Haber Merkezi: Partisine katılan muhtarlara rozet takan CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak zorundayız, bir rayına oturtmak zorundayız. Devletin geleceği tehlikede” dedi. Emperyalist efendilerinden aldığı görevleri yerine getirmekte ustalaşan Kılıçtaroğlu ve ekibi halkın öfkesinden er yada geç payına düşeni alacaktır.
Gezi halk hareketi sürecinde, ezilen her kesimden insanın bir araya gelerek gelecek kaygısı nedeniyle mücadele yürüttüğü günlerde dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e, “biran önce yaşananlara müdahale etmezseniz, mesele Gezi’yi aşıp devlete yönelecek” minvalde çağrı yapan Kılıçdaroğlu, halkın haklı mücadelesini bastırmak için var gücüyle çalışmış, kendi tabanını sokaklardan çekerek faşist devletin bekaasını korumuştu. Bugün de faşist devlet diktatörlüğünün sadık yetiştirmelilerinden biri olduğunu söylemleriyle dile getirmiş, bir kez daha rüştünü ispatlamıştır.
Yirmi yıllık AKP hükümeti döneminin TC’yi uçuruma sürüklediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, kuruluşundan günümüze yarı-sömürge statüsüyle birlikte işbirlikçi komprador burjuvazinin işçi sınıfı ve ezilen tüm kesimlere, Kürt ulusuna uyguladığı faşist dikta yönetiminin günah keçisi olarak AKP/Erdoğan hükümetini gösteriyor. Yaklaşan seçim sürecinde kitlelerde oluşan kabaran öfkeyi, (açlık, yoksulluk, yoksunluk, katliamlar vs. vb.) dizginleme ve kontrol altına alma göreviyle görevlendirilmiş olan CHP/Kılıçdaroğlu kliği, yaptığı icraatlar ile bu görevini layıkıyla yerine getirmektedir. Halkın açlık ve yoksullukla mücadelesini devlet sistemine yöneltme kaygısını her zaman aklında tutan CHP/Kılıçdaroğlu, elinde bulunan tüm kurumlarıyla yoksul halkı “doyurmak” için çaba sarfetmekte.
AKP’nin yaptığı ve halk arasında “bir çuval kömür, bir paket makarna” bilinen politikasının bir benzeri ve daha ilerisi olan, aylık kartlar, semtlerde kurulan yardım dernekleri, iş vaadiyle kandırılan ve her türlü işe koşturulanlar, “bankamatik elemanları” CHP’ninde baş vurduğu politikadır.
Halka yalanlarla vaat veren,”AKP gidecek hak, hukuk gelecek” diyen CHP/Kılıçdaroğlu, emperyalistlere uşaklıkta sınır tanımayacağını şimdiden beyan etmektedir. Keza Türk devletinin yaşadığı ekonomik krizin kapitalist-emperyalist sistemin yaşadığı krizle bağlantılı olduğu, yarı-sömürge TC’nin bu krizden etkilendiği ve sömürünün derinleşerek devam ettiği kendileri tarafından da bilinmekte. Lakin halkın kabaran öfkesini dizginlemek ve sisteme yönelmesini engellemek için uşak AKP ile danışıklı dövüşle “ben söyledim yaptı, umut bizde” görünümü vererek halkı kaldırmakta ustaca üstlerine düşeni yapmaktadırlar.
Yorumlar kapalı.