DHP: BİRLEŞİK, KİTLESEL, ÖZÜNE UYGUN BİR 1 MAYIS İÇİN ALANLARA!

IMG_1789

Demokratik Haklar Platformu (DHP), yaklaşan 1 Mayıs’a dair açıklama yaptı.

“Enternasyonel Proletaryanın Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü Olan 1 Mayıs Kutlu Olsun!” şiarının vurgulandığı açıklamanın tamamı şu şekilde:

“Hakim sınıfın diğer sınıfları baskı altına alma aracı olan devletin, 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşımı onun niteliğinin göstergesidir.

Tüm emekçi halkın birleşebilme temeline sahip oluşu sömürücü zalimleri en fazla korkutan tehlikedir. İşçi sınıfının birleşmesinin engellenmesi burjuvazi için stratejik önemdedir. Tüm emekçi halk kitlelerinin örgütlü bir kuvvet olarak hareket etmesinin, emekçi halkın kan emici sömürücülere dünyayı dar edecek seviyeye ulaşmasının, dahası proletaryanın kendisi için bir sınıf haline gelmesinin, kitleleri birleşmek için kitleleri bilinçlendirme çalışmasının –hangi biçimde sürdürdüğüne bakılmaksızın – sürdürmesinin, buna öncülük eden devrimcilerin amansız bir baskı altına alınmasının ve Türkiye-K. Kürdistan sınıf bilinçli proletaryasının en değerli kadın ve erkek evlatlarının katledilmesinin, tutuklanmasının nedeni budur; işçi sınıfının birleşmesini engellemek… Bundan dolayı 1 Mayıs kutlamaları sürekli tehdit olarak ele alınmıştır.

İşçi sınıfı ve tüm emekçi halk kitlelerinin birliğinin sağlanması, mücadele yollarının döşenmesi bilumum komprador sınıfları huzursuz etmekte. İşten atma, geleceksiz bırakma tehditleri, sermayenin sıklıkla kullandığı silahlarındandır. Bırakalım sınıf bilinçli bir işçinin fabrikada işçileri sınıf iktidarı için birleştirme çalışması sürdürmesini, sendikalaşma çalışması yapan ileri işçiler bile işten atılmakta, polis takibine uğramaktadır. Faşist karakterli devlet zoruyla işçilerin birleşmesinin ne derece engellendiğini anlamak için 12 Eylül askeri faşist cunta döneminin çok gerisinde kalan sendikalaşma oranına bakmak yeterlidir. Türkiye’de işçilerin sadece –kayıt altında olanların – yüzde 12’si sendikalıdır.

Bu sıraladığımız gerçeklerle birlikte güncelde her gün ortalama 5 işçi iş cinayetlerine kurban gitmekte. Soma’dan İliç’e katledilen işçilerin hesabını sormak işçi sınıfının omuzlarında kaldı. Katliamlara sessiz kalan DİSK, TÜRK-İŞ ve diğer sarı sendikalar cinayetleri basın açıklamaları ile geçiştirdiler. Hâlihazırda Lezita işçileri başta olmak üzere çok sayıda işyerinde hak mücadelesi veren, sendikalı oldukları için işten atılan işçiler direnmekte, karşılarına ise kolluk güçleri dikilmekte. Sarı sendikalar ise tüm bunlar yaşanırken, komprador burjuvazinin temsilcisi kliklerin peşine takılarak, küçük burjuva reformist çevreleri de peşinden sürüklemekte, onlara hizmet odaklı kutlama çalışmaları yapmaktalar. 31 Mart seçimlerinde birçok belediyeyi kazanan CHP’nin ilk icraatının işçi kıyımı olduğu görüldü, işten atılan işçiler hak mücadelesine başladı. Sarı sendikaların, peşine takıldıkları CHP’nin işçi ve halk düşmanı niteliğe sahip olmasına rağmen, işçi sınıfı ve emekçi tüm kesimlere sahte vaatlerin pompalandığı, yaklaşan 1 Mayıs için bir şey ifade etmeyecek sloganlar sıraladıkları görülmekte.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz sürecinde, AKP-MHP kliği burjuvaziye ayrıcalık sunarken, işçi ve emekçileri açlık ve sefalete mahkum etmektedir. Emeklilere asgari ücretin gerisinde maaş vererek nefes alamaz duruma getirdiler. Öğrenciler barınmadan beslenmeye kadar birçok sorun yaşıyor, zor şartlarda okuyorlar. Sağlıktan eğitime kadar emekçiler zor şartlarda çalışıyor, baskı görüyorlar. Köylü hem üretim aşamasında hem de hasat ve ürün satış aşamasında birçok sorunla karşılaşıyor. Gerek şehirde gerekse kırsal alanda işçilerin yarattığı artı değere sömürücü sınıflar üşüşüp bölüşüyorlar.

Sorunlar ağır olmasına rağmen parçalı ve dağınık bir direniş hattı var. Sürekliliği sağlanmış bir örgütlenme ve eylem birlikteliği oluşturulmalıdır. Birleşik bir mücadele hattı oluşmadığı için devlet ve onun dümenindeki AKP-MHP kliği saldırılarını daha da yoğunlaştırmıştır ki burjuvazinin temel politikası işçi ve emekçileri bölmektir.

Dağınık, parçalı bir mücadelenin olmasının bir nedeni burjuvazinin ve onun devletinin saldırıları iken, diğer bir nedeni ise işçi sınıfının kendi öz gücünden, öz örgütlülüğünden yoksun olmasıdır. İşçi sınıfını birleştirecek, harekete geçirecek ve mücadeleyi ete kemiğe büründürecek tek güç gene işçi sınıfının kendi öz gücüne dayanması olacaktır.

İşçi sınıfı, emekçi köylülük ve ezilen tüm halk kesimlerinin “Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur, kazanacağı bir dünya vardır” şiarıyla mücadele etmeye ihtiyaç vardır.

Bizler her şart altında sınıf bilincimizle emekçi halkımızın yanındayız. “Öpülecekse emekçi Hasan’ın eli öpülecek”. Halkın menfaati ile kendi menfaatimiz çeliştiğinde halkın menfaatinden yana olacağımız tarihi bilincimizle yol alıyoruz. Bu kan denizinde bizlere dayatılan yoksulluk, yoksunluk, sefalet kaderimiz değil, geleceğimiz kendi kollarımızdadır.

Birleşik, kitlesel, özüne uygun bir 1 Mayıs özlemindeyiz,1 Mayıs’ta Taksim’e, 1 Mayıs’ta alanlara!
DHP saflarında bir adım öne çıkalım!

YAŞASIN 1 MAYIS!
WEŞ BO 1Ê GULANE!
BIJI YEK GULAN!”

Exit mobile version