ciliğin Atatürkçü, İslamcı ve Kürt AB’ciliğinin bu seçimde yeniden nüksetmesi bizler için sürpriz değil. Dolayısıyla Kürt ulusal hareketi ile ittifakın sınırlarının ne olması gerektiği konusunda bütün sosyalistlerin elinden geldiğince kendisini netleştirmesi gerekmektedir. Birileri ‘’Bölünme Tehditi’’ düşüncesiyle meseleye yaklaşırsa hem ulusların tam hak eşitliği ve ayrılık ilkesini çiğner hem de AB ve ABD hattına TC devletinin geleceği için demirlemiş olur. Emperyalistlerin hakemliğinde TC devletinin Kürt ulusal sorununda demokratlaşmasını bekleyen Kürt ulusal hareketinin her türlü liberal virüse karşı yenilgisi, ayrı devlet kurma hakkından vazgeçmesi böylece sağlanmış olunur. Gelişmeler yine İşbirlikçi Burjuva devlet, emperyalizm ve halk kitleleri arasındaki çelişkinin görünür olduğu bir noktaya sürüklüyor bizi. Böylesi bir ortamda seçimden yana tavır almak, kazanacağı şimdiden belli olan NATO, AB, ABD hattından ve dolayısıyla, TC devletinin devamlılığından yana olmak anlamına gelecektir.

Oportünizm Bu Seçimde Yine Teşhir Oldu, Kazanan Halkımız Değil, ABD-AB Emperyalizmidir
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin