Neden İhtilalci Maoist olmalıyız?

9C399D5C-86BE-4E34-825A-8AA753BD96F0

Serdar Okan||

Siyasi ve askeri devrimci koşulların gittikçe zayıfladığı ve yılgınlar tarafından kötüye evrildiği içinde bulunduğumuz bu tip durumlarda, sınıf bilinçli devrimciler de siyasi ve askeri mücadeleyi yeniden hayata geçirmek ve devrimci amaçlarını ihtilalci mücadele yöntemleriyle maddi yaşama uygulamak zorundalar. Fakat somut koşullar ve tahribatlar her zaman buna imkân ve fırsat vermez, dolayısıyla yeniden bir inşa sürecine ihtiyaç duyulur.
Komprador burjuvazi ve onun iki yönlü yönelimi biri kadük ‘laik’ diğeri oligarşik Spekülatif İslami  güçler açık faşist sistem kurarak, demokratik siyasi ve sınıfsal mücadele imkânlarını ortadan kaldırmaktalar ve bu temelde ömürlerini uzatmak isteyebilirler.

Peki bu ezilenler için neyi ifade eder?

Bu gelişme gündeme halk savaşı stratejisini güne uyarlayarak yeniden somut koşullara uygun hareketi gerektirir. Böyle bir durumda strateji değiştirebilen, diyalektik halk savaşı stratejisi ile mücadele etme gücünü gösterebilen devrimcilik gelişme sağlar, ezilenlere umut olur ve zafere ulaşır. 72 Nisan çizgimiz toprağa bağımlı yarı feodal üretimden kaynaklı köylülüğün nüfusun %78’ini oluşturduğunu ve dolayısıyla öncü gücün Proletarya ve temel gücün köylülük olduğunu o dönem tespit etmişti. Halk savaşı’nın o dönem özgün biçimi köylü gerilla mücadelesi ve kırlardan şehirleri kuşatmaydı. Belli halk desteği alanları Proletarya öndeliğinde kızıl siyasi yerel iktidar yaratma süreciydi. Bu yol ve yöntem bazı alanlarda ciddi taban da oluşturdu.
Partimizin güne gelen sürecinde ve gelişmelerde yarattığı devrimci değerler ve bedeller ciddi dinamik bir süreci dersler ve görevler noktasında tarihimize yazdı.

Günümüzde mücadele sahamızdaki burjuva diktatörlük, tıpkı Naziler ve İtalyan faşistler gibi, tam bir vahşi baskı rejimidir ve ezilenlerin sınıf mücadelesini tüm imkânlarını zorla ortadan kaldırırken, böyle bir durumda da devrimciler için halk savaşı yürütmek bir zorunluluk haline gelir. Son 25 yıldır kırsal alanda özellikle köylü kesimlerin mücadelelerine militarist vahşetlerle saldırdılar ve köylü yığınlarını, evlerini, mallarını ve topraklarını ateşe vererek, metropollere göç ve yurt dışına ilticacılaştırarak birer değersiz işgücüne zorladılar. Bu durum büyük şehirlerde yoğunluk ve yığınlaşmayı yarattı. Kapitalist gelişme modern teknoloji ve üretim anarşisi ile niteliksiz artık ürün üretme şeklinde çalışma ortamları yarattı. Burjuvazinin milli olanı tasfiye edilerek komprador (acenta veya uşak işbirlikçi) şekilde üst sömürücü sınıf yarı sömürge şekline direnemeyecek şekilde örgütlendi devlet eliyle.

Komprador Burjuvazinin başat kanadı uyguladığı yeni osmanlıcı yayılmacı ve sömürücü geri kapitalist gelişmişliğiyle tam bir baskı rejimidir ve siyasi mücadelenin tüm koşullarını yok etmektedir. Sömürücü ve tekçi türk-islam egemenlik ise zaten dört başı mamur bir katliam ve yok etme sistemidir ki, böyle bir durumda demokratik siyasetin ve seçimlerin hiç bir hükmü yoktur. O halde sömürgeci ve soykırımcı egemenliğe karşı var olabilmenin tek koşulu, halk savaşı stratejisi temelinde bütünlüklü bir devrim savaşı yürütebilmektir.

Peki günümüzde böyle bir faşist, sömürücü burjuva diktatörlüğe karşı nasıl sınıf bilinçli ve ihtilalcı durulabilir ve ona karşı nasıl mücadele edilebilir?

Bugün devrimciler olarak önümüzdeki temel soru budur ve bu soruya doğru cevap vermemiz gerekir. Net olarak belirtelim ki, bu sorunun esas cevabı ” legal süreç ve seçimler yoluyla kitleseleşelim” olamaz. Tam aksine güncellenmiş halk savaşı ile her tarafa yaymak olabilir. Maoistler açısından her mücadelenin iktidar perspektifli halk savaşı ve sosyalizm için proletarya diktatörlüğü inşasıdır esas olan. Tek doğru devrimci yaklaşım ve strateji budur. Proletarya diktatörlüğü öncülüğünde bir süreç işlemezse, tüm bu eski ve asalak sömürücü kesimlerden kurtulamaz emekçi halkımız. Özetle tüm devrimci çalışmaların halk savaşı stratejisine bağlı olarak ve bu stratejinin başarısı için yürütülmesi gerekir. Örneğin propaganda devrimci savaşın önemini ve sonuçlarını propaganda etmelidir. Kültür-sanat alanında devrimci gelişmeler işlemelidir. Ekonomik inşa devrimci savaşın gereklerine göre olmalıdır. Tüm kitle ve halk çalışmaları devrimci savaşın en temel ayağı olan ihtilalci devrimci savaşını geliştirip güçlendirme yönünde yapılmalı, bu temelde savaşan halk gerçekliği ortaya çıkartılmalıdır.


Gençlik ve Kadın çalışmalarının ve mücadelesinin esası böyle olmak durumundadır. Her sosyalist genç ve kadın kendisini bir antifaşist özgürlük savaşçısı olarak görüp pratikleştirmelidir. Faşizmine karşı sivil gizli savaşçılık her alanda geliştirilmelidir. Bu konuda herkes elinden geleni yapabilmelidir. Bu biçimde örneğin faşizmin ekonomik kaynakları kurutulabilir. Ajan-ihbarcı yapı dağıtılıp etkisiz hale getirilebilir. Açık-gizli polis şebekesi işlevsiz kılınabilir. Sivil faşist çeteler dağıtılabilir. Faşizmin devrimcilere ve halka yönelik her saldırısının misillemesi yapılarak düzen üstünlüğü etkisizleşir. Günümüzün devrimciliği bunları yapmayı gerektirir. Tüm bu gelişmeler Proletarya Partisinin öncülüğünde ve önderliğinde kurulacak komiteler şeklinde yaygınlaşarak gelişebilir.

Günümüzde Halk Savaşı nasıl formüle edilebilir diye bir tecrübe sentezlemesi yapalım.
Maoist düşüncenin yarı-sömürge ve sömürge ülkeler için öngördüğü halk savaşı teorisi, işçi sınıfının önderliğinde köylü ordusunun halk savaşıyla kırlardan şehirleri kuşatması teorisidir”. Bu belirleme günümüz iktisadi ve tarihsel gelişmeler ışığında şu şekilde formüle edilmeli:

Yarı Sömürge geri kapitalist veya kapitalist ülkelerde de halk savaşı temel gücün alanlarında silahlı ve ihtilalcı bir metodla örgütlenmek zorundadır. Kırlarda köylü gerilla savaşı ve şehirlerde halk gerilla savaşı şeklinde. Devrim için Halk Savaşının zorunlu bir mücadele olması, doğrudan emperyalizmin yarı sömürge ve sömürgelerdeki (açık ya da gizli işgal) varlığından kaynaklanır. Bu nedenle Halk Savaşı kavramı nitelik belirleyicidir, bir niteliği ifade eder. Halk savaşının bir nitelik olduğu unutulursa Proletarya önderliği olmazsa, geniş kitlelerin (halkın) katıldığı her mücadele Halk Savaşı olarak anlaşılır. Bu noktada Kürt Ulusal Hareketini örnek gösterebiliriz. Halksavaşı ancak Proleterya direktifli  devrim hedefine ulaşır.
Halk Savaşında kitlelerin iktidar mücadelesi işçi sınıfı adına bilinçlendirilmesi ve örgütlenmesi, yani subjektif şartların yaratılması ve askeri mücadele temelinde geliştirilmesidir. Bu, objektif şartların gerektirdiği ve gündeme getirdiği mücadele yöntemlerinin subjektif şartların yaratılması için kullanılması demektir. Halk Savaşı, politikleşmiş Proleterya önderliğinde bir askeri savaştır. Yani Maoistlerin Halk Savaşındaki temel mücadele metodları askeri savaş metodudur. Bu savaş klâsik savaş metoduyla değil, politikleşmiş askeri savaş metoduyla yürütülür. Bu savaşta, bütün demokratik ve ekonomik amaçlı hareketler, kitle gösterileri vs. bu politikleşmiş askeri mücadeleye yani işçi sınıfı iktidarına tabidir.

Sırf düşmandan “siyasi ve moral” olarak üstün olmak Halk Savaşının verilebilmesi için yeterli değildir. Bunun yanında Halk Savaşını, uzun süreli bir savaş olarak yürütebilmek için gerekli örgütlenmeye ve olanakları yaratmaya sahip olmak gereklidir.

Uzun ve zorlu bir direniş ve mücadele ile kendi güçlerimizi sağlamlaştırmalıyız, düşman kuvvetlerini azar azar yıpratmalıyız ve güçler dengesinin gittikçe lehimize dönmesini sağlamalıyız.
Üzerinde önemle durduğumuz gibi, halk savaşı stratejimiz uzun süreli bir askeri devrim sürecidir. Bu nitelikte bir savaş genel olarak üç aşamalıdır. İlke olarak, mücadelede proleter çekirdek önderliği örgütleme ve uzun süreli mücadele olanakları ve istihbaratıyla birinci aşamaya başlamalıyız. Bu noktada en önemli aşama 2021 Ocak 3 Kongremizdir. Genel karşı saldırıya ulaşılmadan önce, bir denge döneminden geçilir ve bu ikinci aşamadır… Maddi eksikliklerimizin üstesinden gelmemizi ve zayıf bir durumdan güçlü bir duruma geçmemizi sağlayabilmemiz için, siyasi somut durumumuzu azami ölçüde değerlendirme olanağını bize sadece uzun süreli bir savaş sağlayabilir. Sadece başarı kesin olduğunda saldırmak, kayıba yol açacak çatışmaları ve tehlikeli olabilecek eylemleri reddetmek, güçlerimizi korumak ve geliştirmek bağlı bulunduğumuz ilkedir. Halk Savaşı siyasal ve askeri güçlerin ilişkisine göre çeşitli evrelere ayrılır. Bu evrelerin belirlenmesinde salt askeri güç durumunun belirleyici olduğunu sanmak, savaşı, politikleşmiş askeri savaş olmaktan çıkartmak demektir. Mücadele alanlarının kitlelerin siyasal olarak devrim mücadelesi karşısında yer alışları ve askeri güç ilişkisi Halk Savaşlarının evrelerini belirler. Devrimin eşitsiz gelişimi nedeniyle, bütün açısından düşman siyasal olarak tecrit edilmelidir. Ama bu, tüm halkın bilinçlendiği ve devrim mücadelesine katıldığı (örgütlenme) anlamına gelmez. Bazı bölgelerde (ki başlangıçta bunlar çok sınırlıdır) devrim cephesi kesin denetime sahiptir. Gerilla kızıl üsleri kurulmalıdır. Bazı bölgelerde ise hareket daha çok yenidir. Buraların kimi kır kimileri de şehir gerilla bölgeleri durumundadır. Gerillalar varken devrim güçlerinin, gerillalar çekilince düşmanın denetiminde olan yerlerdir. Buralarda halk tam olarak bilinçlenmiş ve savaşa katılmış değildir. Diğer bölgelerde ise devrimci hareket hiç başlamamıştır. İşte devrimin bu eşitsiz gelişimi nedeniyle, ilk dönemde politik yön öndedir ve askeri eylemler bu yön için kullanılır. Ancak denge ve karşı-saldırı aşamasında askeri yön öne geçer. Düşmanın imhası temeldir.
Devam edecek…

Exit mobile version