Ali Geçgel
Elimizde, istatistiklerle ilgili bir yapıt olmayınca, bu bizi, zorunlu olarak, internet sitelerindeki onlarca makaleyi okumaya yönlendirdi . Belirtmeliyizki ; yine Leninin iki alıntısı bu konudada bize bakış açısı sundu.
Bunlardan biri : (…)” çok yerinde olarak Kautsky, ( marksist kautsky- bn.) tarım istatistikleri genel olarak ve eleştirilmeksizin ele alındıkları taktirde, kapitalist üretim biçiminde, modern ulusların avlanan kabileler haline dönüşmeleri doğrultusunda bir eğilim keşfetmenin oldukça kolay olduğunu söylüyor.” ( Lenin.Tarım sorunları.1. Sf. 39. Sol yy.) Sosyo – ekonomik yapıda TÜİK in verdiği rakamlar ve istatistikler eleştirilmeden ele alınırsa; ” moderin ulusların avlanan kabileler haline dönüşmesi” mümkünken; yarı- sömürge bir ülkenin, istatistik ve rakamların tozu dumanı içinde; ” dünyanın en gelişmiş ülkesinden daha ileri olduğuda” da söylene bilinir.( 3. Kongre. Sf.84) Oysa Lenininde belirttiği gibi rakamlar üretimi doğrudan doğruya vermezler: “….. Rakamlar tanıtlar! denir. Ama onların neyi tanıtladıklarını görmek için de insanın rakamları incelemesi gerekir. Rakamlar yalnızca doğrudan doğruya söyledikleri şeyleri tanıtlarlarlar. Rakamlar, üretimin hangi çapta yapıldığını doğrudan doğruya anlatmazlar, ama çiftliklerin alanlarını verirler. (…)Bize yalnızca çiftliklerin alanları hakkında bilgi veren istatistikler, bu çiftliklerin alanlarındaki azalmanın nedeninin çiftliğin çapındaki gerçek bir azalma mı, yoksa çiftliğin yoğunlaşmasınamı bağlı olduğu konusunda bir şey söylemezler. ( Lenin. Tarım sorunları. 1. Sf. 35. Sol yy.)
Örneğin köylerin bu gün geldiği durumu ele alalım. Coğrafyamızda bu gün köy nüfusun durumu nedir? Nüfusun ne kadarı köyde yaşamaktadır? 2012 de çıkan bir yasa ile köyler şehirlerin mahallelerine dönüştü. Filen var olan köyler, rakamlar ve istatistiklerde şehirlerin mahalleleri sayıldı . Niçini nedeni ayrı bir yazı konusu, bir araştırmaya göre bundan; 16 binden fazla köy, 1053 belde etkilendi. Bu gün TÜİK e sorsanız bunların hepsi mahalle olarak gösterilir. Biz bu örneği, rekamların ve istatistiklerin ne derece güvenilir olduğuna kanıt için söyledik. Şimdi ise, ” Endüstürü haber, adlı bir sitenin, Halefşan sümen adlı yazarının, istatistikle nasıl yalan söylenir” makalesine bir bakalım: ” kısaca veri toplama, verileri işleyerek enformasyona dönüştürme, ulaşılan enformasyonun güven derecesini belirleme çalışmaları olarak adlandırılan istatistik iki amaçla kullanılır. Amaçlardan biri geleceği tahmin etmektir. Geçmiş verilere bakarak geleceğin nasıl olacağına ilişkin öngörüler yapılabilinir. Bu tahminsel istastiktir. İş dünyasında salt istastiğe dayalı gelecek kestirmenin tutmadığı, seçim tahminlerinden hatırlanacağı üzere iyi bilinir. (…) istatistiksel tahminlerin asla doğru çıkmayacağını da söyleyebiliriz. Bundan dolayı istatiksel kestirim subjektif görüşler ile birlikte değerlendirilir. İstastiksel disiplinin ikinci amacı özellikler arasında ilişkileri araştırmak bir konu hakkındaki doğruları ortaya çıkarmaktır. Betimsel istatistik adı verilen bu çalışmalar yanlış yapılır veya kötü ellerde sürdürülürse gerçeği olduğundan farklı hale getirebilir. Bu nedenle” İSTATİSTİK BÖREK GİBİDİR; ANCAK KİMİN TARAFINDAN YAPILDIĞI BİLİNİR VE İÇİNDEKİLERİNDEN EMİN OLABİLİRSENİZ TATMİN EDİCİDİR.” sözü sarfedilmiştir.
Kişi istastik ile gerçekleri çarpıtırsa hem yanlış yönlendirmeler yapabilir, hemde suçlu damgası yemekten korunur. İstastik ile gerçekleri çarpıtmanın yollarından biri ” ortalama” vermektir. Çöle gidecek saf birine ortalama sıcaklık 25 derece derseniz, bu kişide bavulunu ona göre hazırlarsa gece sıfır derecede donarken gündüz 50 dereceden yanmaktan korunamıyacaktır. Söylediğiniz istastik olarak doğru olduğu için savunma sıkıntısı çekmezsiniz.” Şimdi Halefşan sürmene tekrar dönmek üzere, biraz ara verip,”Boz hüyük haber” de aynı içerikli, ” ortalama” ile, şu matematiksel çarpıtma yanıltmaya bakalım:
” Bir işyerinde işçiler 10 tl. alırken, yönetici 100 tl.alıyorsa ” ortalama” ücret diye işçilerin aldığı para ile yöneticinin aldığı para toplanıp toplam çalışan sayısına bölündüğünde aslında bilimsel olarak hata yapmamış olursunuz.9 işçi calışıyorsa iş yerinde ” ortalama”( aritmetik olarak) 9x 10 +100 = 190 olacaktır.190 ÷ 10= 19 olacaktır. Aslında 10 tl. alan işçilerin ücreti, el çabukluğu ile, o işyerinde çalışanların üçretine dönüştürülerek, çalışanların 19 tl. Aldığı belirtilecektir.”… Tekrar Halefşan a dönersek, Halefşan şöyle devam ediyor: ” En güvenilmez rakamlara vürgülden sonra haneler eklemekte etkili bir yalandır. Bu şekilde kılı kırk yarar havalar vererek çok inandırıcı olursunuz. “İstatistik verileri dayandığınız varsayımları açıklamamakta bir başka yoldur. Örneğin bir yıldır işsiz olanları, artık iş aramıyorlar diye hesaplamalara katmazsak, işsizlik rakamlarını düşük göstermek için başka bir hiebazlık yolu bulmuş oluruz. Böylece işlerin yolunda gittiğini söyleyebiliriz”. Yazarın son cümleleri bize göre son derece etkileyici; Halefşan sürmen şöyle diyor: “Aziz Nesinin halkına yalan söylerken istatistiğe bile gerek yok”….
Çok doğru! Aziz Nesin’in halkı ” asker inönü ye , asker kaçağı ” dendiğinde alkışlıyor,” Avrupanın bizi kıskandığına” inanıyorsa; ”3. Kongrecilerin” ” biz ABD den daha ileriyiz” diyen, sosyo- ekonomik yapı tespitine niye ” devrim taraftarları ” inanmasın…..