Her şeyi önceden kestirmek ve önceden net belirlemeler yapmak sürecin yapısına ve olgulara uymayacağı gibi, sübjektif sonuçlara varıp yanlış taktiklerin oluşturulmasına da neden olabilir. Ön görülemeyen siyasi, politik, askeri ve ekonomik gelişmelere karşı geliştirilen stratejik-taktik belirlemelerin işçi sınıfına ve emekçi halk kitlelerine zamansız ve anlaşılmaz gelmesi mümkündür. Bu durumda ortaya çıkan ciddi eksiklik ve hatta sapmalar karşısında, proleter sınıfın öncüsü, önderi ve örgütleyicisi olarak komünist partisinin görevlerini yerine getirmek için asgari ve azami programsal içeriğini formüle eden ana hedef ve amaçlarını süreklileştirilmiş çalışma performansıyla görevlerini aksatmadan yapması gerekir. Çünkü politik ve siyasi görevlerin başlıca çelişkilerin yanı sıra yaklaşan ana ve uzlaşmaz çelişkilerin karşısında muazzam eylemsellik sürecinin uygulanırlılığını görünür kılınması şartları kendisini dayatıyor. Belirsizlik, bilimsellikten uzak zararlı duruşlar, Marksizm’in ilkesel normlarına ters “yeni” adına belirlemelerle red ve inkar üzerine kurulu teoriler ideolojik karmaşa yaratır.
Ama önce içe yönelmek ve Maoist olduklarını iddia eden cephemizdeki can alıcı ideolojik tehlikeleri açıklamak zorunludur, önemlidir. Sınıfsal güç dengesinin değişen durumu ve öncesinde kategorik olarak hesaplanamayacak faktörlerin varlığına göre konumlanmak, hazırlıklı olmak işçi sınıfının çıkarları gereği hareket etmek MLM’lerin çalışma prensibi ve vazgeçilmez siyasi ideolojik ilkeleridir. Mevcut olayların karmaşıklığı içinde proletarya ile burjuvazi arasındaki şiddetli çatışmasına yoğunlaşılarak, proletaryanın mücadele görevlerini öne çıkarıp stratejik konumlanma perspektifinin içerdiği sınıfın iktidarının inşa edilmesi için yoğunlaşılması görevi esastır. Sınıf mücadelesinin politik, askeri, ideolojik mücadele ile iç-içeliği ve ekonomik temelindeki veriler, Marksizm’in önermeleri köklü ve çoklu mücadele biçimleriyle yürütülür. Maoist hareketin devrimci gelişmeleri ilerleterek, politik mücadelesiyle – sonuç alıcı – devrimin maddi koşullarını kavrayıp, kavratarak, işçi sınıfına öncülük misyonunu yerine getirip, dünya tarihinde oynadığı ve bundan sonrasında da oynayacağı etkin önderlik gücü ile yöneten ve yönlendiren vasfının olduğunu bir kez daha belirtelim.
Sorun sanıldığından da büyük ve ciddiyetle üzerinde durulması gerekir.
Herşeyden önce dayattıkları ayrılığın sorumluları olan ve kendilerini hala Maoist olarak tanımlayanlar, içinde bulundukları yanlış belirlemelerle Marksizm’in ilkesel alanlarına dokunarak, revize ederek tasfiyeci, oportünist tehlikenin aktörleri olmayı tercihte ısrar ediyorlar. Maoistlerin içsel yapısında ortaya çıkan oportünist-revizyonist çizgilerin bünyeyi saran tehlikenin öznel ve nesnel yanlarıyla mücadele içinde takındıkları hatalı tutum ve mevcut mücadelenin maddi koşullarına dahil olup, yada maddi koşullarını güçlendiren pozisyonlarının ne olacağı hususunda red ve inkarcı tarih anlayışı ile proletarya diktatörlüğü devlet ve devrim gibi ilkesel alanları revizi ederek açık pozisyon almış olmaları, yanı sıra sürecin ağır sancılı savaş hali içinde tasfiyeci, oportünist-revizyonist dalganın zoruna karşı direnç göstermek yerine bizzat eşlik ederek her geçen gün erimesi savrulmanın boyutunu açıklar mahiyettedir. “3.Kongre” ile başlayan önlenemez kopuş “4.Kongre” ile başedemeyecek kadar derin oportünizm “örgüt yok” itiraflarıyla karşılaşmak olası kaçınılmaz sonuçlardan biriydi. Teorik söylemler ve pratik duruş bakımından ciddi sorunlar üreten merkez haline gelmiş bu “Maocu” cenahta gerçek komünist kimlik vurgusu yerine bu sahici konumunu korumaktan vaz geçmiş yanlış düzlemde seyir halinde zayıflayıp-erimekten kurtulamadıklarına şahit olmaktayız. Mesele biçimsel olarak teorik yazımlarla var olup-olmama meselesi değil, olayların akışında proleter duruş gücünün bulunup bulunmamasıdır. Doğrusu bir bütün olarak belirlenen programsal taktik ve stratejik hat olarak devrimci özden uzaklaşılmış, zayıflamış, burjuva demokrasisinin kimi taleplerini ve söylemlerini içeren kapsamında politika yapış tarzıyla devrim cephesinde tahribatlar yaratılmıştır. Ve bu durum tarihsel bir gerçektir.
Proletarya diktatörlüğünü red edenlerin dikkatine;
Engels, proletaryanın önderlerinin devrimin proleter olmayan karakterini anlayamaması (…) bir şeyi söyleyip, başka bir şeyin yapıldığı bir sınıfın egemenliği vaat edilip (proletarya bn.) gerçekte başka bir sınıfın (burjuvazi bn.) egemenliğinin güvence altına alındığı yanlış eğik düzleme işaret ederken, bu yanılgıda kurtarılamaz olanların politik çöküşünü işaret etmiştir. MLM devrimin önderliğini burjuvaziye bırakmaz, burjuvaziyi iktidara ortak etmez. Proletarya diktatörlüğünün geleceği “özel mülkiyete karşı mücadeledir, ücretli işçinin işverene karşı mücadelesidir” diyen Lenin bu ilkesel alana net vurgular yaparak dokunulmasına müsaade etmiyor, etmemiştir.
Maoistler cephesinde baş gösteren ve etkileri devam eden esas tehlike bu tasfiyeci, sağ oportünist yönden gelen bir tehdit ve gerçek durum olarak ortaya çıkmıştır. Maoist görünüp Maoizmin stratejik ilkesel öğretisini, öğretici tarihiyle birlikte red ve inkar ederek revize etme cüretinde bulunan bir cephenin oluşması ve giderek de genişlemesi üzerinde ciddiyetle durulması ve önleyici ideolojik, siyasi tedbirler alınması şartı sosyo-politik durum ve sosyal güç değişimlerinin ekonomik, siyasi etkisi bir noktada müşterektir. Sosyo-ekonomik ve sosyo-politik netlik Marksizm bilimiyle tahlil edilerek açıklanmış, açıklanır ve anlaşılır şekilde aktarılır. Politik faaliyet içinde devrim mücadelesinin seyrinde bu Maoist geçinen söz konusu kesimler başta olmak üzere oportünist-revizyonistlerle buluştukları aynı düzlemde söylemleriyle birlikte açıklığa-netliğe erişmiştir. MLM’ler tarafından yapılan teorik-ideolojik tahliller ve devrimci pratikte ortaya çıkarılan deneyimler nesnel koşulların mücadeleyi güçlendiren olguları devrimin gerçekleşmesi seyrini gösterir, geliştirir ilerletir. Bu MLM’nin düşünsel, pratik öğretisinin gerçekleşmiş, doğrulanmış olanıdır. Bu bilimle oynanmaz. Elbette oportünizm her koşulda karşı-devrimci ideolojik tutumuyla Marksizm’i revize etme görevini aksatmaz ve gerektiği şekilde oyununu oynar. Bunu yaparken de MLM geçinir.
Proletarya diktatörlüğünü red edenlerin geriliği, cahilliği ve elbette oportünist-revizyonistler olmalarından ötürü korkunç bir sonla karşılaşacakları kesindir. Çünkü devrimin zaferi burjuvaziyle uzlaşma ve onu iktidara ortak etme (proletaryanın devlet sistemine önderlik etmesini bir kötülük olarak tanımlamak ve proletaryaya önderlik eden komünist partisinin parti diktatörlüğü olarak açıklamak gibi yalan, yanlış teorilerin ortaya konulması gibi) yoluna başvurmalarının bir sonucudur bu. Oysa kapitalist sistemin karşısında tayin edici yegane güç proletarya diktatörlüğüdür. Proletarya diktatörlüğü zora ve işçi, köylü halk kitlelerinin silahlandırılmasıyla güçlü, etkili politik askerileşmeye dayanmaktadır. Proletarya diktatörlüğü olmadan burjuva egemen sınıfı ve ona yedeklenen karşı-devrimci desteklerini yıkmak olanaksızdır. Proletarya kendi düşmanının temelini sarsacak birikimini, mücadelesini kendi sınıf diktatörlüğünü kullanarak iktidarını kurabilir. Burjuvaziyi işçi sınıfının iktidarına ortak etme anlayışı ve gayreti oportünizmin sınıf işbirlikçi çizgisidir. Modern kölelik koşullarını kalıcı halde tutacak, halk kitlelerinin konumunu iyileştirmeyecek aç ve yoksul hallerini devam ettirilecek dolayısıyla sömürü olduğu gibi devam edecek. Bu kapitalizmi restore etme, reorganizasyonudur. Burjuva düşüncedir, savunucuları da işbirlikçi oportünist-revizyonistlerdir.
Proletarya diktatörlüğünü devlet ve devrim teorisini revize ederek burjuvaziyi iktidara ortak etmeye çabalayan anlayışın, burjuvaziyi yıkmak değil, ona alan açma amacını taşıdığı tartışma götürmez bir gerçektir. Proletaryanın şiarlarını, devrimdeki tayin edici gücü ve zaferi ve dahası sahip olduğu şartlarıyla zaferi yaratacak yegane yolunu kavrayıp göstermek ve uygulamak yerine proletaryanın diktatörlüğünü kıymetten düşürme gayretleri acıklı halleriyle üzüntü vericidir. Biz proletarya diktatörlüğünden korkmamak gerektiğini bir kez daha belirtelim. Çünkü proletarya diktatörlüğü kesin zaferinden sonra kendisinin de varlığını sönümlendirmeye başlayacağını anlamanızı salık veririz.
Proletarya diktatörlüğünü “emekçilerin devleti” ile aynılaştıran oportünist-revizyonistler.
İdeolojik olarak bunamış ve belirsizlikler içinde boğulanlar Marksizm’e saldırmayı görev sayarlar ve kasıtlı olarak her olguyu değiştirerek sunarlar. Proletaryanın burjuvazi ile iktidarı paylaşması sosyalist devrimin geleceğini karartır ve devrimi sakatlar. Somut durumda yapılan sosyo-ekonomik belirlemeler ve buna paralel oluşturulan program geçmişin ve geleceğin unsurlarını iç içe geçirmiyorsa ve özel mülkiyetin ortadan kaldırılması hedeflenmiyorsa, proletaryanın iktidarını burjuvaziyle paylaşımı demokrasi olarak yedirilmeye çalışılıyorsa bu durum revizyonizmin saflardaki etkilerinin tehlikeli boyutunu gösterir açıklıktadır. Lenin “…bir sosyal demokrat bir an için bile, proletaryanın sosyalizm için sınıf mücadelesinin en demokratik ve en cumhuriyetçi burjuvaziye ve küçük burjuvaziye karşı da yürütüleceğini unutmamalıdır.” der.
Olgu bütün olarak genel politik, stratejik amaç ve hedeflerden saparak geriliğin ve yedeklenen cahilliğin çok çarpıcı bir şekilde görünür olmasına rağmen halen görmemek yanlışlığında ısrar edenlerin olduğunu üzülerek belirtelim. Proletarya diktatörlüğünü red etmenin komünist partisinin “bam teli olduğu ve devrimci eylemin bir hareketi olmaktan kolayca çıkıp lafazanlığın bir hareketine” dönüşüp yozlaşabilecek – bize göre fazlasıyla yozlaşmış – bir tehlike oluşturacağı açıktır. Sürecin ve dönemin gereklerine sırt çevirip Marksizm’in ilkesel belirlemelerinin doğruluğunu, tarihini red ve inkar ederek, revize ederek (ya ne olacak emekçilerin devleti de aynıdır yalanıyla) savunur(muş) gibi görünmek acıklı bir sonun kendilerini beklediğini ve hatta devrim cephesine ağır tahrifatların yapılmasına sebep olduklarını uyarılarımızla yeniden dikkatlerine sunarız.
Bütün oportünistlerin temel özellikleri aynıdır. Kendi partilerinin komünist esaslarını bir kenara atarak, işçi sınıfının gerçek faaliyetinin gereklerini yerine getirmeyerek izledikleri revizyonist yolu “yeni” MLM diye aktarımlarda bulunuyorlar. Bunlar oldukça bilgiç, oldukça devrimci sınıf hareketinden uzaktırlar.
Sınıf mücadelesinin Marksist bilimsel öğretisiyle özdeşmeyen, burjuva sınıf karakteri taşıyan (diğer adıyla oportünizm) ve üstelik bu kötü argümanlarla “ben yaptım doğrudur, bilimseldir” gibi gayri ciddi kötü ve yanlış tanımlamalarla idealize etmenin proletaryanın sınıfsal niteliğine leke sürmek mahiyeti taşıdığı açıktır. Maoist partiyi Augeas ahırı gibi görüp kullananların partiye ait olmadıkları herkes tarafından bilinmelidir.
(Augeas. Mitolojik bir kavram. Siyasi retorikte de kullanılır olmuştur. Çok kirli bir ortamı ifade etmek için kullanılır)