Çok yaşa Özgür Kürdistan ve Özgür Filistin!
Bu yazı Rojava’ya başlatılan işgal girişimi, Karabağ’ın işgali ve Filistin Gazze’de İsrail devletinin dişlisi işgalci yerleşimcilere ve İsrail ordusuna karşı direnişin niçin iç içe geçtiğini anlatmaya çalışmak için yazılmıştır.
Başlamadan önce belirtmeliyiz. Ki TC’nin NATO adına yeni savaş cephelerinde truva atı olduğu bahsi su götürmez bir gerçekti. Haydut ve rehineci TC devleti; Ukrayna-Rusya savaşı üzerinden, hem Rusya’nın yeni bir savaş cephesi açılmasını istememesi sebebiyle hem de NATO ve ABD’nin dağılan dünya hegemonyası sebebiyle bir sağa bir sola kayarak, bazen tehdit, bazen dünya egemen sınıflarının parçalanmış kliklerini diğerlerine tercih etme refleksi geliştiriyormuş gibi yaparak bugüne kadar yol aldı. Hem Nato için hem Rusya için Truva atı olmak yani ikili çalışmak kazandırıyordu ama artık yolun sonu görünüyor.
6 Nisan 2023 tarihli “Oportünizm Bu Seçimde Yine Teşhir Oldu, Kazanan Halkımız Değil, ABD-AB Emperyalizmidir” isimli makalede belirttiğimiz her husus, özellikle yayılmacılık ülküsüne kaldığı yerden devam etmesi, AKP/MHP ve faşist şef Erdoğan’ın 14-28 Mayıs seçimlerini; millet ittifakının kendisi kadar suçlu unsurlarını suç dosyaları üzerinden kıstırarak yanında tutması ve kendi bahçesine bekçi yapması ile kazanmıştır. Kendi ittifakı MHP’yi kendisinden gayrı hareket edemeyecek dereceye getirmesi, yine suç dosyaları üzerinden kıpırdayamaz hâle getirmesiyle mümkün hâle gelmiştir.
2019 yerel seçimlerinde muhalif kliğin büyükşehir belediyelerini alması AKP/MHP ve faşist şef Erdoğan’ı çaptan düşürmüş kolay hamle yapamaz hâle getirmiştir. 14-28 Mayıs seçimleri faşist şefe tekrardan aradığı gücü sunmuştur. (Bundan önce aranılan gücü; reformizm, parlamentarizm bataklığı, faşist diktatörlük tarafından iki yüz bin insan 6 şubat depremlerinde katledilmemiş gibi Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın diri kitlelerini seçime sürükleyerek sunmuştur)Türkiye ve Kuzey Kürdistan halk kitleleri ve devrimciler reformculuğa karşı mücadeleyi faşizme karşı mücadelenin ayrılmaz parçası kılamadığı için bugün içerisinde bulunduğumuz duruma sürüklendik.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın hakim sınıfları, TC egemenleri ve Azerbaycan hakim sınıfları ve egemenleri TC ve Azerbaycan’ı savaş cephelerinde bütünleştirmeye çalışmış ABD ajanı Nikol Paşinyan bu fırsatı sunmuştur. Karabağ işgali buradan değerlendirilmeli. Karabağ ve Ermenistan’daki yer altı madenlerine göz koyan İngiliz ve Kanada tekelleri, rojavadaki petrole göz koyan İsrail, Türkiye ve Azerbaycan ırkçı rejimleri Karabağ ve Rojava işgalinde rol oynamıştır. PKK’nin 1 Ekim Ankara çıkışı, Millet ittifakı ve CHP tarafından YSP’nin AB’cilik üzerinden biçimlendirilmek istenmesine ve yeni sürece cevaptır. Birileri eylemi istediği kadar lanetlesin, PKK’yi istediği kadar kriminalleştirsin, PKK’yi istedikleri kadar akılsızlıkla suçlasın Ankara eyleminin gayet akıl dolu bir eylem olduğu sonrasında yaşanılanlarla ortaya konulmuş oldu.
TC Azerbaycan’la bütünleşmeyi tek başına yapamayacağını biliyor bunun için İsrail, İngiltere ve NATO hattını Ermenistan gerisinden başlayarak İran’a karşı yeni bir İsrail kurarak aktif hâle getirmek istiyordu yakın zamana kadar. TC eğer Nato için İranla savaşmak istiyorsa Sünni İslamın Şii islamla dualist çekişmesini Osmanlı dönemindeki gibi tekrardan hakim siyaset hâline getirmek istiyor demektir. Bu bölgedeki pek çok halkın ırkçılığa ve mezhepçiliğe kurban edilmesi demek. PKK, İran, Suriye ve Filistinli direniş örgütleri bu komployu ve Türkiye, Azerbaycan ve İsrail tarafından kurulacak yeni aperthaid rejimini farketti veya en iyi ihtimalle birbirinden farklı aktörlerin her an ittifak değiştireceği, birbirine namlu doğrultacağı momente uyandık demektir. İşgalcilerin kursağında kalacak hamle 1 Ekim Ankara eylemi ve dün 7 Ekim tarihinde başlatılan Aksa tufanı hareketidir. TC’nin Rojavayı ve Suriye rejimine ait bölgeyi bombaladığı gün Suriye’nin idlib’i bombalaması pek çok şey anlatmaktadır anlayana.
PKK’nin 1 Ekim hamlesi bazıları için ‘akılsızlık’ olsa da bazı şovenler PKK’ye akıl verse de TC’nin Azerbaycan eliyle Karabağ’ı işgali sonrası ve Suriye rejiminin yanıtı, Filistinli direniş örgütlerinin ve PKK’nin yanıtı TC için ağır olmuştur. Hamas ve Filistinli direniş örgütleri İran, Suriye ve Lübnan Hizbullah’ı ile tarihi hamle başlatmıştır. TC ve Azerbaycan eliyle İsrail’e dayanılarak kurulmak istenilen yeni aperthaid rejimine veya savaş blokuna hançer vurulmuştur.
Halkımız müsterih olsun, halkımızın devrimci öncüleri müsterih olsun, sürece örgütlülükle cevap verilirse devrim için büyük fırsatlar yakalayabilecek bir döneme uyandık. Proletarya partisi gelişen bu yeni sürece göre konum alacak, dünya, Türkiye ve Kuzey Kürdistan hakim sınıflarının bölünen hegemonyasını doğru değerlendirip kendisi için doğru zemini yakalayacaktır.
Bahçelinin 14-28 Mayıs seçimleri sonrası söylediği sözler “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.” dediği bir dönemde Türkiye de değişecektir. Yok öyle yağma, dimyata pirince giderken TC’ eldeki bulgurdan da olacaktır. Eğer devrim için reformizme ve şovenizme güçlü bir şekilde karşı koyuş örgütlenirse böyle bir süreçte Türkiye ve Kuzey Kürdistan devriminden bahsetmek ham hayal olmayacaktır. Faşist şef Çoktan yenileceği cephelerde reformcu ve şoven siyasal hat sayesinde ömrüne ömür kattı. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da komünist olduğunu sosyalist olduğunu düşünen pek çok akım reformizm ve parlamentarizmle mücadelenin önemini faşizme karşı mücadele ile birleştiremezken ML tezlerin pek çoğunun ezber olduğunu düşünerek hareket ederken ML tezler kendisini on yıllık periyotta tekrar tekrar kanıtladı.
SMF ile niçin ayrı örgütlenmelere gittiniz diyenler dikkatle okusun şimdi yazacaklarımızı. Bizlerin pek çok sürece dair perspektifi ile onların sağcı ve miras yemeye endeksli çürümeye havale edilmiş perspektifleri bile yan yana gelemeyeceğimizin pek çok kere kanıtıdır. Yoldaşlarımız aynı dönem bulukdukları kurum içerisinde o kurumun reformizme kaymasının önündeki en önemli sigortaydı. Köy kökenli küçük burjuvazi ve kentleşmis kır kökenli küçük burjuvazi ayak oyunları ile bizleri kurumumuzun dışına itip hizip örgütlerken kafa kol oyunlarından başka bir şey sergilemedi. Dmitrov yoldaş faşizme karşı mücadele reformizm ve oportünizmle mücadeleden kopartılamaz derken, bu aşırı köy derneği formatlı siyasal oluşum Halkın Günlüğü/SMF/Gazete Patika ML tezler için dogma diyecek küstahlığa kadar varabilmiştir. Sekiz yıllık parlamentarist savruluşları YSP tarafından garanti vekillik alanı verilmeyince Kürt hareketi ile sinsi ve kurnazca politik kavga adı altında çelik çomak oynama arayışını yarattı bu arkadaşlarda. Şimdi her ağzını açtığında bu oluşum geleneğin diğer kurumlarına klan, köylü, dogma, mülkiyetçi eleştirisi yaparken en gerici ilişki ağına, kitle ağına kendisi sahiptir diyelim. Kör dogmadan daha dogmadır kendisi. Bir kere bile kendilerine dair eleştiri ve özeleştiri sunduklarını gördünüz mü? Faşizmin tahlilini dahi doğru yapamadıklarını on yılık periyottaki siyasal duruşlarından anlıyoruz. Küçük burjuvazi için nerde akşam orada sabahtır. Rüzgar nereden eserse o oradadır. Sekiz yıldır SMF kısacası Rüzgar nereden eserse oraya savrulmaktadır. Yoldaşlarımızı kurum dışına kafa kol iliskileriyle, kurnazlıkla iterken sağcı figürler ile yaptıkları birlik kılavuzu karga olanın burnu çamurdan kurtulmaz atasözünü bizlere hatırlatmaktadır. Olumsuz örnek SMF’ye bakarak kurumumuz neyi nasıl yapmaması gerektiğini öğrenmiştir. Neyi nasıl yapması gerektiğini ise yenile yenile öğrenecektir. Halkımızda açılan yeni perdede neyi nasıl yapması gerektiğini ateşten gömlek giyerek sınayacaktır. Önümüzdeki dönem pek çok şeye gebedir.
İbrahim Kandahar