Maoistler, tarihi, devrimci mücadelede bir silah haline getirmesini iyi bilirler. Geçmiş sınıf mücadelesi deneyimlerimiz, bize neyi yapmamız gerektiğini ve neyi yapmamamız gerektiğini geldiğimiz sonuçla göstermektedir. Şanlı tarihimiz, bizlere gelişmenin ve kitlelere önderlik etmenin sorumluluğunu emretmektedir. Yarım asırlık kanlı mücadelemiz geleceğimizin rehberidir. Bu 50 yılda bir çok hata yapmamıza rağmen, devrimci sınıf mücadelesinde yığınca kitlelerle ve kitlelere önderlikle çok başarılı işlerde yaptık.
İçte revizyonizmle ve dışta karşı devrim güçleriyle antogonist mücadeleyi can kan bedeli ile vererek çelikten sağlam, deneyimli Proletarya Partisini 3. kongreyle taçlandırdık. Elbette süreç bize sosyalizm uğruna, devrim uğruna Halk Savaşı pratiği dayatıyor.
Devrimci Savaş’ da canıyla, kanıyla destanlar yaratan komünist devrimci kahramanlar vardır. Başta önderimiz İbrahim Kaypakkaya olmak üzere Ali Haydar Yıldız, Ahmet Muharrem Çiçek, Meral Yakar, Orhan Bakır, Cemil Oka, Hıdır Aykır, Kazım Çelik, Süleyman Cihan vardır, bir Manuel Demir, Baba Erdoğan, İsmail Bulut vardır, Barbara Anna Kistler, Cüneyt Kahraman, Aydın Hanbayat, Cafer Cangöz, Yılmaz Kes ve binlerce gözünü kırpmadan devrimi geliştirmek için canını ortaya koyan komünistler vardır. Biz bunların mücadelelerinin mirasçısıyız. Biz, bunların tükenmez enerjilerinin, mucizeler yaratan dehalarının, sonsuz devrimci güçlerinin mirasçısıyız.
Her fırsatta yığınların mücadelesini kanla ve zorbalıkla bastırmaya çalışanların, onlara düşmanlık gösterenlerin değil!
Bazı silahlar vardır ki, onu elinde tutanlar yenilmez bir güce sahip olurlar. Mesela, Marksizm-Leninizm-Maoizm böyle bir silahtır. Kitlelerin devrimci tecrübeleri böyle bir silahtır.
Bazı silahlar da vardır ki, onu elinde tutanlar, kendilerini yaralarlar: Yani silah geri teper ve kendisini elinde tutanları vurur. İşte Türk/İslam sentezi, Kapitalizm, Kemalizm, Faşizm, Parlamenter ahmaklık, Revizyonizm ve Reformizm böyle bir silahtır! Şiddete dayalı devrim mücadelesinden vazgeçen Revizyonistler, Modern Revizyonistler ve tasfiyeciler; onlar böyle bir silahı elimize almak istemediğimiz için, bizi diledikleri gibi suçlayabilirler. Ama biz de, onların sağa sola reklam ettikleri bu silahın gerçek mahiyetini yığınlara ve devrimci kadrolara anlatmaktan geri durmayacağız.
Türkiye – Kürdistan topraklarında yeni bir yapılanma süreci her sınıf için geçerlidir. Sistem krizlerini rehabilite etmek ve sömürü düzenini diri tutmak için gruplar ve Partiler üstü siyaset işletmektedir. Düzenin Bekaası herşeyin üstündedir. Egemenler, büyük bir açgözlülükle adeta sinekten yağ çıkarırcasına soygun mekanizmalarını işleten, düzenin kamuflajını pulpul döken icraatlarıyla, AKP kliğinin riske attığı düzenin çıkarları için, önümüzdeki sene bir seçimle herşeye çözüm bulduğu imajını ortaya koyacaktır. Tüm ezen sınıfların ortak paydasıyla. Bu siyasete tüm ara sınıfların temsilcilerini ortak etme girişimindedir. Kürt bujuvazisinin temsilcisinin tutuklanırken dediği: “ bana fırsat verin, herkesi devlete hizmet ettireyim” sözleri yıllar ilerledikçe ciddi ölçüde yaşam bulmaktadır. Devrim ve özgürlük saflarında, kimi devrimci ve sosyalist güçler burjuvazinin bu plan ve hedeflerine karşı koydularsa da, esasen süreç devrimin aleyhine post reformizm olarak gelişmektedir.
Görünen o ki önümüzde’ki Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise devrimin önemli güçlerini burjuvazinin kuyruğuna takacaklar ve kitlelere yanlış ve sahte vaadlerle yine umutsuzluk yaratacaklar.
İşbirlikçi burjuvazinin emperyalizm menşeli asalak, rantçı, komprador yöntemleriyle ( yani üretim dışı, kara para pompalamasıyla ) ve kitlelerin bilincinde çarpıklık yaratan kirli bilgi manüpuleleriyle bu süreci tamamlamak gayretindeler. Bu süreci tersine çevirmek ve devrimci mücadeleyi güçlendirmek ancak ve ancak geçmiş devrimci mücadele tecrübelerinden öğrenme ve önümüzdeki süreci iyi tahlil etmekten geçmektedir.
İşte tarih yaratan ve canıyla kanıyla devrimi geliştiren, devrime bedel olmuş önderlerimiz bu konuda rehberlerimizdir.
Süreci kendi lehimize, devrimin gelişmesine çevirmek için her alanda ve her yerde aktif silahlı mücadeleye dayalı Halk Savaşına hazırlanma zamanıdır. Güçlerimiz azda olsa rantabl hareket tarzımız ve tecrübemiz yeterlidir. Devrimi şiddete dayalı ele almayan ve barışçıl veya toplu ayaklanma tezleriyle devrimin güçlerini devşiren zihniyete ve döneklerede bu ciddi bir cevap olacaktır.
Parti ve Devrimin diğer silahlarını yeniden yapılandırma sürecinde bizim safımız ve yöntemimiz bellidir… Halk Savaşı.
Seçimler ve sığınılan kapitalizmi şirinleştiren yasalcı reformist ‘mücadele’ yöntemleri kurtuluş değildir, ezilenler için.
Post Reformizmin büyüsüne kapılan Revizyonistler, tasfiyeciler ve fırsatçı oportunizm; sunulan Bürokratik kapitalist devlet olanaklarıyla konformizmin tadını aldıkları Belediyeler ve Parlamento kapılarında kuyruğa girerek barışçıl ve ranta dayalı mücadeleyi seçerken…
Bizler onların bu sefil hallerini deşifre ederiz ve kitlelere, faşizmi onarmak ve tamir etmek için değil ama yıkmak için devrimci mücadele yol ve yöntemlerini öneririz. Maoist komünistlerin tüm dünyada yaptığı ve salık verdiği gibi şiddete dayalı mücadeleyi öne çıkarırız.
Maoizm, günümüzde hiçbir mücadeleyi red etmezken… şiddete dayalı mücadeleyi esas kılar ve diğer mücadele biçimlerini sıkı sıkıya buna hizmet edecek şekilde ele alır. Yasal demokratik mücadele araç ve yöntemlerini, başta Parti olmak üzere devrimin diğer temel silahları olan Halk Ordusu ve Halkın Devrimci Birleşik Cephesini hücre hücre inşaa etme ve mücadelenin geliştirilmesinde bir yan unsur olarak kavrar. Ancak bu tali mücadele ve araçlarında ki nispeten hızlı ve kolay gelişmelerin aldatıcı doğasına kapılıp buradan devrimin temel silahlarının işlevsizleştirilmesi ve tasfiyesi sonucunu çıkarmazlar.
Mücadelenin her alanında ve kitlelerin içinde Parti komitelerini inşaa etmek ve çoğaltmak mücadeleye iradi müdahale etme, önderlik etme görevinin ön koşuludur. Silahlı mücadelenin araçlarının şimdiden yaratılması, bir şablonun yerine getirilmesi metaforu değil Partinin ve Halkın savunulması ihtiyacının ürünüdür. Devrimin kazanılan mevzilerinin korunması, buna bağlıdır. Devrimin stratejisinin uygulanması için Halk Savaşının araçlarının yaratılması ve planlaması, bu planlamaya uygun geliştirilmesi bu görevlerin yerine getirilmesine bağlıdır.
Halk Savaşı stratejisi uygulanarak, kazanılmış devrimlerin ve ilerletilmiş devrim mücadelelerinin yarattığı prestiji, sömürmekten ibaret bir çığırtkanlıkla, prestij devşirme peşinde bir papağanlar korosu haline gelmiş olanların, ibretlik halinden çıkarılan dersler, bu sefil ve samimiyetsiz yola girilmemesini emrediyor. Halk Savaşları tarihine yaptıkları katkılarıyla, adlarını mücadelenin unutulmazları haline getirmiş, Türkiye ve Kürdistanlı komünistlere ve devrimcilere bunu borçluyuz. Bu bayrağı düşürmeyeceğiz. Süren halk savaşları ve devrim mücadeleleri, esas olarak geçmiş silahlı mücadele ve halk savaşı pratiğimizle birlikte öğrenme sahamızdır. Rusya’da ki Büyük Ekim ayaklanması, Devrimci içsavaş dönemi ve Çin Demokratik halk devrimi, Uzun süreli halk savaşı deneyimleri ve diğer devrimlerin tecrübeleri eşsiz bir hazırlık rezervidir. Dünya ve bölgemizde ki haksız savaşlar ve Emperyalistlerin sistemlerinin bekası için geliştirdikleri karşı devrimci konseptler keza bu çerçevededir.