Elimize posta yoluyla ulaşan RedFlag-İsviçre örgütünün MKP 3. Kongreyi selamlama yazısına devrimci yayıncılık anlayışımız gereği yer verirken, ideolojik politik hattını acımasızca eleştirdiğimiz ”Maoist Komünist Parti”nin *karşı-devrimci olarak nitelenmesine karşı çıkıyoruz. Bu nokta da Red Flag’da ki yoldaşların özensiz davrandığı yada çeviri hatası olduğu kanısındayız. Bu konuda ki itirazımızı kendilerine de ileterek bu nitelemeyi savunuyorlarsa düzeltmeleri için kendileri ile konuyu tartışma yada çeviri hatası ise düzeltme yoluna gidilmesini öneriyoruz.
Devrimci Demokrasi
***
Bir Marksist-Leninist-Maoist-Gonzalo Düşüncesi Partisi olan İsviçre Komünist Partisi (Kızıl Fraksiyon)’nun yayın organı Kızıl Bayrak (The Red Flag), bir açıklama yayınlayarak Maoist Komünist Partisi’nin yeniden örgütlenme sürecini ve 3. Kongre’yi selamladı.
Açıklamanın Türkçe çevirisi:
BÜTÜN ÜLKELERİN PROLETERLERİ, BİRLEŞİN!
Türkiye ve Kuzey Kürdistan Maoist Komünist Partisi (MKP)’de yaşanan gelişmeler geçtiğimiz günlerde uluslararası komünist harekete bir mesaj ile şöyle belirtildi:
“2013 yılında yapılan “3. Kongre” ile partiye yönelik bir darbe ve gasp girişimi nedeniyle 2014 yılında bir iç kriz yaşanmıştır. Bu kongre, Kaypakkaya hattının en büyük tasfiye ve dönüşüm süreci olarak tarihe geçmiştir. Parti, bu “3. Kongre”ye karşı yoğun bir mücadeleden sonra bu kongreyi savunan fraksiyonla birliğini sağlayamamıştır. Bunun sonucunda, Maoist Komünist Partisi bu ayrılığın yol açtığı tahribatı gidermek için 2014 yılından bu yana yoğun bir toparlanma süreci içindedir.”
MKP ayrı bir açıklamada şunları söylüyor:
“Komünist harekette ideoloji temeldir.
Bütün çalışmalarımızın ana damarını ideolojik
mücadele oluşturur. Bir örgütün komünist nitelik
taşıyıp taşımadığının ilk kriteri Marksizm,
Leninizm, Maoizmi benimseyip benimsemediğine
bakmaktır. Bir örgüt Marksizmi benimsememişse,
başka herhangi bir niteliğine bakmaya gerek bile
yoktur. Fakat sadece lafızda Marksizmi benimsediğini
ilan etmekte yeterli değildir. Komünist
hareketin ideolojisi, siyasi amacı örgütsel mücadelesi
ile uyumlu olmak zorundadır. Aksi takdirde
sadece lafızda Marksizmi benimsemekle kalır ve
komünist olma niteliğini koruyamaz. Tarih Marksizmin
temel bakış açısını benimseyip örgütsel
oportünizmle lekelenen çok fazla KP örneğini
bizlere sunar. Partimizin Marksist ideoloji, siyasi
özünü burjuva düşüncelerle lekelemeye koyulan
oportünizme kararlılıkla karşı koymalıyız. İdeolojiye
önem vermeyenler, siyasi amaçlar da ortaya
çıkan sınıfsal uzlaşmacılığı kavrayamaz. Devrimci
tavır takınamaz. Her parlayan şeyi altın sanarlar.
Oysa her parlayan şey altın değildir. İdeolojik
savrulma komünizm amacından koparır. Siyasal
hatta burjuva sınıf uzlaşmacılığını belirginleştirir.
İflah olmaz karakterini görünür kılar. Uzlaşmacı
niteliğini gizlemek için ne kadar Marksizmi çarpıtma
yoluna başvurursa vursun bunu başaramaz.
Sonuçta devrimci Marksist sloganlar altında burjuvaziyle
kolkola girilir.”
– Devrimci Halkın Günlüğü Sayı 1
Parti, 2013’te sağ oportünist bir hizip tarafından düzenlenen revizyonist “3. Kongresi”ne hitaben şunları söylüyor:
“Şimdi “3. Kongre” Kautskycı, Hocacı, Troçkist,
burjuva globalist-küreselleşmeci teorik bulamacı
bayraklaştırarak işçi sınıfına, partimize, Marksizme
katkı yaptığını ilan etmiştir. Oysa partimizin tarihi
bu Kautskyci, Hocacı , Troçkist kırması ideoloji ve
siyasi çizgiye karşı mücadeleyle geçmiştir. Bu kadar
basit midir bir çırpıda 42 yıllık tarihi bir kenara
atmak. (?)
(. . .)
Kısacası “3. Kongre”nin emperyalizm,
sosyo-ekonomik yapı tahlili, çelişkilerin ele
alınması, ulusal sorun, ulusal sorunun iktisadi ve
sosyal temelinin açıklanması, örgütlenme anlayışı,
komünizm ideolojisi, Demokratik halk devrimi,
sosyalizm, komünizm değerlendirmelerinde
partimizin Marksizm, Leninizm, Maoizm ideolojisi
siyasi anlayışı tahrif edilmiştir.
Özetlediğimiz konular parti için temel
meselelerdir. Bu nedenle karşılaştığımız parti krizi
herhangi bir örgütsel bir meseleden ibaret değildir.
Partimiz tarihinin en kapsamlı ideolojik dönüşüm,
komünist çizgiden sapma tehlikesi ve saldırısıyla
karşı karşıyadır. “3. Kongre” partinin değil, bir
grubun hesaplı, hileli, anti-demokratik yöntemlerle
yapılmış kongresidir. Partimizin bu ve benzer
revizyonist ideoloji ve çizgiye verdiği cevaplar
dikkatle incelenmelidir. “3. Kongre”nin söylediklerinde
yeni bir içerik yoktur. “Küresel emperyalizm”
savunucularına, emekçi köylülüğün devrimci
mücadeledeki rolünü inkar eden Troçkistlere,
Hocacılara, proletarya diktatörlüğünü ürkütücü
gören “sosyalistlere” partimiz cevap vermiştir.
Öğrenmesini bilelim. Kaypakkaya güzergahının
Marksist, Leninist, Maoist ideolojik bütünlüğünü
kavrayalım. “3. Kongre” devrim yürüyüşümüzde
bir büküntüdür, aşılacaktır.”
– Devrimci Halkın Günlüğü Sayı 1
Dahası, MKP şimdi başarılı bir şekilde MLM çizgideki 3. Kongresi’ni yaptı ve belgelerini Türkçe olarak yayımladı, yakında İngilizce’ye çevrilecek.
MKP’nin MK üyelerinin de bulunduğu 17’ler ölümsüzdür!
Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimindeki bu gelişmeyi selamlıyoruz. 1972 yılında Türkiye Komünist Partisi (Marksist-Leninist) adı altında İbrahim Kaypakkaya yoldaş tarafından kurulan MKP, o ülkede on yıllardır halk savaşına önderlik etti. MKP, Peru’daki halk savaşına en yakın partilerden biriydi ve Başkan Gonzalo’nun yaşamını, sağlığını ve bütünlüğünü savunmak için büyük mücadeleler verdi. Peru Halk Hareketi ve MKP’nin Mart 2002’deki ortak uluslararası bildirgesinde şu ifadelere yer verildi:
“Bu halk savaşları, devrimin dünyadaki temel siyasi ve tarihsel eğilimin nasıl olduğunun en açık ifadesidir; bunlar, Marksizm-Leninizm-Maoizmin, esasen Maoizmin evrensel geçerliliğinin, proletaryanın bu güçlü ideolojisinin nasıl dünya devriminin zaferinin garantisi olduğunun parlayan örnekleridir. Bu nedenle emperyalistler, gericiler ve revizyonistler özellikle bu kaçınılmaz halk savaşlarını ezmenin hayalini kurmakta ve silahsız kitlelere yönelik soykırım, sistematik ve planlı katliamlar vb. her türlü imkanla yürütmekte ve mümkün olduğu kadar halk çocuğunu zindanlara atmaya çalışmaktadırlar; ama halkın mücadelesi, Askerileştirilmiş bir Marksist-Leninist-Maoist Komünist Parti tarafından önderlik edildiğinde ezilemez […]
Bugün en önemli devrimci savaş tutsağı Peru devriminin Büyük Lideri Başkan Gonzalo’dur; Peru Komünist Partisini yeniden kuran, Peru halk savaşını hazırlayan ve başlatan kişidir ve bu, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in Peru devriminin somut koşulları üzerinde yaratıcı uygulaması olan tamamen güçlü Gonzalo Düşüncesi tarafından yönlendirilir. O’nun Büyük Liderliği altında Peru Komünist Partisi, ülke çapında iktidarı ele geçirmeye yönelik halk savaşının durdurulamaz yürüyüşünü sürdürüyor.
(. . .)
Peru ve Türkiye’deki bu kadın ve erkekler bizim sınıf kardeşlerimizdir: proleter dünya devrimindeki yoldaşlarımızdır. Onlar bizim etimiz ve kanımız; Aynı dilden konuşmasak da dilimiz aynı, devrimin dili ve farklı halklar olsak da aynı özellikleri paylaşıyoruz: yüzlerimizde aynı zafer parlıyor. Şimdi, dünya proleter devriminin yeni büyük dalgası her geçen gün daha fazla gelişirken, emperyalistlerin, gericilerin ve revizyonistlerin kana susamış planlarını paramparça ederken, silah kardeşlerimizin yanında dimdik durmak, Başkan Gonzalo ve Yoldaş Feliciano’nun hayatını savunmak ve savaşın parıldayan siperlerinde savaşan yoldaşlarımızı her şekilde desteklemek görevimizdir.
-“Başkan Gonzalo’nun Hayatını Savunun! Devrimci Savaş Esirleri ve Siyasi Esirlerin Mücadelesine Destek Olun! Yaşasın Proleter Dünya Devriminin Yeni Büyük Dalgası!”, Mart 2002.
MKP’nin yeniden örgütlenmesi ve revizyonist, *karşı-devrimci, sağ-oportünist çizginin saflarından temizlenmesi, tüm dünyada Komünist Partilerini yeniden kurmak için mücadele edenlere bir örnektir; özellikle José’nin 3. sağ-oportünist çizgisinin egemenliğiyle şu anda durumun çok zor olduğu Peru’da.
MKP’nin yeniden örgütlenmesi, şüphesiz Türkiye’de halk savaşının daha da gelişmesine yol açacaktır. Kaypakkaya’nın Partisi, yoluna devam ettiği ve devrimin yeni sorunlarını çözmek için kendisini daha da geliştirdiği sürece zafere mahkumdur.
Son olarak, MKP 3. Kongresi’nin emperyalist-kapitalist ülkelerde halk savaşının yürütülebileceğine karar vermesi özellikle dikkat çekicidir.
Daha fazla bilgi için destekçilerimizi Devrimci Demokrasi ve Devrimci Demokrasi Enternasyonal yayın organlarına yönlendiriyoruz.
YAŞASIN MAOİST KOMÜNİST PARTİSİ!
YAŞASIN ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA!
YAŞASIN TÜRKİYE-KUZEY KÜRDİSTAN DEVRİMİ!