1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. MKP: Proletaryanın Günü Kutlu Olsun!

MKP: Proletaryanın Günü Kutlu Olsun!

featured
service

Haber Merkezi: Enternasyonel proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs işçi bayramı, bu senede emperyalist kapitalistlerin dünyayı ateşten kora çevirme hamlelerinin yaşandığı günlerde kutlanacak. 1 Mayıs yaklaşırken uluslararası komünist hareketin parçası proletarya partileri de açıklamalar yayımlayarak işçi sınıfının bayramını kutluyorlar. Elimize e-mail yolu ile ulaşan Maoist Komünist Partisi’de “Proletaryanın Günü Kutlu Olsun” başlıkla 1 Mayıs açıklaması yaparak işçi sınıfının bayramını kutladı.

Baharın ve kavganın sıcaklığını müjdeleyen enternasyonel proletaryanın birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs kutlu olsun!” denilen açıllamanın devamında şu ifadeler yer aldı:

“Uluslararası proletaryanın baskı, sönürü ve zulme karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü olan ve tüm ezilenlerin büyük bir coşkuyla her yıl meydanları doldurduğu 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs’ı gerek dünyada, gerekse ülkede ve bölgemizde önemli olayların yaşandığı bir dönemde karşılıyoruz. Emperyalist burjuvazinin kapışmasına sahne olan ve Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal-savaşla bir kez daha görüldüki, emperyalist kapitalizm dünya halklarına ölüm ve zulümden başka bir şey değildir ve getirmiyor. “Sosyalizm ve komünizmin çöktüğü, Marksizmin öldüğü” propagandasını sahip oldukları medya araçlarıyla yaparak dünya ezilen halklarının sınıfsız, sönürüsüz, özgür, eşit ve yaşanılır bir dünya kurma umutlarını kırmaya çalışmaktadırlar. Emperyalist burjuvazi, elindeki bu avantajlarla dünyadaki “kötülüklere” son vereceğini, “barış ve demokrasi” getirecek tek “iyilik meleği” olduğunu dünya halklarına satmaktadır. Kapitalizm iktisadi krizin baş gösterdiği siyasi istikrarsızlığa bir önlem olarak yeniden palazlandırılan faşizme karşı işçi sınıfı demokratik haklarını sınıfın siyasal talepli yönelimiyle gücünü birleştirip mücadele ederek koruya bilir. Sınıf mücadelesinin yeniden ivme kazandığı bir tarihi sürecin içinde olduğumuz gözden kaçırılmamalı. İşçi sınıfının devrimci siyasal gelişmesi kapitalizm için yok edici tehlike olduğu için kapitalistler sınıfı yeniden faşizme sarılmaktadır.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da emperyalizmin uşağı komprador egemen bir avuç burjuvazi de dünyadaki iktisadi ve siyasi durumun parçası olarak faşizme sarılmaktadır. Hapishanelerde yurtsever, komünist-devrimci hasta tutsaklar adı konulmamış idam sehpalarına itilmekte, hak gaspları, infaz yakmalar işkenceye dönüştürmektedir. Hasta tutsakların serbest bırakılması çağrısı yapan aileler polis şiddetine uğramakta, saldırılarla gözaltına alınanlara keyfi soruşturmalar açılmaktadır. Toplumun en diri kesimini temsil eden tutsakların, faşizmin teslim alma politikasına karşı bedel ödeyerek kazandıkları haklarını korumak adına geliştirdikleri direnişleri sahiplenilmelidir. Tecrit-tredman ile toplumdan koparılmak, izole edilmek istenen devrimci tutsakların yaşadıkları sorunlara karşı duyarlılık artırılmalı, aileler, yoldaşları olarak dışarıdan tutsaklarla dayanışma içerisinde olmak için her türlü mücadele geliştirilmelidir. Elli yıllık mücadele tarihinin yaratılmasında “O duvar, duvarlarınız vız gelir bize vız” diyen, işkencelerde, katliamlarda fikirlerini son nefesine savunan yoldaşlarımızın proletaryanın iktidar mücadelesine bir tuğlada zindanlardan koyduğu unutulmadan, 1 Mayıs coşkusuyla onların taleplerini haykırmak, seslerini işçi sınıfının sesine katmak görevdir. 

Her sene “bitireceğiz” naraları atarak Kürdistan’da gerillaya karşı sürdürülen imha savaşında başarısız olsa da, işgal saldırılarına devam ediyor. Emellerine kavuşmak adına her türlü uluslararası hukuku hiçe sayan faşist Türk devlet diktatörlüğü içerde işçi sınıfı, emekçi köylülük ve ezilen tüm kesimlere karşı suçlar işlemeye, Kürdistan’da işgal saldırılarına girişmektedir. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı elinden alınmış, dört parçada uşak faşist-gerici devletler Kürt işçisini, emekçi köylülüğü sömürünün cenderesine almıştır. Özcesi işçi sınıfının ağır sömürü koşulları çok boyutlu ve derindir. Dil, din, ırk, ulusal fark, cins ayrımı yapmaksızın işçi sınıfının sermayeye karşı sınıf mücadelesinde gücünü birleştirmesi çağrısını yapan ve komünistlerin bu doğrultudaki çalışmasına karşı sömürücü sınıflar ve onların meslekten burjuva siyasetçileri işçileri, emekçi köylülük ve geniş halk kitlelerini dil, din, cins, ırk ve ulusal farklılık üzerinden böler; karşıtlıklar oluşturur ve işçilerin birleşmesinin önündeki engeller haline getirilir.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da sınıf mücadelesi gün geçtikçe şiddetlenerek devam ediyor. Fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, amfilerde süren sıcak mücadele; üretimin yanında ideolojik savaşın baş gösterdiği yerlerdir. Sınıf mücadelesi sürüyor derken, emek ve sermayenin bir birine karşı olan savaşımının yanında anti-Marksist, revizyonist, reformist-oportünist çizgi sahiplerine karşı proletaryanın iktidarı kazanma ereği uğruna ideolojik savaşım devam etmektedir. Sınıf savaşınının en keskin mücadelesi de bu alanda yaşanmaktadır. 

Pandemiyle birlikte proletaryaya karşı yeni silahlar kuşanan sermaye sahipleri kârına kâr katarken, binlerce işçi işsiz kaldı. Sarı sendikaların bu süreçte sermayenin yanında saf tutması, toplu iş sözleşmelerinin, grev ve direnişlerin yani hak arama ve alma mücadelesinin önünde en büyük engel ve tehdit olmuştur. İşçi sınıfının fabrikalara kapatıldığı bir dönemde sermeye için üretim devam ederken, kendiliğinden de olsa sokağa taşan, grevlerle, direnişlerle sömürü sistemine baş kaldıran işçi sınıfı ise patronların ve sarı sendika ağalarının kalem oynatmasına kurban edildi. Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları artarak devam etmektedir. 2022 yılının ilk üç ayında en az 347 işçinin iş cinayetinde hayatını kaybettiği raporlarla ortaya konuldu. İş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerin ortalama yüzde 2 ila 4’ünü sendikalı işçiler oluşturuyor. Ancak kâğıt üzerinde olan sendikal üyeliklerinin gerçek bir örgütlülük olmaması ve birçok sendikanın ölen üyelerini sahiplenmemesi sonucu net bir bilgiye sahip olunamaması da sendikaların bir başka kara yüzünü ortaya koymaktadır. Devletin siyasi pozisyonu ile uyumlu sendika bürokratlarının işçi sendikalarının başına oturtulduğu ve işçilerin birleşmesi sermayeye karşı mücadele etmelerinden ziyade, sistem ve işverenlerle uyumlu olması için elinden gelen her şeyi yapan sendikacılığın aşılması işçi sınıfının ileriye doğru gelişimi açısından zorunludur. Milliyetçilik ve islamın mümin itaatkarlığını işçiye aşılayarak zehirleyen ve işçilerin gücünü bölme tutumlarına giren sarı sendikaların sermaye ile olan işbirliği en çarpıcı biçimde iş kollarını saran grevler de ve 1 Mayıs’ta ki tutumlarında ortaya çıkmaktadır.

Tarihi tecrübelerin gösterdiği gibi faşizm karşısında yeni demokratik cumhuriyet, sermayenin karşısında emeğin kurtuluşu proletaryanın önderliğinde birleşmiş devrimci halk kitlelerinin örgütlü sınıf mücadelesi ile savunulabilir ve geliştirilebilir.

Bir kez daha yineliyoruz: Komünist hareketin devrimci işçi sınıfının siyasal talepleri dışında ayrı talepleri yoktur. İşçilerin 1 Mayıs’ta haykıracağı talepler bir günle sınırlı olmayan sınıf mücadelesinin ana meselesidir.

–      Covid-19 salgını boyunca; işten çıkarılanlar işe dönmeli, tüm fabrikalarda, tüm çalışanlar için sağlıklı yaşam koşulları yaratılmalıdır. Tüm çalışanlar için güvenceli iş, güvenceli yaşam.

–       İnsanca ücret ve çalışma koşulları, asgari ücretin işçi temsilcileri tarafından belirlenmesi ve vergi dışı tutulması, vergilerin gelire göre – artan oranda – alınması, taşeronluk, esnek ve güvensiz çalışmanın ve işten atılmaların yasaklanması, işsizlik fonunun yağmalanmaması ve iş verenlere peşkeş çekilmemesi, işçi kurum ve temsilcilerinin denetimine verilmesi, kıdem tazminatına dokunulmaması, işçilerin çalışma saatlerinin haftalık 35 saate düşürülmesi, ücretsiz izin uygulamalarının yasaklanması, iş cinayetlerinde sorumluluğu olan işverenlerin yargılanıp cezalandırılması, sendikal örgütlenme üstündeki baskı ve yasakların kaldırılması, grev yasaklarının sonlandırılması, kadınlar için eşit işe eşit ücret, kadın sağlığına zararlı işlerde ve gece işlerinde kadının çalıştırılmaması, işletmelerde çocuklar için kreş, emzirme odaları, doğum izni ve çocuk yardım ve sağlık hizmeti, mülteci işçilere eşit haklar ve eşit ücret vergilerin düşürülmesi ve ücretlerin acilen arttırılması, küçük köylü üreticilerin borçlarının silinmesi gerekli ekipman, tohum desteği ve ürün alım merkezlerinin oluşturulması ve faizsiz kredi ile üretimin desteklenmesi gibi yaşam koşullarını kısmen iyileştirilmesini sağlayacak taleplerin karşılanmasını istiyor işçiler.

–          Politik özgürlükler alanında basın ve yayım, fikir hürriyeti, toplantı ve gösteri yapma özgürlüğüne yönelik baskı ve yasaklara son verilmesi;

–          Egemenler işçiler arasına Türk ve Kürt ayrışımını yaratmakta milliyetçiliği körüklemektedir. Kürt ulusunun özgürce ayrılma ve kendi devletini kurma hakkının tanınması her koşulda savunulmalı. Asimilasyon politikasına son verilsin. Tüm azınlık milliyetlerin eğitim, dil, kültür ve temsiliyet sorunlarında engeller kaldırılsın. Irak, Suriye, Batı Kürdistan ve tüm Kürdistan’dan Türk ordusu geri çekilsin, işgal saldırıları durdurulsun.

–          Silahlanmaya değil eğitim, sağlık, iletişim ve ulaşım, barınma –konut – ihtiyacına harcamalar yapılsın. ABD ve diğer yabancı emperyalist ülkelerin ve NATO üstleri kapatılsın.

–         Devlet görevlilerinin maaşlarının kalifiye bir işçinin ücretiyle eşitlenmesi, vali, hakim ve diğer devlet görevlilerinin halk tarafından seçilmesi istenildiğinde seçmenler tarafından görevden alınması;

–          Emperyalist ve yerli tüm özel bankalar, kumar ve spekülasyon merkezi borsanın kapatılması gibi talepler sınıf mücadelesinde demokrasinin geliştirilmesi açısından devrimci proletaryanın ileri sürmekten vaz geçmeyeceği taleplerdir.

Bu talepler etrafında sınıf mücadelesinde birleşmeliyiz. Faşist devlet iktidarı karşısında halk için demokrasi, kapitalizm karşısında emeğin kurtuluş davasının büyütülmesi için 1 Mayıs’ta, emeğin, komünizmin şiarlarını hep bir ağızdan haykıralım.

Yaşasın 1 Mayıs! Biji 1 Gulan!

Yaşasın Enternasyonel Proletaryanın Mücadele Günü!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

50. Mücadele Yılında Selam Olsun Proletarya Partisine!

MKP MK-SB”

MKP: Proletaryanın Günü Kutlu Olsun!
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin