MKP tarafından posta yoluyla iletilen Proleter adalet çağrısına, devrimci sorumluluğumuz gereği sitemizde yer veriyoruz. Devrimci Demokrasi
‘‘Bir siyasal partinin kendi yanılgıları karşısında ki tutumu, bu partinin ciddi olup olmadığını, kendi sınıfına karşı ve emekçi yığınlara karşı görevlerini gerçekten yerine getirip getirmediğini saptayabilmemiz için en önemli ve en güvenilir ölçütlerden biridir. Yanılgısını içtenlikle kabul etmek, nedenlerini arayıp bulmak, bu yanılgıya yol açan koşulları tahlil etmek, yanılgıyı doğrultma yollarını dikkatle incelemek: işte ciddi bir partinin belirtileri bunlardır.‘‘ Lenin
Tarihine bağılılık, eleştiri-özeleştiri silahını kuşanmak, kitlelerle sıkı bağlar devrimci gelişmeleri hızlandırır, zenginleştirir. MLM hareketlerin niteliğinin belirlenmesinde bütün işlevlerin rolü varsa da asıl belirleyici olan Proleter ideolojidir. Devrimci teori, pratik ve eğitim yoluyla ulaşılabilir olan bu yeti ve nitelik; kadroların yalnızca teorik kavrayışı kazanması açısından değil; yaşamlarının devrimci ve sınıf bilinçli bir temele dayandırılmasını belirlemesi açısından da son derece önemlidir.
Proleter ideolojiye sahip olmanın önemli bir koşulu olan eleştirel düşünme, sınıf mücadelesinin doğru ideolojik zeminde yürütülmesi için ön koşuldur. Partimizde, 1972’lerden günümüze oldukça zengin bir içerik kazanmıştır. Geliştirilen tanım ve kuramlar arasındaki çeşitli farklılık ve uzlaşmazlıklar (iki çizgi) Parti yaşamına canlılık getirebilecekken ne yazıkki çoğu zaman iki çizgi mücadelesinin doğru bir yöntemle ele alınmaması sonucu, sınıf mücadelesinde olunması gereken noktanın gerisine düşülmesine yol açmıştır. Sınıf mücadelesinin ağır koşulları kadar, MLM den sapmalar, yaratıcı uygulamasında yetersizlikler, sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarına yanıt olma çabaları ve bu diyalektik içinde bir çok ağır saldırı ve yenilgi süreçlerinde, yol alma, varlığını koruma çabaları esnasında geleceğe ışık tutan dersler ve başarıların yanısıra yetersizlikler ve başarısızlıklarda tarihimizin gerçekleridir. Bir başka gerçeğimizse Partimiz canla başla yılmadan her engeli ve zorluğu aşarak başta enternasyonal proletaryaya olmak üzere, halklarımıza karşı devrimci sorumluluğunun bilincinde olarak sınıf mücadelesinin engin denizinde mücadelesine devam etmektedir.
Günümüzde eleştirel düşüncenin gelişim göstergesi olabilecek yeterliliğe, Partimiz MKP’nin 3. Kongresi ile tutum ve stratejik kavrayışa ilişkin kollektif bir düzeyin yakalandığı söylenebilir. Bu gelişme de doğal olarak bir yandan düşünme yeterliliklerinin, MLM örgütlenmenin sınıf mücadelesi ve Parti ortamında mücadele ve eğitim yoluyla geliştirilebileceği düşüncesini güçlendirmekte, öte yandan da MLM düşüncenin gelişimine yönelik yöntem ve tekniklerin ilerletilmesine temel oluşturmaktadır.
Devrimci stratejik önderlik, bilimsel entelektüel birikime dayalı beceriler gerektiren bir süreçtir. MLM analiz ve değerlendirmelere dayalı sonuçlar elde edilen bu süreç; algı-kavrama-bilinç veya düşünme, araştırma ve karar vermek üzere üç işlevli bir dizi içerisinde gerçekleşir. Düşünme işlevinin temel amacı, sınıf savaşımımızda olaylara bilimsellik yüklemek, bu olayları kategoriler halinde sınıflandırmak ve özgün bir biçimde hayata uygulamaktır.
Yargıda bulunma, kavrama, çözümleme, açıklama, tanımlama, karşılaştırma ve bir senteze ulaşma gibi eylemlerimiz sorgulamanın bu işlevi kapsamında gerçekleşir. MLM bilimi ise, düşünme ve sınıf mücadeleleri yoluyla yaratılmış olan devrimci momentleri değerlendirme de kriter işlevini görür ki, hatalarımızı, bunalımlarımızı, zaaflarımızı vb tutumlarımızı bu muhasebe sonucunda görür ve tekrar etmekten kaçınırız. Muhasebeye gelince, o da olası sosyalizm hedeflerimize uygun eylemleri gerçekleştirmek için gereksindiğimiz devrimci enerjiyi sağlamaktadır. Bu enerjiye dayanarak, devrimci kadro, devrimci örgütlenme ve devrimci mücadele gereksinimlerine yönelir.
Devrimci örgütlenme ve kişinin düşüncesinin, mücadelenin bu işlevleri ile bağımlı ve dinamik bir etkileşimi söz konusudur. Ancak, işlevsel açıdan “devrimci teori”nin rolü diğerlerine göre daha belirleyicidir. Çünkü özne olarak KP ve kadro, bu teorinin ışığında kendini örgütleyebilir ve pratiğe yön verebilir. Günümüzde MLM düşünce sistemi, bir işlev olarak sınıf mücadelesine doğru müdahalenin en gelişkin ideolojik-politik zirvesidir; aynı özellikleri göstermeyen, kendiliğindenci, tasfiyeci-revizyonist eklektik düşünce sistemleri, kitleleri örgütlemeye, güç biriktirmeye değil dağınıklığa ve çürümeye yol açmaktadır. Buna karşın yalnızca MLM, özellikle Maoizm’e sahip olanlar sürece denk düşen örgütlenme ve gelişme kanallarını açıp sınıf mücadelesini proleter ideoloji doğrultusunda düzenleyip, hataları düzeltme işlevine sahiptir.
Nitekim Partimiz MKP’nin 3. Kongre kararları ile sürece müdahalesi ve yaratttığı enerji, Partinin yeniden MLM ilkeler ve Maoist proğram ve strateji doğrultusunda inşaası çağrısı kitleler içinde örgütlememizi dikkat merkezine oturttu. Ezilenlerce gerçekçi bulunması ve giderek ilgi kaynağı olması, tümüyle coğrafyamız devrimci hareketimizin ihtiyaç duyduğu Proleter önderlik misyonu için MLM’i kullanım biçimine bağlı bir sonuçtur.
Bir diğer deyişle; tarihsel eksiklik ve hatalarımıza yaklaşımda, Öncü Parti olarak kendimizi ve devrimci kitle hareketini düzenleme ve düzeltme için iki çizgi mücadelesi, kitle çizgisi, demokratik merkeziyetçilik ve parti içi demokrasinin doğru uygulaması, Partinin illegal temeli ve silahlı mücadele örgütü olarak yeniden yaratılması işlevini gerçekleştirmiyorsa; tarihimize ve hatalarımıza bakışımız oportunist ve anti-devrimci bir nitelik kazanır ki, bu yaklaşımın ulaştırdığı niteliğe “tasfiyeci revizyonizm” adını vermekteyiz.
Tasfiyeci revizyonizm salt grupsal çıkarlarımız için havadan ortaya atılmış bir temelsiz suçlama değildir. Hatta bu isimlendirme bizim yeni keşfettiğimiz içi boş bir sloğan olup olmadığını anlamak için 1. Kongre İdeoloji Belgemize başvuralım.
‘‘Partimizin Kaypakkaya sonrası tarihi gelişiminde karşılaşılan olumsuzluklar, yüz yüze gelinen krizlerin temelinde, MLM’den uzaklaşmalar yatmaktadır. Ürünü olduğumuz Büyük Proleter Kültür Devriminin öneminin küçümsenmesi, kuruluş temellerimizden bir kırılmayı, savrulmayı ifade eder. Tüm kriz ve savrulmalar bu kırılma temelinde var olmuşlardır. Esas mesele, asıl halkanın kavranması ve çözülmesidir. Bunun yerine şu veya bu hatalı sonuç üzerindeki münakaşalar, atılacak bazı olumlu adımlar ve doğrular, köklü çözümlere ulaşmaya yetmez. Bir el kültür devriminde, diğeri başka bir duruş görüldü ki, sadece eklektik-merkezci bir yola sürüklemektedir. Bu sürüklenişin temel nedeni olan, büyük proleter kültür devrimi ya da Maoizm’den uzaklaşmayı görüp, esas halka olan meseleyi çözerek netliğe ulaşmak yerine, sonuçlar üzerindeki boğuşma, köklü değil- kısmi cebelleşmedir. Gerçek çizgi mücadelesi böyle ele alınamaz. Maoizm’mi?, revizyonizm’mi? Temel mesele budur.‘‘(Sayfa: 61)
Geçmiş devrimci süreçteki hareketlerimize ve ordan doğan hatalarımıza gerçekçi devrimci bir bakış açısı ise, hiç kuşkusuz bilimsel bir çizgide yol alınmasını gerektirir. Bu süreç, tartışmalı bir konu üzerinde sorular sorulmasından; yanıt için gerekli bilgilerin araştırılmasına, çözüm yollarına yönelik yorum ve çıkarımların geliştirilmesinden; bu araştırma, soruşturma üzerine kurulmuş devrimci sonuçlar elde edilmesine, bulgu ve sonuçların sentezine uzanan kollektif sorgulayıcı ve devrimci bilimsel bir yolu izler.
Eylemimizi MLM normlara ve politikaya uygun kılan böyle bir hareket tarzı, bilim ve tecrübelerden öğrenme yoluyla kazanılmış, geçmişimizde ki problemli süreçleri çözme becerileri ile olanaklıdır. Araştırma soruşturma da yöntemsel değişimin çözümleme ölçütlerini, problemlerdeki değişimin ise çözüm yolunu doğrudan değiştirdiği, herşeyin bu minvalde bir düşünme/uygulama eylemi içinde gerçekleşmesi; sonuçlarımızın Maoist adalet ve hukuk normlarına uygunluğu açısından hayati önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, 49 yıllık Parti tarihimizde, mücadele ile bağlantılı süreçlerle ilgili bir çok sorunlar yaşanmıştır. Bunlardan kimi ideolojik-politik farklılaşmalar nedeniyle yada kimi zamanda örgütsel yöntemsel yanlışlar sonucu ortaya çıkan sorunlar ve veya bunların ele alınışında ki yetersiz veya aceleci kararların sonucunda doğan ideoloji, örgüt ve hukuk sorunlarıdır.
Partimiz, kimi dönemlerde, gerçekleştirdiği kongre ve konferanslarla, veya bu süreçlerin sonunda çözümüyle görevlendirdiği önderliklerin pratikleriyle, esas olarak çözümlere kavuşturmuşsa da kimi örneklerde olduğu gibi sürgit sürüncemede kalmasından dolayıda ciddi siyasi hatalar ve haksızlıklarda günümüze kadar gelebilmiştir. Bu konuda da parti olmanın sorumluluğunu taşıyan proletarya partisi, kitlelerden gelen sese kulak vererek, sorunlara vakıf oldukça ve başvurular üzerine, proleter adalet anlayışı ile hareket edecektir/etmektedir.
Örgütsel sürecimizin herhangi bir kesitinde, ideolojik, politik yetersizliklerimiz ve hatalarımızın üzerine gittiğimiz gibi her hangi bir yoldaşımıza haksız bir dönem yaşatılmışsa, bu süreçleri itina ile ele alarak, Maoist araştırma soruşturma yöntemimizle çözüme ulaştırma zorunluluğumuz vardır. Bu konuda MLM tarihimiz bize yetkin bir ideolojik birikim ve Proleter adalet anlayışı kazandırdı. Bu güvenle, partimizin örgütsel süreçlerinde, çeşitli sorunlar nedeniyle gerekçeli gerekçesiz tavırlarla karşılaşmış, yanlış yol ve yöntemlerle yada hukuksuz bir şekilde örgütsel süreçleri, ilişkileri ve kolektif emek ürünümüz olan Partiye katkıları ile bağdaşmayan uygulamalarla karşılaşmış başta yoldaşlarımız ve dostlarımızı çekincesiz partimizle ilişkilenme ve başvurmaya çağırıyoruz.
Partimiz olgulardan hareketle ve zaman mekan ilişkisi içinde ele alarak sorunları inceleyecek, araştıracaktır. Bu araştırmanın doğurduğu sonuçlar açısından başvuran bireyin devrimci örgütlememizdeki süreci, davranışları, faaliyetleri kapsamlı olarak soruşturulacaktır. Başvurulardaki samimiyet, açıklık, sorunların ortaya çıkışındaki koşullar, Parti ve bireyin sorun karşısındaki konum ve payları dikkate alınacak ve bu süreci aynı zamanda kazanma temelinde bir eğitim süreci olarak ele alınacaktır. Sorunlar bu yaklaşımla ele alınmaktadır. Diyalektiği, değişim yasasını, olumlu- olumsuz yönelimi dikkate almayan, statik, tutucu, gıdasını bilimden değil geri toplumsal kültürden alan, linççi, goygoycu, dedikodu ve bencil burjuva sınıf yapısından alan yaklaşımlar hakkında özellikle Mao Zedung yoldaşın başta liberalizm üzerine olmak üzere bir çok öğretisini ve çelişkiler üzerine bilimsel öğretisini esas almaktayız. Proleter adalet anlayışımızın temelinde Komünizmin ve devrimin çıkarları dışında bir sınıf dışı yaklaşıma prim vermeme noktasında kararlıyız.
Bu konuda, Parti tarihimizde 1. Kongre İdeoloji Belgesinde yer alan şu düşünceler üzerinde herkes yaklaşımlarını gözden geçirmelidir:
‘‘Parti ve halk içi birlikte ciddi mesafeler (nitelik olarak) katetmek için lafzını eden değil, bu gerçeklerin de bilincinde olmak şarttır. Bilincinde olan insanın pratiği de sağlam olur. Bilincinde olan, parti ve halk içinde ileri-faal unsurları birliğin motoru olarak devreye sokarak geride kalanları da kazanmak için, orta unsurları da birleştirir. Hata yapanlara daima çözüm yolu gösterir. Düzelmelerine yardımcı olur. Parti ve halk içerisinde cezalandırma, gelecekte benzer hataları önlemek, bunlara karşı insanları duyarlı kılmak içindir. Ve temel içeriği de eğitimdir. Tersi, öç alma çizgisidir. Emekçiler için zafer kazanmaya kilitlenenler, Maoist birlik-eleştiri-birlik ilkesinde titiz olurlar. Mao şöyle der;
“Yoldaşlarına düşmana davranır gibi davranmak, düşmanın davranışını benimsemek demektir.” Devrim, düşmana benzemeyi asla kabul edemez. Bu, devrimin kendisine yabancılaşması, tersine dönüşmesidir. Halk içi sorunların ele alınmasındaki şiddet çizgisine savrulanlar ne derlerse desinler böyle bir yabancılaşmadan muzdariptirler.‘‘ (Sf 56-57)
Nedir düşmana benzemek? Herhangi bir suçlama yapmadan ve veya somut gerekçelerini ortaya koymadan insanları yıllarca şaibe altında bırakmak, yada suçlayıp gerekçe ve delillendirme ihtiyacı duymadan ‚‘‘ben suçladım sen kendini akla‘‘ gibi burjuva hukukunun dahi gerisine düşen yaklaşımlardır. Bu metot Maoist parti ve onun adaleti açısından kabul edilemezdir. Bunlar en hafifi devrime zarar veren uygulamalardır. İdeolojik çizginize itiraz eden, eleştiren bunu dile getirme cüreti gösteren kadro ve hatta taraftarları havadan sudan bahanelerle on yıllarca‚ ‘‘suçlu‘‘ muamelesi ile atıl tutarak fiilen siyaset yasağı uygulayarak geliştirilen tasarruf; klikçi, tasfiyeci, entrikacı tutum ve anlayışlardır. Bu tür yasaklarla örgütsel ilişkileri kesip, buna karşın evini, maddi olanaklarını kullanma, yasal siyaset için kurum olarak destek sunduğun zeminlere mahküm etme pratiği, işte bu en kötüsünden prağmatizm ve ne yaptığını bilmemek olur.
Bir dönem Parti faaliyetlerine omuz vermiş kadro, komutan, militan, savaşçı, sempatizan konumlarda kolektif emekte katkısı ve payı olan nice faaliyetçiyi , “DABK kafalı” diye aşağılayarak, apolitize etme, izole etme biçiminde fiili cezalar uygulamak bir çeşit siyaset yasağı uygulamaktır.
Daha çoğaltılabilir örnekler ve biçimlerle, tasfiyeci klikçi politikaların mağduru olan yoldaşlarına karşı, egemen klikçi tasfiyeci söylemlerin gönüllü sözcüsü yada linçcisi olmak, proleter ideoloji ve parti kültürüne yabancı, burjuva yol ve yöntemlerin temsili / temsilcisi olmaktır. Bu bağlamda yaşanan sorunlara neşter vurmak, tasfiyeciliğin hazıra konduğu ve hovardaca sağa sola savurduğu geniş Parti kitlemizin sorunları, uğradığı kırılmalar, sınıfdışı etkilerle başta yılgınlık, umutsuzluk, dejenarasyon vb. hastalıkları da gözardı etmeksizin kitle çizgisi izleme, kazanımcı olma tutmunu esas almaktayız.
Elbette her dönemin adamı olmayı bir şekilde başaran; her süreçte büyük bir kıvraklıkla kilit mevkileri kendine zimmetlemiş, ‘burjuva yaşam hakkını‘ kıskançlıkla koruyarak ortalıkta Culuk gibi kabara kabara dolaşan şefçikler, kapsama alanımıza girmemektedir. Proletarya partisinin zemini her türden bukalemunun yapışacağı bir yaşam alanı olmasa gerek.
Özellikle 3. Kongremiz sonrası bir çok eski faaliyette bulunan ve çeşitli bahanelerle tasfiyeye uğrayan yoldaşlar inşa sürecimize omuz vermek istemekte. Tüm başvuran yoldaşları devrimci bir araştırma ve soruşturmadan geçirerek faaliyete katılmak isteyenleri örgütlemekteyiz. Çelikten sağlam bir örgütleme ancak bilimsel kuşkuculuk ve devrimci teori/pratik bütünlüğüyle mümkündür.
MKP 3. Kongremiz öncesi/sonrası, devrimci adalet ve hukukumuza güvenerek bize sözlü/yazılı başvuran yoldaşlarımızdan kimi partimizce gerçekleştirilen Kardelen Harekatı, Karşı Devrimci Hücre elemanlarının başının ezildiği sürecinden; kimi sonraki süreçlerden çeşitli nedenlerle haksızlığa uğrayan yoldaşların problemli görülen süreçleri araştırılmış ve haksızlığa uğrayanların proleter ahlak ve hukuğumuz gereği kendilerine özeleştiri yapılmış ve itibarı ve hakları iade edilmiştir.
Tarihimizdeki şanlı sınıf mücadelelerimizi nasıl gururla ve onurla sahipleniyorsak, tarihimizdeki zaaflarımızın ve hatalarımızın özeleştirisini de büyük bir Komünist mütevaziliğiyle veririz. Özeleştiri bizi küçültmez, tam tersine bir daha benzeri hatalar yapmamamızı sağlar.
Proletarya Partimiz insanlardan oluşmaktadır. İşçi sınıfı ve farklı halk kesimindeki sınıf ve ara tabakaların üzerindeki burjuva -feodal hastalıkların varlığı ve bunların proleter ideoloji ve kültürle dönüştürülmesi ereğinin de sürekliliğinin bilincindedir. Bu sınıfdışı etkiler, ideolojik sapmalar, geri kavrayışlardan kaynaklı hatalar oldu ve olacaktır. Mücadele güçlerimiz MLM çizgisindeki Partimizin önderliğinde, Proleter Dünya devrimi perspektifi ile hakim karşı sınıfın işbirlikçi/ tekelci kapitalist-emperyalist sistemine karşı savaşmaktadır. Parti önderliğindeki Halk Ordumuz ve Cephemiz yarı sömürge kapitalist sosyo ekonomik yapıyı yıkarak sosyalist sosyo ekonomik toplumsal yapıyı kuracaktır. MKP, Proleter Dünya Devrimi ve Sosyalist Devrim mücadelesinde ve ilerde Proletarya Diktatörlüğü şartlarınıda kapsayacak şekilde, bu savaşım içinde burjuva sınıfdan‚ ‘ödünç’ alınmış her yanlışın özeleştirisini işçi sınıfına vererek Proleterya ya uygun ilkeleri kuşanarak mücadelenin şanlı yoluna devam ediyor ve edecektir.
Yaşasın Marxizm-Leninizm-Maoizm!
Yaşasın Partiyi yeniden inşaa sürecimiz!
Yaşasın Halk Savaşı!
MKP MK-SB
Eylül 2021