1. Haberler
  2. KOLEKTİF
  3. Devrimci Mücadelenin Altın Kuralı: Güvenlik-İllegalitedir

Devrimci Mücadelenin Altın Kuralı: Güvenlik-İllegalitedir

featured
service

“Burada hareketimizin en acil sorununa yaralı noktasına -örgüt sorununa- geliyoruz. Devrimci örgütün ve disiplinin düzeltilmesi, gizlilik tekniğinin mükemmelleşmesi ivedilikle gereklidir.”
(Lenin-Stalin, Örgütlenme Üzerine)

Proleter devrimci partinin gizliliği, toplumsal şartlardaki rolüne uygun biçimde bütün uğraşlardan daha önemli bir görevdir. Faşist diktatörlükle yönetilen, yaşamın tüm alanlarında tepeden tırnağa baskının egemen olduğu toplumsal yapıda proleter örgütün devrimi gerçekleştirmesi, geleceği kazanması yalnızca doğru örgütsel politika belirlemesine değil, yanı sıra illegaliteye göre belirlenmiş örgütsel kural ve ilkelerin tavizsiz şekilde uygulanması şartlarına da bağlıdır. 

Devrim ve devrimcilik ne zaman tüketmeye yarayan bir hobi, ne de sistem içi bir hobi faaliyeti olmadığına göre, devrim için olmazsa olmaz olan proleter örgütte lakayt tarzda, ciddiyetsizce ele alınamaz. Devrim mücadelesi, hedeflerinden ayrı olarak kurgulanmadığı gibi hedeflerine varacak içeriğe sahip olması gereken bir çabayı da zorunlu kılar. Proleter devrimci partinin önemi ideolojik-politik hedefleri ve de tüm teorik ve pratik çizgisiyle karakterize olur. Komünist partinin bütün muhtevasını tamamlayan bu unsurlar, onun siyasi perspektifi gibi örgütsel kurumsallaşma ve faaliyetlerindeki önemi de koşullar. Özgür, altınçağ toplumunu yaratma perspektifiyle siyasi iktidar mücadelesi sürdüren proleter devrimci partinin içinde bulunduğu şartlara bağlı olarak, her açıdan devrimci esaslar üzerinden örgütlenmesi ve özellikle de karşı devrimin saldırılarına karşı korunaklı biçimde donanmış olması gereklidir. Bunda illegalite temeldir. Bu temel, geçmiş mücadele pratiklerinin içinde kanıtlanmış, tecrübe edilmiş, genel prensipler boyutuyla geçerlilik kazanmıştır. Devrimci ilkeyi ihlal eden bir hareket, örgütsel tutarlılıktan söz edemez. Örgütsel alandaki ayrışım bu ilke çerçevesinde gerçekleşir. Hayatın koşulladığı ve uygulanması gereken bu ayrışım olması gereken doğru bir prensiptir. Çünkü tayin edici olan politik çizgiye bu prensip eşlik etmezse, politik çizgi ne kadar doğru olursa olsun suya yazılan sözden bir farkı kalmaz.

Karşı devrimin saldırılarına karşı gerekli önlemleri almamış, illegalite kurallarıyla sıkı güvenliği sağlamamış her örgüt veya buna uygun örgütlenmemiş her faaliyet düşman saldırıları altında gerilemekten, güçten düşmekten ve son kertede yok olmaktan kurtulamaz. Faşizmin yeni saldırılarına açık pozisyon yaratan pratikler ortadan kaldırılması gereken en önemli olumsuzluktur. İllegalite, deve kuşu misali kafayı kuma gömmek, bedeni ise açıkta bırakmak değildir. Gözlerin yukarıda bedenin ise yer altında olmasıdır. Yani parti örgütünün yer altında kurumsallaşması demektir.

Her parti-örgüt veya faaliyetin devamlılığını koruyup sürdürülmesi, çizgisinde ilerlemenin birinci kuralı güvenlik sorunudur. Güvenlik sorununu çözemeyen, illegaliteyi oturtamayan hiçbir örgüt faaliyetini olağan seyrinde sürdüremez. Sürdürse de geleceği olmaz. Dolayısıyla illegalitenin ilke ve kurallarını en eksiksiz şekilde tespit etmek, sonrasında da bunlara sıkı sıkıya bağlı kalmak, buna uygun düşmeyen pratiklere, gevşekliklere müsamaha göstermemek ve gelişmelere bağlı olarak canlı yaşamın öğretici pratiği içinde yeni yol ve metotlar geliştirerek güvenliği hep üst aşamaya taşımak önemlidir.

Tedbir almanın temeli savunmadır. Savunmanın hedefi ise, korunma ve bunun içinde şiddetli saldırıda bulunmaktır. Tedbiri savunma olarak ele almak zorunludur. Savunma yoksa birliği muhafaza edip ilerlemek olanaklı değildir. Savunmasızlık durumu gafil avlanmak, saldırıya açık olmak ve yıkılıp dağılmaya zemin sunmak demektir. Gerçek devrimci savunma güçlü saldırı içindir. Saldırı ve atılımın bir şekildir. Bu bağlamda savunmadan bir tek zaman ve durum için söz edilemez. Savunmasız ve güvenliksiz kuvvetlerin dağılıp tasfiye oldukları dünya devrim tarihi ve pratiğiyle sabittir. 

Hasmın saldırılarına açık olan bütün devrimci parti ve faaliyetin uzun vadeli olamayacağı sınıf savaşımının zengin deneyimleriyle sabittir. Dolayısıyla devrimci parti-örgüt ve faaliyet, illegal kalkanını ve ilkesini oturtarak sıkı bir disiplin kültürüyle uygulamak ve özellikle geçerli olan koşullarımızda illegaliteyi temel olmak zorunluluktur. Bu, keyfiyete bağlı bir tercih değildir. Tamamen gerici egemen sınıfların ve faşist yapısının ürünü olarak hüküm süren koşulların dayatmasıdır. 

Bilmeliyiz ki, söz konusu şartlarda yer altı-illegal faaliyeti içinde yoğrulup şekillenmeyen, ihtiyaçlara göre yeni ve yaratıcı yol ve metotlar geliştirmeyen, çaba harcamayan devrimci yapı ve bu temel içinde yürütülmeyen devrimci bir pratiğin geleceği ve kaderi daha başından itibaren egemen faşist sınıflara bırakılmış demektir. Bu durumda yenilgi de kaçınılmazdır. Ayrım yapmaksızın her parti örgütü ve faaliyeti bu yönüyle ciddi manada denetlenmeli, bu konulardaki en küçük zaaflara müdahale edilmelidir.

Bırakalım siyasi iktidar hedefiyle yürütülen devrimci çalışmayı, ekonomik-demokratik taleplerin dile getirilmesine dahi şiddet ve baskıyla karşılık veren, azgınca saldıran faşist karakterde düzenin hüküm sürdüğü şartlarda güvenlik ve illegalitenin ilkelerini uygulamamak veyahut ciddiye almamak Türkiye ve Kuzey Kürdistan gerçekliğini ve komünist partinin niteliği ile önemini idrak edememektir.

Faaliyetlerde bu gerçeğe uygun adım atmayanlar kendilerine hangi rolü biçerlerse biçsinler fark etmez gösterişçilik yapmanın ötesine geçemezler. Nihayetinde böylesi bir pratiğin icracıları netice olarak legal faaliyet temellerine uygun kurgulanmış çalışmalarda “denize su taşıyan” pratikleriyle aynı misyonu oynamış olurlar. Gösterişçilik de dahil olmak üzere örgütsel ilkelere uymayan ve disiplini bozan her tutum görüldüğü anda müdahale edilerek düzeltilmeli; bu tür zaafların tekrarına ise asla müsade edilmemelidir. Son kertede gövdeyi kurtarmak için kangrenleşmiş zaaflı parçalar kesilip atılmalıdır.

Önemli bir misyon ve buna bağlı hedeflerle yüklü bir politik parti, bu amacına uygun biçimde illegalite ilkesini kavramak zorundadır. Gericilik ve faşizm koşullarında bu, tartışmasız bir kural ve ilkedir. Herhangi bir faaliyetçi bu ilkeyi görmezden gelerek örgütü ve faaliyetleri bozamaz, savsaklayamaz. Bu çalışma kültürüne asla müsaade edilemez. Öte yandan ise bugün açığa çıkan dejenerasyon ve deşifrasyonun da böylesi geri ele alışların neticesinde kuvvetlendiği nettir. Devrimci hareket gibi Maoist hareketin de bu konuda ciddi zaaf ve sorunlar yaşadığı bir realitedir. Bu mücadeleye zemin hazırlayan pratiklerin düzeltilmesi acil ve ertelenemez bir görevdir. 

Eksikliklerin yaşanması anlaşılırdır. Fakat vazgeçilmez veya ilkesel önemdeki genel sorunlarda kati bir hat oluşturmamak, yada ilkelerde katı çizgiye sahip olmamak kadar büyük bir zaaf durumu asla kabul edilecek türden değildir. İllegalitede önemli prensiplere sahip olunsa da, düşünüş tarzından çalışma kültürüne kadar sorunlara zemin sunan tüm hatalı anlayış ve pratiklerin düzeltilmesi zorunludur. Eksiklikler veyahut “makul” görülebilecek zaaflar vaktinde önlenmezse, derinleşir ve nitelik değişikliğine kadar varırlar.

Zaaf ve eksiklikler bir sistemlilik ve bağışıklık kazanmış alışkanlıklarla sürdürülüyorsa, burada mutlaka tedbir almak gerekmektedir. Özellikle devrimci savaş yürüten radikal politik parti açısından gizlilik ve illegalite ilkesi ve illegaliteye bağlı kurallar can alıcı önemde zorunluluktur. Komünist parti gerçekliği böylesi sorunlu durumları “mazur” görme lüksü içinde olamaz. Komünist partinin ve saflarının bu zaaftan köklü kopuş gerçekleştirmesi vazgeçilmez bir görevdir. Devrim gerçekliğine ulaşmanın yolu da bu görevin icrasıyla mümkündür. Bunun aksi düşünülemez. Kaderci bir anlayışla ertelemeci bir ruh hali içerisinde icra edilen bir faaliyet kendi hedeflerinden koparak kısır döngü içerisinde tekrardan ibaret olacaktır.

Devrimci iddiamızda ve amacımızda dürüst ve açık isek, faaliyetlerimizi sınıflar savaşımının kurallarına göre biçimlendirmemiz ve ihtiyaç olan ilkeleri önemle pratikleştirmemiz kadar doğal bir gereklilik olamaz. Belirlediğimiz faaliyetlerin yasalarına uygun sürdürüp genel hedeflerimize ulaşmak istiyorsak, bu hedeflerin ihtiyaç olarak önümüze koyduğu zorunlu kurallara uymamız da gerekmektedir. İhtiyaçlar yerine getirilmeden netice beklemek kitleleri ve kendimizi aldatmaktan öte bir anlam taşımaz. Neticeler alacaksak ve bunları istiyorsak, bu sonuçları olgunlaştırarak mümkün kılacak nedenleri bir araya toplamamız, bir bakıma yaratmamız zorunludur. Yolun açılmasını istiyorsak buzun kırılması zorunludur. Bunun için devrimin bütün silahları kullanılır. Ve illegalite yasalarına uygun hareket edilmeden gerici faşist devleti yıkacak devrimci örgütü kurumsallaşmak, devlet zorunu tasfiye edip ortadan kaldırmak olanaklı olmaz. 

Hatalarından arınmış mükemmel bir devrimci örgüt elbette olmayacaktır. Fakat bir örgütü var eden, onun devrimci niteliğini tanımlayan ilkesel bir mesele üzerinde konuşulması dahi lüzumsuzdur. Esas sorun ciddiyettir, disiplindir, örgüt olabilmektir. Örgütsel ilkelere bağlılıktır. Sözde değil, pratikte bunun icra edilmesi hakikatine sahip olmayan bir hareketin varacağı yer, tarihin çöp tenekesi olacaktır. Reformist bataklığa bakıldığında bu durum daha iyi anlaşılacaktır.

Karşı devrim kamplar realitesinde yaşam sürdüren devrimci bir yapı ve yapının faaliyetlerinin de esas ilke olarak illegaliteye uymak, o yapı ve faaliyetlerinin devrimci niteliğiyle alakalı olup görev ve hedeflerinin başarılmasının en temel yoludur. İllegaliteyi veya gizliliği kabul etmemek biçimindeki iki esas yaklaşımla açığa çıkan ayrışım, ülke koşullarımızda devrimci proleter parti faaliyetiyle reformist parti çalışması arasındaki ayrışımı ve niteliği belirler. 

Gerici egemen sınıfları faşist değil, burjuva anlamda da olsa demokratik değerlendirenler veya mevcut komprador burjuva sınıflardan demokrasi bekleyenler sistem içinde kalıp, sistemin değiştirilebileceğine inanarak, sistem içi mücadelelerle yetinip iyileştirmeleri, reformları kâfi görerek illegal mücadeleyi reddedip yasal temeller üzerinde örgütlenip mücadele ederler, etmektedirler. Aksi savdakiler ise tam tersi örgütlenme ve mücadele yöntemlerini benimseyerek pratikleştirirler. Komünist-devrimci parti ve örgütler ise mevcut koşulları baz alarak faaliyet yürütürler. Hiç şüphesiz ki illegal mücadele ve örgütlenme ile yasal mücadele ve örgütlenmeyi iç içe karıştırıp aynılaştırmadan ustalıkla uygularlar. Ancak gizlilik esasına dayanmayı asla gözardı etmezler. İllegalite ilkesini düşmana karşı uygularken, bunun uzantısı yada gerekliliği olarak açığa çıkan güvenlik sorununa bağlı olarak tüm faaliyetlerinde ve örgütlenmelerinde bu ilkeyi içte de zorunlu olarak uygular. Bu ilkelere bağlı kalınmadığında bilgilerin dağılarak düşmana ulaşması birçok bakımdan olasıdır. Her iki durumda da güvenlik ve savunmaya bağlı olarak ilerlemenin veya kuvvetli saldırının riske edileceği açıktır. Tayin edici mesele düşmandan korunmak, güvenlik alıp savunma oluşturmak ve çalışmaları bu güçlü koşullarda yürütmek olduğundan, gizlilik ve illegalitenin her bakımdan pratikleştirilmesi gerekliyken, bunun her alandaki uygulaması da aynı amaca hizmet eder. Bu sorumluluktan uzaklaşan bir örgütün ana hedeflerine ulaşması tesadüfi beklentilerin ötesine geçmez. Fakat devrim meselesi tesadüfi bir mesele değildir; ve böyle ele alınamaz.

Komünistler ve devrimciler her bir konuda herkesin bilmesi gerektiği kadarını bilmesi gerektiği ilkesini benimseyip uygularlar. Aksi durumun örgüt ve çalışmaları deşifre edip, düşmanın açık hedefi haline getireceğini, örgüte ve çalışmalarına zarar vereceğini bilirler. “Bilmemen gereken hiçbir şeyi öğrenme, öğrenmeye de çalışma” tembihini kabul ederler. Yatay ilişki biçimini reddederler. Konum, görev, yürütülen faaliyet ve bağlantıların ciddiyetle saklı tutulmalarını içselleştirerek yaşama geçirirler. Lüzumsuz veya zarar veren meraklılığı, boşboğazlığı, dedikoduyu, gösterişçiliği, popülist tavırlarla hava atmayı, politik ilişki yerine ahbap çavuş-kafa kol lümpen kültürel ilişkilerini vb. kesinlikle reddederler. Böylesi durumlarda yüz yüze geldiklerinde ise uyarır ve müdahale ederler. Kişisel mücadeleyi, teşhir, karalama veyahut uluorta eleştiri ve tartışmayı da, deşifrasyona yol açan ciddi sebepler olduğunun bilincinde olup doğru bulmazlar. Kör cesaret ve kahramanlık gösterişçiliğiyle gizliliğin ihlal edilmesini herhangi bir biçimde gevşetip sulandırılmasını asla benimsemezler. Hal, hareket ve tavırlarında önemli bir görev yapıyormuş havası yaratmaktan kesin suretle kaçınırlar. Deşifrasyon ve tahribata yol açan “ben biliyorum” tarzı gereksiz tutum ve söylemlerden uzak dururlar. 

Karşı devrimin teknik üstünlüğü ve komünikasyon, genel bilişim alanındaki gelişmişliği asla küçümsenemez, görmezden gelinemez. Bu hakikatin dikkate alınıp yasal alanlarda deşifre olmuş ev ve yerlerde, hatta devamlı kullanılan hatlarda aleni konuşmalardan, örgütsel sorunların konuşulmasından vb. önemle sakınılmalıdır. Dinleme imkanlarının ne derece gelişkin olduğu ve basitleştiği unutulmamalıdır. Bizim hatalı, zaaflı davranış ve hareketlerimiz karşı devrime başarı kapısını aralıyor.

Lüzumsuz olan, görev ve sorumluluğumuz içinde bulunmayan herhangi bir ilişki ve işe karışmamalıyız. Her şeyi bilme, herkesi tanıma merakçılığını radikal biçimde reddetmek, dedikodu vb. şeylere derhal müdahale edip izin verilmemelidir. Proleter devrimci disiplinin ihlal edildiği yerde örgüt ciddiyetinden bahsetmek ve deşifrasyonu önlemek düşünülemez. 

Proleter devrimci partinin her faaliyetçisi gizliliği gerektiren her bilginin dağılıp yaygınlaşmaması için elinden gelen azami önemi göstermek, deşifrasyona meydan veren her şeyden uzak durmalıdır. Attığı her adımı, söylediği her sözünü illegalitenin kurallarına uygun biçimde hesaplayarak, düşünerek gerçekleştirmelidir. Aynı zamanda devrimci parti bütün faaliyetçilerini gizlilik çalışma tarzına-kültürüne uygun eğiterek bu ilkeyi yaşama geçirmek sorumluluğundadır. Bu mücadele kültürü-disiplini ile hareket edilmeden devrimci faaliyetlerin kök salması, kurumsallaşıp kalıcılaşması ve devrimin örgütlenmesi mümkün değildir-olmaz. Hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım ki, gerçek, sağlam ve illegal bir komünist parti yoksa hiçbir şey yoktur!.

Devrimci Mücadelenin Altın Kuralı: Güvenlik-İllegalitedir
Yorum Yap
Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin