İzmirli LGBTİ+’lar ve aileleri, “İzmir’de ve tüm Türkiye’de, nefret mitinglerine karşı LGBTİ+’lar bir arada; nefret yürüyüşlerine karşı isyan bayrağını devralıyoruz” diyerek bugün (6 Kasım) Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya geldi.
İzmir 20 Kasım Platformu, 18 Haziran LGBTİ+, Direnişin Renkleri, Genç LGBTİ+ Derneği ve Lavender LGBTİQ+’nın düzenlediği açıklamaya çok sayıda kadın örgütü, gençlik örgütü, sosyalist örgütler destek verdi.
“Nefret büyüyor devlet koruyor!”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz!” ve “Nefrete inat yaşasın hayat” sloganlarının atıldığı basın açıklamasında şunlar söylendi:
İstanbul’da Yesevi Alperenler Derneği’nin ve 150 sözde STK’nın “Fikirde birlik ve mücadele platformu” adı altında bir araya gelerek gerçekleştirdiği ilk nefret yürüyüşünden sonra Urfa, Konya ve son olarak Ankara’da 30 Ekim Pazar günü LGBTİ+ karşıtı nefret mitingleri gerçekleştirildi! LGBTİ+’lara yönelik nefret mitinglerinin bir diğeri ise bugün saat 14:00’da şehrimizde, İzmir’de gerçekleştirildi! Sözde aileyi koruma amacıyla ‘aile platformları’ adı altında örgütlenenlerin; LGBTİ+ düşmanı, LGBTİ+’lara yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığı körükleyen ve LGBTİ+’ları hedef gösteren cis-heteroseksist erk-ek iktidarın zihniyet tezahürü olan silahlarından biri olduğunu biliyoruz! İkili cinsiyetçi, heteroseksist ve mizojenik ve erkek iktidarın kutuplaşma yaratarak LGBTİ+’ları hedef haline getirdiği ve siyasal rant elde etmeye çalıştığı bu nefret dolu siyaseti; Nazi Almanyası’ndan, 90’lar Türkiyesi’nden, Pürtelaş’tan, Bornova Sokak’tan, Esat-Eryaman’dan ve tüm dünyada giderek artan LGBTİ+ karşıtı uygulamalardan çok iyi tanıyoruz!
Nefret büyüyor devlet koruyor!
Bu nefret mitinglerinin propagandası ve çağrısını; bizatihi LGBTİ+’lar olarak da vergi vererek katkı koyduğumuz kamusal kaynak ve araçlar aracılığıyla ifade özgürlüğü adı altında çeşitli mecralarda yayınlayan RTÜK’e, nefret mitingleri için şehir merkezlerine afiş ve pankartlar asanlar sözde sivil toplum örgütlerine ve dahi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olan bir okulun sosyal medya hesabından nefret mitingine çağrı yapmasına adeta alan açan iktidar; söz konusu LGBTİ+ların ifade ve örgütlenme hakkı, etkinlik organizasyonları ve Onur Yürüyüşleri olduğunda ise uluslar arası sözleşmeler, anayasal haklar ve insan haklarını dinlemiyor, yasaklardan dem vuruyor ve adeta varlığımızı kriminalize ediyor! Her türlü organı ve aracıyla nefreti kurumsallaştıran bu faşizan iktidarın yansıması olarak, LGBTİ+ düşmanı uygulama ve kampanyalar devreye sokuluyor ve bizler sindirilmeye, susturulmaya, yalnızlaştırılmaya çalışılıyoruz. Tekrar hatırlayıyoruz; biz direncimizi, Pürtelaş’ta, Bornova Sokak’ta, Küçük Bayram Sokak’ta direnen trans seks işçilerinden, Hande Kader’den, Zirve Soylu’dan, Ahmet Yıldız’dan, Hande Buse’den alıyoruz. Hafızamız Esat-Eryaman’a, siyah pembe üçgenlere dayanıyor. Buradayız, başlangıcından beri varız ve var olmaya devam edeceğiz. Ne yalnız ne de yanlışız!
Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!
Nefret yürüyüşlerinin yapılmasına, nefret mitingi afişlerinin üniversitelerimizin içine kadar girilerek her yere asılmasına göz yumanlar, bugün Boğaziçinde LGBTİ+lari hedef gösteriyor; yine aynı zihniyet bizleri kriminalize ederek Onur Yürüyüşlerimize saldırıyor. Yalnızca 2022 yılında; Boğaziçi Onur Yürüyüşünde 70, İstanbul Onur Yürüyüşünde 373, ODTU Onur Yürüyüşünde 38, İzmir Onur Yürüyüşünde 12, Eskişehir Onur Yürüyüşünde 10, Ankara Onur Yürüyüşünde 45 ve diğer illerdeki Onur Yürüyüşleri ve LGBTİ+ etkinlikleriyle beraber 580’den fazla arkadaşımız polis tarafindan darp edilerek, insanlık dışı muameleye ve hakarete maruz bırakılarak işkenceyle gözaltına alındı. LGBTİ+ların barışçıl yürüyüş ve protesto hakkını, ifade özgürlüğünü gasp edenler, alenen nefreti örgütleyerek nefret suçu işleyenlerin yanında yer alıyor.
Susma haykır translar, eşcinseller, biseksüeller vardır!
Ev içinde kadınların emeğini ve bedenini sömüren, kadınları ve LGBTİ+ları her türlü şiddet ve istismarın olduğu, özgürlüğün yok edildiği, sevginin ve kabulün olmadığı sözde ‘kutsal aileye’ mahkum etmeye çalışanlara bir kez daha tüm varlığımızla haykırıyoruz: hayatlarımız, bedenlerimiz ve arzularımız bizim! Her gün her dakika ev içinde her türlü şiddet, istismar ve baskı mekanizmasıyla çocuk ya da yetişkin kadınları ve LGBTİ+’ları tahakküm altına almaya çalıştığınız ‘’kutsal aile”nizi kabul etmiyoruz! Cis-hetero patriyarka ve onun tezahürü iktidarınızın bize dayattığı sözde ‘güçlü ve kutsal aile’ anlayışı karşısında sömürüsüz, şiddetsiz, nefretsiz, sınırsız, eşit, özgür, barışçıl bir hayatı ve dayanışmayı savunuyoruz. Bizim aile anlayışımız, nefrete karşı LGBTİ+ çocuklarıyla hak arayışlarını ve mücadelelerini sürdüren ailelere; toplumsal normlara ve cis-heteronormatif aile yapısına karşı var olan LGBTİ+ aileleri, seçilmiş aileleri ve var oluşlarımızı kabul, sevgi ve özgürlük ile kucaklayan ailelere dayanıyor!
Baskı şiddet ahlaksa biz ahlaksızız!
Bizi yok sayanlara; yaşama, barınma, çalışma, eğitim, sağlık haklarımızı gasp edenlere itaat etmiyor, haklarımıza yönelik olan bu saldırılara karşı varlığımızı kutluyor ve mücadelemizi büyütüyoruz! Dayanışmamızla, mücadelemizle, neşemizle, öfkemizle, coşkumuzla LGBTİ+’lara yönelik nefretin karşısında durmaya, hayatlarımızı savunmaya devam ediyoruz ve bütün insan hakları savunucularını bu mücadelenin bir parçası olmaya çağırıyoruz.
Ne hasta ne yalnız ne de yanlışsın!
Her gün LGBTİ+’lara yönelik şiddet ve nefret saldırıları artar; yaşama, barınma, yaşama, eğitim, sağlık, katılım gibi pek çok hakkımız gasp edilirken “LGBT, yok öyle bir şey” diyerek adeta varlığımızı inkar etmek ve tüm yaşanan şiddet, istismar ve ayrımcılık sarmalını görünmez kılmaya çalışıyorlar! Zaten bir elin beş parmağını geçmeyecek kadar az olan yasal güvencelerimizi de elimizden alıp bizi toplumdan tamamen soyutlamak ve yalnızlaştırmak istiyorlar. Bizleri hedef göstererek, varoluşlarımızı yok sayarak, aileyi dağıttığımız safsatası ile bizlere karşı nefret yürüyüşleri düzenliyorlar. Kabul etmiyoruz! Asıl bizi yok eden ve aileleri dağıtan sizin ev içi şiddet ve istismarı körükleyen, norm haline getirmek isteyen feodal, ahlakçı, cis-heteroseksist aile tasavvurunuz! Yarattığınız tahakküme, nefrete ve yıkıma karşı buradayız! Bu coğrafyanın her şehrinde, her caddesinde, her sokağında varız!
LGBTİ+fobik, cisheteroseksist, ahlakçı, ayrımcı iktidarın nefreti üreten ve besleyen politikalarına karşı her zaman olduğu gibi bugün de haykırıyoruz: Vardık varız var olacağız!
Vardık, varız, var olacağız!
Bugün gerçekleştirilen bu nefret mitinginin, açıkça LGBTİ+ların yaşam hakkını hedef aldığını ve insan hakkı ihlali olduğunu, anayasayı ve uluslararası insan hakları sözleşmelerini ihlal ettiğini hatırlatıyoruz. Tüm bu hak ihlalleri ve saldırılara karşı İzmir’de bulunan LGBTİ+lar, LGBTİ+ örgütleri, insan hakları savunucuları ve destekçi kurumlar olarak bir aradayız ve mücadelemizi, isyanımızı büyütüyoruz. Herkesi, tüm bu nefret iklimini yaratanlar ve ondan güç alan faillere karşı, koşulsuz şartsız LGBTİ+’ların var oluşunu, yaşam hakkını savunmaya ve toplumsal barışı inşa etmeye çağırıyoruz!
Basın açıklamamıza katılan ve nefret yürüyüşünün karşısında olan; Barış İnşası İnisiyatifi, Doğanın Çocukları, Demir Leblebi Fanzin, Devrimci Öğrenci Birliği, Foça Barış Kadınları, Halkların Köprüsü Derneği, İzmir Feminist Kolektif, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, İzmir Kadın Platformu, Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir, Kadın Savunma Ağı, Kadın Yazarlar Derneği, Kampüs Cadıları, Mor Dayanışma, Mor Sarmaşık, Öğrenci İnisiyatifi, Özgürlükçü Gençlik, Serüven Kültür, SYKP, TİP LGBTİ+ Komisyonu, TÖP, Yeni Demokrat Gençlik, Yeni Demokrat Kadınlar, Yeşil Gelecek Derneği, Yeşil Sol Parti’ye teşekkür ediyoruz.
İzmir’deki LGBTİ+lar, İzmir 20 Kasım Platformu, 18 Haziran LGBTİ+, Direnişin Renkleri, Genç LGBTİ+ Derneği, Lavender LGBTİQ+ düzenlediğimiz basın açıklamamız burada sona ermiştir. Katılan herkese ve basın emekçilerine teşekkür ederiz. Her zaman söylediğimiz gibi, NEFRETE İNAT YAŞASIN HAYAT!
Kaynak:sendika.org