Meral Yakar, 1973 yılının Ocak ayının 22’sinde İstanbul Ümraniye’de kaldığı evde yoldaşının kaza kuşunu ile yaralanır. Yoldaşı Meral’i hastaneye götürür. Hastanede işkenceciler, tedavisi karşılığı yoldaşları hakkında bilgi vermeyi dayatırlar. Ama o direnişi seçer. Meral üç gün yaşar. İşkenceci polislerin baskı ve tehditleri altında ağzından tek söz çıkmaz. Meral Yakar işkenceler sonucu, ölüm tutanağına göre 25 Ocak 1973 günü yaşamını yitirir düşer. İşkencede konuşmadığı için faşist cellatlar Meral yoldaşı katlettiler. “Meral çok zeki ve çalışkandı!”
Soru: Merhaba, sanırım siz Meral Yakar’ın kardeşisiniz, eğer sizin için sorun olmazsa bazı sorular sorabilir miyim?
Yahya Yakar: Tabi, sorabilirsiniz.
– Yine sizin için sorun olmazsa bu belgeyi röportaj olarak paylaşabilir miyim?
Y. Yakar: 43 yıl bitti, birçok şey unutulmaya başlandı.
– Ve daha da geçiyor, dilediğim şey, bu unutulmaya başlamaya karşı geride bir belge bırakabilmek. Sizin için sorun olur mu?
Y. Yakar: Cevap verebileceğim bir şey olursa veririm tabi ama ben de 14 yaşında bir çocuktum o zamanlar.
– Çok teşekkür ederim. O zaman şununla başlayayım; Meral’in gençlik dönemleri hakkında neler hatırlıyorsunuz? Kişiliği, karakteri nasıldı? Dersleri nasıldı? Ailenizden neler duydunuz, kendiniz neler gördünüz?
Y. Yakar: Çok zeki ve çalışkan biriydi. Ortaokuldan sonra girdiği bir sınavda zannedersem Ankara Fen Lisesi’ni kazandı ama babam “kızlar okumaz” diyerek yollamadı. Öğretmenlerin ısrarı ile Hatay İlköğretmen Okulu’na gitti. Son sınıfta babam ölünce öğretmenlerin teşviki ile Yüksek Öğretmen okuluna Bornova’ya gitti. Yine öğretmenlerin “sen zekisin, üniversite imtihanına gir” demesiyle imtihana girdi ve tıp fakültesini kazandı. 1969 yılında tıp fakültesinde okumaya başladı. Çapa’da…
– Bildiğimiz kadarıyla bir okulda yatılılığı varmış ama bırakıp başka bir okul (Çapa) ya da bölüme geçmiş, hangi okul olduğunu hatırlıyor musunuz?
Y. Yakar: Yok, yatılı Bornova’da. Solculuk da orada başlamış.İstanbul’a gelince biz de taşındık. Ablamın bir büyüğü olan 1949 doğumlu rahmetli ağabeyim işe girip hepimizi geçindirmeye başladı. 20 yaşına kadar ablam da bizlerle yaşadı. 1972 yılı ortasına kadar, daha sonradan Parti kararıyla evi terk etti.
– Ağabeyiniz Ali Taşyapan’ın anılarında mahkemede Meral’i ve mücadelesini savundu dediği kişi, doğru mu?
Y. Yakar: Ağabeyim Ankara’da Denizlerin arkadaşıymış. Ailenin sorumluluğu üzerine kalınca ayrılıp çalışmaya başlamış. Eski TİP üyesi, Gaziantep Ticaret Lisesi’nde.
– Anladım, devam edin lütfen.
Y. Yakar: Evi terk ettikten zannederim 4 ay sonra 1973 Ocak ayında vurulduğu haberi geldi. 3 gün komada kaldı sonra öldü.
– Evet, 22 Ocak’ta vuruldu, 25 Ocak’ta şehit düştü. O zaman, Ekim’de mi evi terk etti?
Y. Yakar: Tahmini olarak evet. Okullar açılmıştı, ben Darüşşafaka’da okuyordum. Cumartesi eve geldiğimde evden çıktı ve sonra hastanede ölüsünü gördüm. 1952 doğumluydu, nüfusa 1950 olarak büyük yazmışlar. 21 yaşında öldü.
– Yoğun bakımda görmenize izin verdiler mi?
Y. Yakar: Evet annem gördü. Bir kere kendine gelir gibi olmuş. İşkence yok, hakkında yazılanlar yanlış. Muharrem Çiçek’ti galiba eve geldi “kaçıracağız” dedi bize ama öldüğünü bizden öğrendi.
– Muharrem’le arkadaşlıkları varmış, büyük ihtimal odur.
Y. Yakar: Evet, vardı.
– Ama işkence dedikleri elektrik türevi değil, bilgi vermediği için tedavisi yapılmamış. Bir “baskı işkencesi” yani bahsi geçen.
Y. Yakar: 1973 yılı devlet hastanesi, annem hep oradaydı. Benden 2 yaş büyük ablam var, ona sordum o da teyit etti. Ama iyileşse mutlaka işkence yaparlardı. Abime bile 3 gün işkence yaptılar. Hastaneye kazayla vuran kişi götürmüş, onu yakalayıp itiraf ettirmişler. “Ben öldürdüm” diye kabullenmiş, nerede sorusuna ise cevap vermiyormuş, işkenceye devam.
– Arslan Kılıç?
Y. Yakar: Evet
– Peki eviniz basıldı mı ve olduysa nasıl oldu?
Y. Yakar – Yok, 3 gün sonra polisle abim geldi. 6 ay kadar karşımızda bir ev tutuldu, devamlı perde arkasından biri evimizi gözledi.
– Peki ağabeyiniz size nasıl bir işkenceye maruz kaldığını anlattı mı?
Y. Yakar: Falaka.– Eviniz basılmadıysa elinizde Meral’in hiç resmi var mı? Ya da karnesi, el yazısı gibi ona ait şeyler. Çünkü Vartinik’ten 10 gün kadar önce Ali Haydar Yıldız’ın evi basılmış ve her şey alınmış, kalanları da aile ve akrabaları yakmış.
Y. Yakar: Az var. Evi terk etmişti zaten evde eşyası yoktu. Ama birkaç tane var, aramam lazım.
– Peki Meral’in Ahmet Muharrem’le, İrfan’la ilişkileri nasıldı?
Y. Yakar: Ablam daha iyi bilir yanlış cevap vermeyeyim ama çok yakın arkadaşlardı.
– Peki siz Ahmet Muharrem’i görmüş müydünüz, hakkında hatırladığınız bir şey var mı?
Y. Yakar: Birkaç defa. Son geldiğinde çocuk aklımla “yazık bu da yakında ölür” dedim ve kısa süre sonra zannedersem Fındıkzade’de öldürüldü.– İstanbul, Şehremini, Kızılelma Caddesi Kaşgarlı Mahmut Sokak No: 16’daki önceden basılmış evde çıkan çatışmadan sonra kafasına yakın mesafeden iki kurşun sıkılarak öldürüldü. Adli tıp raporunda bile geçiyor.
Y. Yakar: Evet bize yakındı, Cerrahpaşa’dan bir durak önce Haseki Hastanesi durağında otururduk. Evimize 2-3 defa geldi.
– Meral gecekondu mahallerinin kuruluşunda da bayağı emek sarf etmiş, bu konuda bildiğiniz var mı? Ya da şöyle sorayım, Meral’in devrimci faaliyetleri evinizde nasıl karşılanıyordu?
Y. Yakar: Abim solcuydu ama konuşulmazdı. Bir kısmını benim bir süre bulunduğum partide arkadaşları vardı onlar anlattı.
– Meral yoldaş Kaypakkaya’nın el yazması yazılarını daktilo ile çoğaltan ve sürekli üreten bir kişiydi Parti’de.Y. Yakar: Evet, zeki ve becerikliydi, çalışkandı ve çabuk öğrenirdi.
– Meral’in mezar yeri nerede? Bu arada sorduğum sorularda eğer ki size acı şeyleri hatırlattıysam özür dilerim, lakin şunu bilin ki çok güzel bir uğraşa ortak oldunuz.
Y. Yakar: Andıkça mutlaka hüzün duyuyorum, insan olmanın parçasıdır bu. Ablamın unutulmaması güzel bir şey. Ben teşekkür ediyorum. Karacaahmet Mezarlığı’ndadır mezarı.
– Çok teşekkür ederim nezaketiniz için. Peki, Karacaahmet’te mezar numarasını hatırlıyor musunuz? Mezar sorgulamada çıkmıyor zira.
Y. Yakar: Yok, yapılmadı mezarı.
– Peki son olarak şunu soracağım, aileniz içerisinde Meral’i yaşatma (ismini verme gibi) yoluna gidildi mi hiç?
Y. Yakar: Benim kızım var, 1984 doğumlu.
– O zaman size de, kızınıza da, ailenizdekilere de uzun ömürler dilerim. Sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür ederim.
Y. Yakar: Ben teşekkür ederim.
Not: Bu yazılı röportaj 21-24 Kasım 2016 tarihlerinde internet üzerinden (daha sonradan yayınlanması amacıyla) gerçekleştirilmiş, lakin çeşitli sebepler sonucu olarak ancak 3 yıl sonra yayınlanabilmiştir. Yahya Yakar’a bu 3 yılın ardından bir kez daha hem gönderdiği fotoğraflar hem de nazik cevapları için teşekkürü borç biliriz. Bazı cevaplarda (sohbet tarzı kimi tekrarlar ve kopukluklar dolayısıyla) ufak düzenlemelere gidilmiştir, bu düzenlemeler esas metni değiştirecek veya karartacak karakterde değildir.
Kaynak:özgürgelecek18. net’ten