Ali Geçgel
Bu soruya yanıt vermeden önce “doğruyu belirleyenin kendi koşulları olduğunun” altını bir kez daha çizmekte yarar olduğunu söylemeķ gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinirse, Leninin birbiriyle çelişiyormuş gibi görülen yazılarının anlamınıda kavramış oluruz.
Bir şeye daha değinmeden geçmenin doğru olmayacağını belirtmek gerekir; Nasılki coğrafyamız komünistleri için Rus komünistlerinin tavrı ne idiyse, Rus komünistleri içinde o zamanki Alman komünistlerinin tavrı odur. Bunu Lenin söyle ifade eder:
” Alman sosyal – demokrasisi, çok uzun yıllar boyunca tüm dünya sosyal – demokrasisi için olduğundan daha fazla, Rus sosyal – demokrasisi için örnek olmuştur.”( Lenin. Ulusal sorun ve ulusal kurtuluş savaşları. Sf. 186. Sol. yy.)
Bunu belirtmemizin nedeni, Leninin sadece ” sol komünizm bir çocukluk hastalığı”nı okuyan, Leninin parlamento konusundaki görüşleri bundan ibaret olduğunu sanan arkadaşların, tek yanlılığının kaynağını oluşturan bu yazıları, Leninin “Alman macar, italyan sollar”ına yazdığı gerçeğini görememeleridir…
Dahada vahim olanı, bunun gerçekliğini kabul etmeyen arkadaşlarca, sadece bu savunuyu yapanların, kendilerini kurtarmak için, polemiklerine malzeme yaptıklarını sanmalarıdır. Oysa Leninin ” tilki avı özerine” başlıklı yazısında “sollara karşı aşırı ihtiyat nedeniyle en sağ kanatta yer aldığını söyler. Uzunca bir alıntıyı mümkün olduğunca kısaltmaya çalışacağım:
SOL’ LARA KARŞI, EN SAĞ KANATTA YER ALAN LENİN
” Komünist enternasyonal III. kongresinde, aynı şekilde aşırı ihtiyat nedeniyle bir hata yaptığımı kabul etmem gerekiyor. Bu kongerede en sağ kanatta yer aldım. Ben bunun tek doğru konum olduğundan eminim, çünkü başta birçok Alman, macar ve italyan yoldaş olmak üzere kalabalık ( ve nüfuslu) bir delege gurubu aşırı ” sol” ve yanlış bir sol tutum içindeydiler; bunlar sık sık derhal ve dolaysız bir devrimci eylem için fazla uygun olmayan durumun soğuk kanlı bir değerlendirilmesinin yerine kızıl bayrakları daha güçlü sallamayı geçirmişlerdi”……….( Lenin.C.10. Sf.340 inter yy)
Yukarıda belirtildiği gibi , III. Enternasyonalda güçlü bir” sol” dalga bulunmaktadır. Kısaltarak verdiğimiz( isteyen alıntının devamını okuyabilir!) alıntıda, bu görülmektedir. Bir sonraki sayfada davamla yine uzunca anlatıda Lenin kendisinin haksızlığını kısaca şöyle anlatır:
” sollar” la o zamanki kavgamız besbelli eskimiştir,( hala bunun eskimediği sanılıyor!!!- bn-) yaşam tarafından karara bağlanmıştır. Levi konusunda benim haksız olduğum ortaya çıktı”…….der( age. Sf.341)
Leninin alçakgönülüğü ve hatalarını kabul etmede gösterdiği cesareti ” ben Leninin öğrencisiyim” diyen Stalin ise şöyle yazar:
….” 1905. Tüm- Rusya bolşevik konferansında Vitte Dumasını boykot kararı. O sıralarda Vitte dumasını boykot sorunu tartışılmaktaydı……. Lenin boykota karşı ve Duma seçimlerine katılmaktan yana olduğunu olduğunu ısrarla belirtiyordu…… Boykot taraftarları ateşe başladı. Konuşmalarımızın ardından Lenin kürsüye geldi; kendisinin duma seçimlerine girmekten yana olduğunu, ama şimdi yanıldığını anladığını söyledi…….. Hepimiz hayretler içinde kalmıştık. Bu bizim üzerimizde şok etkisi yaratmıştı. Ona büyük bir sevgi gösterisinde bulunduk”.( Stalin.C. 4. Sf.284 inter yy)
Bunları yazarken amacımız; dünya işçi sınıfının önderinin hangi koşullarda görüşlerini oluşturduğunu belirtmek istedik. Ayrıca dünya komünist hareketi içindeki esas olan sapmaya karşı, ( sol sapma) tehlikeyide göze alarak nasıl davrandığını göstermeye çalıştık. Şimdi bir başka konuya geçelim.
LENİN SEÇİMLERE DAR KAFALI KÜÇÜK BURJUVALAR GİBİ Mİ BAKAR?..
Lenin seçimleri, küçük burjuva dar kafalılar gibi ele almadığını şu cümlelerle açıklar:
…. ” Bırakın dar kafalı küçük – burjuvalar ” aklın ve duygunun” bütün gücünü yeni seçimleri beklemek için kullansınlar…..(Lenin. C. 3 . Sf. 369 . İnter yy.)
Lenin, seçimler konusunda devrimci sosyal – demokrasi ile, Oportünist sosyal – demokrasi arasındaki temel farkı görür. Asla ikisini birbirine karıştırmaz:
….” Oportünistler her durumda, Alman sosyalizminin ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI GENEL BİR ŞABLONU KULLANMAYI YETERLİ BULURLAR. Halk temsilciliklerinden yararlanmak zorundayız. Duma böyle bir kurumdur. Dolayısıyla boykot anarşizmdir ve Duma’ya girmek zorundayız menşeviklerimizin ve özelliklede Plehanov’ un bu konuda ileri sürdüğü bütün mülahazalar böylesine çocukça basit sorunlardan ibarettir…..( Lenin. C.3. Sf .370. İnter yy)
Lenin seçimlere karşı tavrı Alman sosyalizminin özel bir döneminden alınan şablon olarak görür. Alman sosyal- demokrasisinin oportünist kanadının her dönem seçimlere katılmak gibi bir tavrını oportünistlik olarak görürken; bu opotünizme tepki duyan genç sosyal – demokratlarıda her türlü legal çalışmayı reddetikleri için eleştirir.
Günümüz küçük – burjuva devrimcilerinin onca abartısına karşın; Lenin için dumadan yararlanmak üst bir mücadele biçimi değildir:
PARLAMENTO’NUN ANLAMI
…..” Her türlü diğer LEGAL OLANAKLAR gibi Duma kürsüsünde yararlanmakta, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, asla en üst düzeyde olmayan mücadele araçları arasındadır.( Lenin. C. 4. Sf. 41 . İnter yy.)
Yukarıda görüldüğü gibi Lenin PARLEMONTOYU “LEGAL OLANAKLAR İÇİNDE” GÖRÜR. Coğrafyamız küçük – burjuva devrimcileri gibi, onu “en üst düzey mücadele biçimi” olarak görmez. Ona farklı bir misyon biçmez.
Lenin‘in eleştirdiği başta “Alman solları” ve onun Rusyadaki temsilcileri “Otzovistler” ve “otzovistlerin utangaç temsilcileri “”ültimatistler” dir. Onlar sadece parlemontoyu değil, her türlü LEGAL MÜCADELEYİ REDDEDERLER :
” Otzovistler açıkça sadece dumaya katılmaya karşı çıkmalarına rağmen, gerçekte, nerdeyse bütün olanaklardan, gerek sendikalar, gerekse kooparatiflerden, kültürel ve aydınlatma vs. örgütlerinden yararlanmaya karşıdırlar.”….( Lenin. C.4 sf. 359. İnter yy)
Parlementoyla halkı kurtaracaklarını, düzeni değiştireceklerini savunan onca küçük burjuva oportünist guruba karşın; parlamenterist mücadeleye karşı çıkan, boykotu savunan hiç bir devrimci gurubun, LEGAL MÜCADELEYİ REDDETİĞİNE, SENDİKALARDA, DERNEKLERDE, KOOPARİTİFLERDE, KÜLTÜREL DERNEKLERDE ÇALIŞMAYI REDDETİKLERİNE biz tanık olmadık. Olan varsa söylesin.
Her gün oyumuzu kullanmamızı, sandığa gitmemiz çağrısını yapan, burjuva ve küçük- burjuva unsurlarının çağrısının, ne anlama geldiğini , dünya işçi sınıfı öğretmenlerinden Engels‘e soralımmı?..
…” Genel oy işçi sınıfının, olgunluk derecesinin göstergesidir. BUGÜN KÜ DEVLETTE ASLA BUNDAN DAHA FAZLASI OLAMAZ VE OLMAYACAKTIR”
Bunun anlamı ise:
….” üç yada altı yılda bir, hakim sınıfın hangi üyesinin halkı parlemontoda temsil edeceğine ve ezeceğine karar” vermesidir.( Aktaran: Lenin. C. 7 sf.144 inter yy)
MARKSİZMİN “UNUTULMUŞ SÖZLERİ” PARLAMENTERİZMİN ELEŞTİRİSİ
Marksın ” komün parlamenter değil, aksine aynı zamanda yürütme ve yasama gücüne sahip olacaktı” sözlerini oportünistler unutturmuşlar, parlamentonun her eleştirisini anarşizm olarak suçlamışlardır. İşte Lenin’in bu suçlamaya cevabı :
(…)” Bakanlar ve profesyonel parlamenterler, GÜNÜMÜZÜN PROLETERYA HAİNLERİ ve İŞADAMI SOSYALİSTLERİ parlamenterizmin eleştirisini tamamen anarşistlere bıraktılar ve bu şaşılası kurnazca nedenden dolayı parlamenterizmin HER TÜRLÜ ELEŞTİRİSİNE ” ANARŞİZM” DİYE KARŞI ÇIKTILAR.(…) (Lenin. abç. C. 7. Sf. 55 . İnter yy)
Günümüzdede, burjuva ve küçük – burjuva” akkılı devrimcileri” , aynı sakızı çiğneye çiğneye çürütmedilermi? Devrimcilerin her parlemontoyu eleştirilerine “anarşistlik ” demedilermi? Sendikalar örgütsüz, dernekler işlevsiz, zirat odaları sahipsizken vb., Legal kurumlar işlevsizken; ” parlementoda yararlanmak asla bir üst mücadele biçmi olmayan Legal mücadele” iken, bu mücadele biçimini abartarak biricik mücadele biçimine indirgemedilermi?
Oysa miyadını çoktan doldurmuş burjuva parlementosunda , ” sosyalist” bakanların bile devrimci insiyatifi” özgürce” sabote ettiğini Lenin şöyle anlatır:
(…)” ‘sosyalistlerin’ yönettiği bakanlıklarda bile, bunlarda bile, tüm bürokratik aygıtın esasen aynı kaldığını, eski tarzda işlediğini ve devrimci insiyatifi ‘ özgürce’ sabote ettiğini itiraf etti”!( Lenin. C. 7. Sf.57. İnter yy)
Paris komünün deneyimi ise, ” burjuva toplumunun satılık ve çürük parlamenterizminin yerine, tarihi misyonunu tamamlamış burjuva parlamentosunun yerine Komünü kor.
Lenin bunu söyle açıklar:
” Burjuva toplumunun satılık ve çürük parlamenterizminin yerine Komün, yargı ve tartışma özgürlüğünün bir aldatmacaya yozlaşmadığı organlar koyar.
(…)Demokrasiyi parlementerizm olmadan düşüne biliriz ve düşünmek zorundayız”.(age. Aynı yerde.)
Lenin oportünist parlamenteristlerden parlamentoya farklı bakar. O, parlamentoya, burjuva devletin politik biçimlerini aşılmayacak sınır olarak kabul etmez. Bu biçimleri parçalamayı anarşizm olarak görmez. Bolşevikler parlamentoya Bolşevik partinin propagandasını yapmaya” Sibiryaya sürgünü göze alarak giderler”. Bolşevikler burjuvazinin çizdiği sınırı tanımazlar. Lenin, oportünist parlamenteristlerden farklılıklarını şöyle çizer:
(…)” Bugün kü sosyal- demokrasinin oportünistleri parlamenter- demokratik devletin burjuva politik biçimlerini aşılmayacak sınır olarak alıyor, bu “model” e tapınmaktan bir hal oluyorlar ve bu biçimleri PARÇALAMA yönünde her türlü girişimi anarşizm ilan ediyorlardı.” ( Lenin. C. 7. Sf.65. İnter yy.)
Görüldüğü gibi Lenin, parlamentoya farklı bakıyor. Lenin parlementoyu tabulaştırmıyor. ‘‘Demokrasiyi parlamento olmadanda düşünebiliriz, düşünmek zorundayız ” diyen Lenin, sürecin koşullarına damgasını vuran, ” güçlü bir sol sapmaya” karşın, ” bizim için miyadını dolduran parlemento, kitleler tarafından daha miyadını doldurmamış olabilir” diyerek, daha sonra özeleştirisini verecek, fazla ihtiyatlı olma tutumunu sürdürüyor. Buna karşın parlemontoya bakışta iki farklı çizgi ortaya çıkıyor….
LENİN VE KAUTSKY ÇİZGİSİ
İşte parlamentoya bakışta farklı iki çizgi Lenin‘in ve Kautsky nin çizgisi…Lenin bolşeviklerin çizgisini ta başından farklı olduğunu şöyle yazar:
(…)” Biz Rusyada sosyal – demokrat bir parlamenterizmin yaratılmasına ta başından farklı yaklaşmak zorundayız”. (…) ( Lenin. C. 4. Sf. 18. İnter yy)
Hemen belirtelim, her ikisinin parlamentoya bakışı bir ve aynı değildir.
İşte iki farklı çizgi:
” Burjuva parlementosunu ele alalım. Bilge Kautsky‘nin, demokrasi ne kadar güçlü gelişmişse, borsa ve bankacılarında burjuva parlamentosunu o kadar egemenlikleri altına aldıklarını asla duymamış olması düşünülebilinirmi? Burdan burjuva parlamenteterizminden yararlanmamak gerektiği çıkmaz.”( Lenin.C. 7.sf. 146. İnter yy)
Bugün hala ismi konulmadan savunulan Kautsk nin bu çizgisi değilmi? Hatta dahada ilerisi , düzeni parlamentoda değiştirme hevesi , hayali değilmi? Lenin‘se bu aymazlığa:
” Ancak buradan, burjuva parlamentarizminin tarihsel kısıtlılığını ve göreceliliğini, ancak bir liberalin Kautsky‘nin unuttuğu gibi unutabileceği sonucu çıkar.‘‘(…) der.( age. Sf.147.)
Bir kez daha belirtelim, Lenin için parlamento, bizdeki burjuva çevreler ve küçük – burjuva çevreler gibi kurtuluşu sandıkta görme anlamı ifade etmez; işsizliğin, açlığın, zulmün, zorbalığın ortadan kaldırılması-nın sandıktan geçtiği anlamına gelmez!… işte Lenin için parlamentonun anlamı:
” Her türlü DİĞER LEGAL OLANAKLAR GİBİ Duma kürsüsünden yararlanmak da, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, ASLA EN ÜST DÜZEYDE OLMAYAN mücadele araçları arasındadır.( Lenin.C.4. Sf.41. İnter yy.)
İşte bizim küçük – burjuva devrimcileri için kurtuluş mücadelesi gibi abartılan, ayrılık konusu sayılan, her seçim süreci düşmanlığa vardırılan, hakaret, küfürleşme ve hatta şiddete vardırılan, hainlikle suçlama malzemesi gibi görülen parlamento konusu;
Lenin için ” DİĞER LEGAL OLANAKLAR GİBİ, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, ASLA EN ÜST DÜZEYDE OLMAYAN, ALMAN SOSYAL – DEMOKRATLARININ GELENEKLERİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”.
BOLŞEVİKLER SEÇİMLERE HER ZAMAN KATILIRMI ? BOYKOT !
” Şimdi en aydınlanmamış mujiğin bilincine bile şu kazınıyor: İKTİDAR HALKIN ELİNDE DEĞİLSE, DUMA YARARSIZDIR . Her Duma yararsızdır. … sorunu 1906 böyle koymuştur. Sorun kadet dumasının dağıtılmasıyla böyle konmuştur” .( Lenin . C. 3. Sf.352.)
Daha öncede belirtmiştik Lenin‘in parlamentoya bakışı opotünist parlamenteristlerden farklıdır diye. Çünkü Lenin ” parlamentonun miyadını doldurduğunu” bilir. Ama bunun ”kitlelerce kavranıp kavranmadığı” konusunda kaygıları vardır… Hatta Stalin’in belirttiği gibi ” fazla ihtiyatlı davrandığı için”, “yanıldığını” söyleyerek yoldaşlarını şok eder….. Yine şu cümleleri söyleyen Lenin dir:
…” Bırakın dar kafalı küçük – burjuvalar “aklın ve duygunun” bütün gücünü yeni seçimleri beklemek için kullansınlar.” ( Lenin.C. 3 . Sf.369. İnter yy) – Eylül 1906.
Lenin‘i dar kafalı küçük – burjuvalardan kalın bir çizgiyle ayıran bu cümlelerdir. O devrim insanıdır, devrimi yapmak için bütün mücadele biçimlerini devrimci mücadeleye tabi kılar. Sorunu o günki politik duruma göre ele alır. İşte Lenin çizgisi :
” Boykot sorununda devrimci sosyal – demokrasi ile opoŕtünist sosyal – demokrasi arasında şu temel fark vardır: oportünistler her durumda, Alman sosyalizminin ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI genel bir şablonu kullanmayı yeterli bulurlar. Halk temsilciliklerinden yararlanmak zorundayız. Duma böyle bir kurumdur. Dolayısıyla boykot anarşizmdir. Ve Dumaya girmek zorundayız. Menşeviklerimizin ve özelliklede Plehanov un bu konuda ileri sürdüğü bütün mülahazalar büylecine çocukça basit sonuçlardan ibarettir.‘‘ ( Lenin. C. 3. Sf.370. İnter yy.)
Demek ki, seçimlere katılmanın TEMELİNDE ALMAN SOSYALİZMİNİN ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALINAN GENEL DOĞMATİK BİR ŞABLON VARMIŞ!!! Dönem dönem bu şablona çevirmenlerin “taktik” demesini biz doğru kabul etmiyor, tartışmalı buluyoruz. Tut ki “taktik” olsun. Bu taktik Rusya gibi bir ülkenin taktiği değil, Almanya gibi gelişmiş bir ülkenin ÖZEL DÖNEMİNİN ( genel bile değil !!!) taktiğidir. Bu kavranmadan seçimler konusunda konuşmak havanda su dövmek, Menşevik doğmatizmin saflarında yeralmak demektir.
NEDEN SEÇİMLERE KATILMIYORUZ ?
Bu soruyu soran Lenin ve işte bu soruya verilen yanıtta Lenine ait:
” Çünkü seçimlere katılmakla, elimizden olmadan halkın dumaya beslediği inancı desteklemiş ve halk temsilciliğinin bu taklidine karşı mücadelemizi zayıflatmış oluruz. Duma bir parlamento değil, otokrasinin kurduğu bir tuzaktır. Seçimlere katılmayı reddederek bu tuzağı bozmak zorundayız.”(…)
”Çünkü bu gün parti olarak seçimlerden bir yarar sağlayamayız. Ajitasyon özgürlüğü yok. İşçi sınıfı partisi yasadışı kalmış durumda. Temsilcileri mahkeme kararı olmadan tutuklanıyor, gazeteleri kapatılıyor. Parti bayrağını legal biçimde açamaz, polisin pençesine teslim etmeden adaylarını halkın önüne çıkaramaz. Böyle bir durumda seçimlere katılmadan toplantılardan ajitasyon ve örgütlenmemiz için devrimci biçimde yararlanmak, legal seçimlerin yapılması amacıyla toplantılara katılmaktan çok daha amaca uygundur.(Lenin. C.3. Sf.343. İnter yy.)
Lenin bu konuyu bahsettiğmiz 3. Ciltte ” Devlet Dumasını Boykot Etmelimi?” adlı başlıkta çok uzun anlatır. Menşeviklerin en kötü parlamentolara bile katılmaya atıfta bulunmalarına:
(…)” Bu atıf haksızdır.Bir Parlementoya bizde sonuna kadar katılacağız, ama menşeviklerin kendileride dumanın bir parlemento olmadığını görüyorlar.‘‘ diyor( age. Sf.344)
Devamla:
” Rus anayasası bir hayal, yerli PARLEMENTERİZMİN BİR KURUNTU OLDUĞU GÖRÜLMÜŞTÜR, ki sosyal – demokrasinin sol kanadı 1906 yılının ilk yarısı boyunca inatla buna işaret etmişti.
YAŞAMIN MANTIĞI, ANA YASA ÜZERİNE DERS KİTAPLARININ MANTIĞINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR. DEVRİM ÖĞRETIR.”( Lenin. C. 3. Abç. Sf. 347. İnter yy)
“Rus anayasası bir hayal, parlementerizm bir kuruntu” diyen bolşevik devriminin mantığı bize bunun bir gerçeklik olduğunu öğretmiştir.” Bilim başka ülkelerin deneyise” işte bilimin bize gösterdiği pratik bunun kanıtı değilmidir ve yine Leninizmin pratiği” EĞER GÜCE SAHİP DEĞİLLERSE, BÜTÜN YASALAR, BÜTÜN SEÇİLMİŞ TEMSİLCİLER BİRER HİÇTİR”( age.350)
BOLŞEVİKLER ” DOMUZ AHIRINDA” BİLE MENŞEVİKLERDEN ÇOK FARKLIDIRLAR !
” BOYKOT RUS DEVRİMİNİN EN OLAYLI VE EN YİĞİT DÖNEMİNİN EN İYİ DEVRİMCİ GELENEKLERİ ARASINDADIR” , diyen Lenin ; ( C.3.390) yinede; ” kahrolası karşı – devrimin , lanet olası domuz ahırına ” bolşevikleri sürmesine karşın, onların menşevikler gibi parlementerizme bakmadıklarını şöyle anlatır:
” Biz burada devrimin yararı için çalışmak istiyoruz, sızlanmadan, ama aynı zamanda böbürlenmeden de.
Menşevikler boykata karşı dumayı savunurken, daha, dolaysız devrimci mücadele döneminde, halka, deyim yerindeyse, dumanın bir tür devrim aleti olacağına dair güvence vermişlerdi. Ve bu teminatlarında fena halde yanıldılar. Oysa biz bolşevikler eğer her hangi bir şey garanti ettiysek, bu sadece DUMANIN KARŞI – DEVRİMİN BİR KURUNTUSU OLDUĞU VE ONDAN OLUMLU BİR ŞEY BEKLENEMİYECEĞİ İDİ”.( Lenin. C. 3. Sf.395. abç. İnter yy)
Görüldüğü gibi Leninin ” domuz ahırı” dediği parlementerizme bakış açısıyla, menşeviklerin bakış açısı çok farklıdır. Menşevikler( ki bu günki menşeviklerde aynıdır) parlamentoyu “bir devrim aleti” olarak görürlerken ; bolşevikler, parlamentonun karşı- devrimin bir kuruntusu ve ondan olumlu bir şey beklenmeyeceğini “söylerler….
ALTI BİR KEZ DAHA ÇİZİLMESİ GEREKEN ŞEY
PARLAMENTOYA KARŞI TAVIR ” TAKTİK” DEĞİLDİR!..
Her seçim dönemi geldiğinde, burjuva partiler sandığa gitmeyi teşvik etmek için onca şaklabanlığa baş vururlarken, onların gönüllü danışmanları Küçük – burjuva Oportünistleri, ” sandığa gitmemeyi “Leninist ilkeyi reddetmek” olarak görür ve ” anarşist”likle şuçlarlar…Yazı içinde seçimleri boykot etmenin ” Leninist taktikle ” alakasının olmadı gösterdiğimiz gibi” anarşist” liklede alakası olmadığını bir kez daha göstermenin önemli olduğu kanısındayız:
” Boykot sorununda devrimci sosyal – demokrasi ile oportünist sosyal – demokrasi arasında şu temel fark vardır: opotünistler her durumda, ALMAN SOSYALİZMİNİN ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI GENEL BİR ŞABLONU KULLANMAYI YETERLİ BULURLAR”…….( Lenin. C. 3. abç. Sf.370 . İnter yy.)
Demek ki boykot veya seçimlere katılma Leninist bir taktik değil: Alman sosyalizminin özel bir döneminde( GENEL BİLE DEĞİL) aldıkları davranışmış… Ayrıca Lenin bunun şablonlaşırılmasına karşı çıktığınında altını çizmek gerekir. Daha ilerdeki sayfalarda, hiç bir tartışmaya yer vermiyecek açıklıkta Lenin şöyle der:
(…)”Boykot bir taktik çizgi değil, özel koşullar altında uygulanabilinir olan bir özel mücadele aracıdır.”( age. Sf.396)
Ne seçimlere katılma nede boykot taktik bir mesele değildir. Seçimlere katılma taktik bir mesele olsa Lenin şunları söyler mi :
“Duma’nın genelde proleterya ve köylülerin taleplerinin karşılanması için kesinlikle işe yaramaz bir araç olduğunu HER ZAMAN SÖYLEDİK İDDİA ETTİK VE TEKRARLADIK.”( age. Sf.395.)
Her zaman söylenen, idda edilen, tekrarlanan şey taktik olurmu?… Oysa aynı kalan strateji, bu stratejiyi yaşama geçirmek için geçici eylem biçimleri taktiktir.
BURJUVA DEMOKRATİK PARLAMENTERİZM ÇAĞI
SONA ERMİŞTİR !!!
Emperyalizm ve proleter devrimleri çağı, burjuva devrimleri çağını sona erdirmiştir. Tıpkı bu çağ , ulusal sloganı, burjuvazinin elinde alıp, ezilen ulusun emekçilerinin eline verdiği gibi. Tıpkı bu çağda burjuvazinin her türlü ” devrimci barutunu tükettiği gibi”. Tıpkı bu çağda burjuvazinin iktidarını sürdürmek için her türlü gericilikle uzlaştığı gibi. Vs. Vs….
Konumuz açısında bu çağ ın bir başka özelliğide, burjuva demokratik parlementerizmin sona erdiğidir. İşte Leninin söyledikleri:
(…)” Burjuva – demokratik parlementerizm çağı sona ermiştir. Dünya tarihinde yeni bir dönem başlamıştır: proleterya diktatörlüğü çağı”( Lenin C. 9. Sf.326. İnter yy.)
Çünkü burjuva parlementer cumhuriyet artık yetersiz kalmıştır. Nisan 1917 de yapılan bolşevik parti konferansında:
” Burjuva parlamenter cumhuriyetin yetmediği, komün veya sovyet tipinde bir işçi – köylü cumhuriyeti istediklerini açıklarlar”( Lenin. C. 7. Sf. 160)
Başka bir eserinde de Lenin:
” sovyetlerin uluslararası niteliği, bu mücadele ve örgütlenme biçiminin tüm dünya işçi hareketine yayılışı ve sovyetlerin, burjuva parlementerizminin, genel olarak burjuva demokrasisinin mezar kazıcısı , varisi, halefi olma tarihi misyonu ortaya çıktı.”( Lenin. C.10. Sf.150. İnter yy.)
FAŞİZM KOŞULLARINDA PARLAMENTERİZM
Komünist enternasyonal emperyalizmi tanımlarken” emperyalizm her çizgide gericiliktir der” ve emperyalizm çağın ürünü olan faşizmin ise emperyalizme özgü olduğunu söyler. Faşizm burjuvazinin son egemenlik biçimi kanlı diktatörlüğüdür. Bu kanlı diktatörlük altında yasal ve anayasal çalışmanın geçerli olmayacağını söyler. Her koşulda seçimlere katılmayı savunan bu anlayış sahiplerinin neden komünist enternasyonalın uyarılarını dikkate almadıklarıda başka bir meseledir. İşte komünist enternasyonalın komünist partilerine sunduğu bakış açısı :
“… Faşizme karşı çıkmada yasal ve “anayasal” yöntemlere baş vurmanın geçersiz olduğu görülmüştür.” (Komünist enternasyonalda faşizmin tahlili. Sf.48. Sol. yy.)
Yine bir başka örnekte Avusturya komünist partisinin anayasa sınırları içinde kalarak, işçileri faşist saldırılar karşısında aktif eylemlerden geri tutmasıdır. Komünist enternasyonal Avusturya komünist partisini şöyle eleştirir:
(…)” işçilerin demokratik haklar için savaşımını bir yana bırakıp, faşist Dollfuss anayasası sınırları içinde, kendi yasal varlığını sürdürmek istemektedir. ( komünist enternasyonalda faşizmin tahlili. Sf. 85.sol yy)
İşte görüldüğü gibi faşizme karşı çıkmada yasal ve anayasal yöntemlere baş vurmanın geçersiz olduğunu komünist enternasyonal böyle kanıtlar.
Özetleyecek olursak:
1) Seçimlere katılıp katımama Alman sosyalistlerinin özel bir geleneği şablonudur….
2) Seçimlere katılıp veya katımama taktiksel bir sorun değildir….
3) Lenin Avrupada gelişen güçlü bir ” sol ” sapmaya karşın oldukça ” ihtiyatlı davrandığı için” sağa kaydığını ve yanıldığını söyler….
4) Leninin “domuz ahırı” parlementoya katılımı bile menşeviklerden ve günümüz parlementer Oportünistlerinden farklıdır. Ayrıca günümüz opotünistleri gibi Lenin her koşulda parlementoya katılmaz…
5) Sovyetlerde yaşanan proleterya diktatörlüğü çağı, burjuva – demokratik parlementer çağını sona erdirmiştir.
Bu soruya yanıt vermeden önce “doğruyu belirleyenin kendi koşulları olduğunun” altını bir kez daha çizmekte yarar olduğunu söylemeķ gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinirse, Leninin birbiriyle çelişiyormuş gibi görülen yazılarının anlamınıda kavramış oluruz.
Bir şeye daha değinmeden geçmenin doğru olmayacağını belirtmek gerekir; Nasılki coğrafyamız komünistleri için Rus komünistlerinin tavrı ne idiyse, Rus komünistleri içinde o zamanki Alman komünistlerinin tavrı odur. Bunu Lenin söyle ifade eder:
” Alman sosyal – demokrasisi, çok uzun yıllar boyunca tüm dünya sosyal – demokrasisi için olduğundan daha fazla, Rus sosyal – demokrasisi için örnek olmuştur.”( Lenin. Ulusal sorun ve ulusal kurtuluş savaşları. Sf. 186. Sol. yy.)
Bunu belirtmemizin nedeni, Leninin sadece ” sol komünizm bir çocukluk hastalığı”nı okuyan, Leninin parlamento konusundaki görüşleri bundan ibaret olduğunu sanan arkadaşların, tek yanlılığının kaynağını oluşturan bu yazıları, Leninin “Alman macar, italyan sollar”ına yazdığı gerçeğini görememeleridir…
Dahada vahim olanı, bunun gerçekliğini kabul etmeyen arkadaşlarca, sadece bu savunuyu yapanların, kendilerini kurtarmak için, polemiklerine malzeme yaptıklarını sanmalarıdır. Oysa Leninin ” tilki avı özerine” başlıklı yazısında “sollara karşı aşırı ihtiyat nedeniyle en sağ kanatta yer aldığını söyler. Uzunca bir alıntıyı mümkün olduğunca kısaltmaya çalışacağım:
“SOLLARA KARŞI, EN SAĞ
KANATTA YER ALAN LENİN
” Komünist enternasyonal III. kongresinde, aynı şekilde aşırı ihtiyat nedeniyle bir hata yaptığımı kabul etmem gerekiyor. Bu kongerede en sağ kanatta yer aldım. Ben bunun tek doğru konum olduğundan eminim, çünkü başta birçok Alman, macar ve italyan yoldaş olmak üzere kalabalık ( ve nüfuslu) bir delege gurubu aşırı ” sol” ve yanlış bir sol tutum içindeydiler; bunlar sık sık derhal ve dolaysız bir devrimci eylem için fazla uygun olmayan durumun soğuk kanlı bir değerlendirilmesinin yerine kızıl bayrakları daha güçlü sallamayı geçirmişlerdi”……….( Lenin.C.10. Sf.340 inter yy)
Yukarıda belirtildiği gibi , III. Enternasyonalda güçlü bir” sol” dalga bulunmaktadır. Kısaltarak verdiğimiz( isteyen alıntının devamını okuyabilir!) alıntıda, bu görülmektedir. Bir sonraki sayfada davamla yine uzunca anlatıda Lenin kendisinin haksızlığını kısaca şöyle anlatır:
” sollar” la o zamanki kavgamız besbelli eskimiştir,( hala bunun eskimediği sanılıyor!!!- bn-) yaşam tarafından karara bağlanmıştır. Levi konusunda benim haksız olduğum ortaya çıktı”…….der( age. Sf.341)
Leninin alçakgönülüğü ve hatalarını kabul etmede gösterdiği cesareti ” ben Leninin öğrencisiyim” diyen Stalin ise şöyle yazar:
….” 1905. Tüm- Rusya bolşevik konferansında Vitte Dumasını boykot kararı. O sıralarda Vitte dumasını boykot sorunu tartışılmaktaydı……. Lenin boykota karşı ve Duma seçimlerine katılmaktan yana olduğunu olduğunu ısrarla belirtiyordu…… Boykot taraftarları ateşe başladı. Konuşmalarımızın ardından Lenin kürsüye geldi; kendisinin duma seçimlerine girmekten yana olduğunu, ama şimdi yanıldığını anladığını söyledi…….. Hepimiz hayretler içinde kalmıştık. Bu bizim üzerimizde şok etkisi yaratmıştı. Ona büyük bir sevgi gösterisinde bulunduk”.( Stalin.C. 4. Sf.284 inter yy)
Bunları yazarken amacımız; dünya işçi sınıfının önderinin hangi koşullarda görüşlerini oluşturduğunu belirtmek istedik. Ayrıca dünya komünist hareketi içindeki esas olan sapmaya karşı,( sol sapma) tehlikeyide göze alarak nasıl davrandığını göstermeye çalıştık. Şimdi bir başka konuya geçelim.
LENİN SEÇİMLERE DAR KAFALI KÜÇÜK BURJUVALAR GİBİ Mİ BAKAR?..
Lenin seçimleri, küçük burjuva dar kafalılar gibi ele almadığını şu cümlelerle açıklar:
…. ” Bırakın dar kafalı küçük – burjuvalar ” aklın ve duygunun” bütün gücünü yeni seçimleri beklemek için kullansınlar…..(Lenin. C. 3 . Sf. 369 . İnter yy.)
Enter
Lenin, seçimler konusunda devrimci sosyal – demokrasi ile, Oportünist sosyal – demokrasi arasındaki temel farkı görür. Asla ikisini birbirine karıştırmaz:
….” Oportünistler her durumda, Alman sosyalizminin ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI GENEL BİR ŞABLONU KULLANMAYI YETERLİ BULURLAR. Halk temsilciliklerinden yararlanmak zorundayız, duma böyle bir kurumdur- dolayısıyla boykot anarşizm dir ve dumaya girmek zorundayız menşeviklerimizin ve özelliklede Plehanov un bu konuda ileri sürdüğü bütün mülahazalar böylesine çocukça basit sorunlardan ibarettir…..( Lenin. C.3. Sf .370. İnter yy)
Lenin seçimlere karşı tavrı Alman sosyalizminin özel bir döneminden alınan şablon olarak görür. Alman sosyal- demokrasisinin oportünist kanadının her dönem seçimlere katılmak gibi bir tavrını oportünistlik olarak görürken; bu opotünizme tepki duyan genç sosyal – demokratlarıda her türlü legal çalışmayı reddetikleri için eleştirir.
Günümüz küçük – burjuva devrimcilerinin onca abartısına karşın; Lenin için dumadan yararlanmak üst bir mücadele biçimi değildir:
PARLAMENTONUN ANLAMI
…..” Her türlü diğer LEGAL OLANAKLAR gibi Duma kürsüsünde yararlanmakta, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, asla en üst düzeyde olmayan mücadele araçları arasındadır.( Lenin. C. 4. Sf. 41 . İnter yy.)
Yukarıda görüldüğü gibi Lenin PARLEMONTOYU “LEGAL OLANAKLAR İÇİNDE” GÖRÜR. Coğrafyamız küçük – burjuva devrimcileri gibi, onu “en üst düzey mücadele biçimi” olarak görmez. Ona farklı bir misyon biçmez.
Lenin‘in eleştirdiği başta “Alman solları” ve onun Rusyadaki temsilcileri “Otzovistler” ve “otzovistlerin utangaç temsilcileri “”ültimatistler” dir. Onlar sadece parlemontoyu değil, her türlü LEGAL MÜCADELEYİ REDDEDERLER :
” Otzovistler açıkça sadece dumaya katılmaya karşı çıkmalarına rağmen, gerçekte, nerdeyse bütün olanaklardan, gerek sendikalar, gerekse kooparatiflerden, kültürel ve aydınlatma vs. örgütlerinden yararlanmaya karşıdırlar.”….( Lenin. C.4 sf. 359. İnter yy)
parlementoyla halkı kurtaracaklarını, düzeni değiştireceklerini savunan onca küçük burjuva oportünist guruba karşın; parlementerist mücadeleye karşı çıkan, boykotu savunan hiç bir devrimci gurubun, LEGAL MÜCADELEYİ REDDETİĞİNE, SENDİKALARDA, DERNEKLERDE, KOOPARİTİFLERDE, KÜLTÜREL DERNEKLERDE ÇALIŞMAYI REDDETİKLERİNE biz tanık olmadık. Olan varsa söylesin.
Her gün oyumuzu kullanmamızı, sandığa gitmemiz çağrısını yapan, burjuva ve küçük- burjuva unsurlarının çağrısının, ne anlama geldiğini , dünya işçi sınıfı öğretmenlerinden Engels‘e soralımmı?..
…” Genel oy işçi sınıfının, olgunluk derecesinin göstergesidir. BU GÜNKİ DEVLETTE ASLA BUNDAN DAHA FAZLASI OLAMAZ VE OLMAYACAKTIR”
Bunun anlamı ise:
….” üç yada altı yılda bir, hakim sınıfın hangi üyesinin halkı parlemontoda temsil edeceğine ve ezeceğine karar” vermesidir.( Aktaran: Lenin. C. 7 sf.144 inter yy)
MARKSİZMİN “UNUTULMUŞ SÖZLERİ” PARLAMENTERİZMİN ELEŞTİRİSİ
Marksın ” komün parlementer değil, aksine aynı zamanda yürütme ve yasama gücüne sahip olacaktı” sözlerini oportünistler unutturmuşlar, parlemontonun her eleştirisini anarşizm olarak suçlamışlardır. İşte Leninin bu suçlamaya cevabı :
…..” Bakanlar ve profesyonel parlementerler ,GÜNÜMÜZÜN PROLETERYA HAİNLERİ ve İŞADAMI SOSYALİSTLERİ parlamenterizmin eleştirisini tamamen anarşistlere bıraktılar ve bu şaşılası kurnazca nedenden dolayı parlamenterizmin HER TÜRLÜ ELEŞTİRİSİNE ” ANARŞİZM” DİYE KARŞI ÇIKTILAR….( Lenin. abç. C. 7. Sf. 55 . İnter yy)
Günümüzdede, burjuva ve küçük – burjuva” akkılı devrimcileri” , aynı sakızı çiğneye çiğneye çürütmedilermi? Devrimcilerin her parlemontoyu eleştirilerine “anarşistlik ” demedilermi? Sendikalar örgütsüz, dernekler işlevsiz, zirat odaları sahipsizken vb., Legal kurumlar işlevsizken; ” parlementoda yararlanmak asla bir üst mücadele biçmi olmayan Legal mücadele” iken, bu mücadele biçimini abartarak biricik mücadele biçimine indirgemedilermi?
Oysa miyadını çoktan doldurmuş burjuva parlementosunda , ” sosyalist” bakanların bile devrimci insiyatifi” özgürce” sabote ettiğini Lenin şöyle anlatır:
(…)” ‘sosyalistlerin’ yönettiği bakanlıklarda bile, bunlarda bile, tüm bürokratik aygıtın esasen aynı kaldığını, eski tarzda işlediğini ve devrimci insiyatifi ‘ özgürce’ sabote ettiğini itiraf etti”!( Lenin. C. 7. Sf.57. İnter yy)
Paris komünün deneyimi ise, ” burjuva toplumunun satılık ve çürük parlamenterizminin yerine, tarihi misyonunu tamamlamış burjuva parlamentosunun yerine Komünü kor.
Lenin bunu söyle açıklar:
” Burjuva toplumunun satılık ve çürük parlamenterizminin yerine Komün, yargı ve tartışma özgürlüğünün bir aldatmacaya yozlaşmadığı organlar koyar.
(…)Demokrasiyi parlementerizm olmadan düşüne biliriz ve düşünmek zorundayız”.(age. Aynı yerde.)
Lenin oportünist parlamenteristlerden parlamentoya farklı bakar. O, parlamentoya, burjuva devletin politik biçimlerini aşılmayacak sınır olarak kabul etmez. Bu biçimleri parçalamayı anarşizm olarak görmez. Bolşevikler parlamentoya Bolşevik partinin propagandasını yapmaya” Sibiryaya sürgünü göze alarak giderler”. Bolşevikler burjuvazinin çizdiği sınırı tanımazlar. Lenin, oportünist parlamenteristlerden farklılıklarını şöyle çizer:
(…)” Bugün kü sosyal- demokrasinin oportünistleri parlamenter- demokratik devletin burjuva politik biçimlerini aşılmayacak sınır olarak alıyor, bu “model” e tapınmaktan bir hal oluyorlar ve bu biçimleri PARÇALAMA yönünde her türlü girişimi anarşizm ilan ediyorlardı.”.( Lenin. C. 7. Sf.65. İnter yy.)
Görüldüğü gibi Lenin, parlamentoya farklı bakıyor. Lenin parlementoyu tabulaştırmıyor. ‘‘Demokrasiyi parlamento olmadanda düşünebiliriz, düşünmek zorundayız ” diyen Lenin, sürecin koşullarına damgasını vuran, ” güçlü bir sol sapmaya” karşın, ” bizim için miyadını dolduran parlemento, kitleler tarafından daha miyadını doldurmamış olabilir” diyerek, daha sonra özeleştirisini verecek, fazla ihtiyatlı olma tutumunu sürdürüyor. Buna karşın parlemontoya bakışta iki farklı çizgi ortaya çıkıyor….
LENİN VE KAUTSKY ÇİZGİSİ
İşte parlamentoya bakışta farklı iki çizgi Lenin‘in ve Kautsky nin çizgisi…Lenin bolşeviklerin çizgisini ta başından farklı olduğunu şöyle yazar:
(…)” Biz Rusyada sosyal – demokrat bir parlamenterizmin yaratılmasına ta başından farklı yaklaşmak zorundayız”…..( Lenin. C. 4. Sf. 18. İnter yy)
Hemen belirtelim, her ikisinin parlamentoya bakışı bir ve aynı değildir.
İşte iki farklı çizgi:
” Burjuva parlementosunu ele alalım. Bilge Kautsky‘nin, demokrasi ne kadar güçlü gelişmişse, borsa ve bankacılarında burjuva parlamentosunu o kadar egemenlikleri altına aldıklarını asla duymamış olması düşünülebilinirmi? Burdan burjuva parlamenteterizminden yararlanmamak gerektiği çıkmaz.”( Lenin.C. 7.sf. 146. İnter yy)
Bugün hala ismi konulmadan savunulan Kautsk nin bu çizgisi değilmi? Hatta dahada ilerisi , düzeni parlamentoda değiştirme hevesi , hayali değilmi? Lenin‘se bu aymazlığa:
” Ancak buradan, burjuva parlamentarizminin tarihsel kısıtlılığını ve göreceliliğini, ancak bir liberalin Kautsky‘nin unuttuğu gibi unutabileceği sonucu çıkar.‘‘… der.( age. Sf.147.)
Bir kez daha belirtelim, Lenin için parlamento, bizdeki burjuva çevreler ve küçük – burjuva çevreler gibi kurtuluşu sandıkta görme anlamı ifade etmez; işsizliğin, açlığın, zülmün, zorbalığın ortadan kaldırılmasının sandıktan geçtiği anlamına gelmez!… işte Lenin için parlamentonun anlamı:
” Her türlü DİĞER LEGAL OLANAKLAR GİBİ Duma kürsüsünden yararlanmak da, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, ASLA EN ÜST DÜZEYDE OLMAYAN mücadele araçları arasındadır.( Lenin.C.4. Sf.41. İnter yy.)
İşte bizim küçük – burjuva devrimcileri için kurtuluş mücadelesi gibi abartılan, ayrılık konusu sayılan, her seçim süreci düşmanlığa vardırılan, hakaret, küfürleşme ve hatta şiddete vardırılan, hainlikle suçlama malzemesi gibi görülen parlamento konusu;
Lenin için ” DİĞER LEGAL OLANAKLAR GİBİ, ASLINDA ETKİLEYİCİ BİR ŞEY OLMAYAN, ASLA EN ÜST DÜZEYDE OLMAYAN, ALMAN SOSYAL – DEMOKRATLARININ GELENEKLERİNDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”.
BOLŞEVİKLER SEÇİMLERE HER ZAMAN KATILIRMI ?
BOYKOT…
” Şimdi en aydınlanmamış mujiğin bilincine bile şu kazınıyor: İKTİDAR HALKIN ELİNDE DEĞİLSE, DUMA YARARSIZDIR . Her Duma yararsızdır. … sorunu 1906 böyle koymuştur. Sorun kadet dumasının dağıtılmasıyla böyle konmuştur” .( Lenin . C. 3. Sf.352.)
Daha öncede belirtmiştik Lenin‘in parlamentoya bakışı opotünist parlamenteristlerden farklıdır diye. Çünkü Lenin ” parlamentonun miyadını doldurduğunu bilir. Ama bunun kitlelerce kavranıp kavranmadığı “konusunda kaygıları vardır… Hatta Stalinin belirttiği gibi ” fazla ihtiyatlı davrandığı için” “yanıldığını” söyleyerek yoldaşlarını şok eder….. Yine şu cümleleri söyleyen Lenin dir:
…” Bırakın dar kafalı küçük – burjuvalar “aklın ve duygunun” bütün gücünü yeni seçimleri beklemek için kullansınlar.” ( Lenin.C. 3 . Sf.369. İnter yy) – Eylül 1906.
Lenin‘i dar kafalı küçük – burjuvalardan kalın bir çizgiyle ayıran bu cümlelerdir. O devrim insanıdır, devrimi yapmak için bütün mücadele biçimlerini devrimci mücadeleye tabi kılar. Sorunu o günki politik duruma göre ele alır. İşte Lenin çizgisi :
” Boykot sorununda devrimci sosyal – demokrasi ile opoŕtünist sosyal – demokrasi arasında şu temel fark vardır: oportünistler her durumda, Alman sosyalizminin ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI genel bir şablonu kullanmayı yeterli bulurlar. Halk temsilçiliklerinden yararlanmak zorundayız. Duma böyle bir kurumdur. Dolayısıyla boykot anarşizmdir. Ve Dumaya girmek zorundayız. Menşeviklerimizin ve özelliklede Plehanov un bu konuda ileri sürdüğü bütün mülahaza lar büylecine çocukça basit sonuçlardan ibarettir.‘‘ ( Lenin. C. 3. Sf.370. İnter yy.)
Demek ki, seçimlere katılmanın TEMELİNDE ALMAN SOSYALİZMİNİN ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALINAN GENEL DOĞMATİK BİR ŞABLON VARMIŞ!!! Dönem dönem bu şablona çevirmenlerin “taktik” demesini biz doğru kabul etmiyor, tartışmalı buluyoruz. Tutki “taktik” olsun. Bu taktik Rusya gibi bir ülkenin taktiği değil, Almanya gibi gelişmiş bir ülkenin ÖZEL DÖNEMİNİN ( genel bile değil !!!) taktiğidir. Bu kavranmadan seçimler konusunda konuşmak havanda su dövmek, Menşevik doğmatizmin saflarında yeralmak demektir.
NEDEN SEÇİMLERE KATILMIYORUZ ?
Bu soruyu soran Lenin ve işte bu soruya verilen yanıtta Lenine ait:
” Çünkü seçimlere katılmakla, elimizden olmadan halkın dumaya beslediği inancı desteklemiş ve halk temsilciliğinin bu taklidine karşı mücadelemizi zayıflatmış oluruz. Duma bir parlemento değil, otokrasinin kurduğu bir tuzaktır. Seçimlere katılmayı reddederek bu tuzağı bozmak zorundayız.”
Çünkü bu gün parti olarak seçimlerden bir yarar sağlayamayız. Ajitasyon özgürlüğü yok. İşçi sınıfı partisi yasadışı kalmış durumda. Temsilcileri mahkeme kararı olmadan tutuklanıyor, gazeteleri kapatılıyor. Parti bayrağını Legal biçimde açamaz, polisin pençesine teslim etmeden adaylarını halkın önüne çıkaramaz. Böyle bir durumda seçimlere katılmadan toplantılardan ajitasyon ve örgütlenmemiz için devrimci biçimde yararlanmak, legal seçimlerin yapılması amacıyla toplantılara katılmaktan çok daha amaca uygundur.( Lenin. C.3. Sf.343. İnter yy.)
Lenin bu konuyu bahsettiğmiz 3. Ciltte ” devlet dumasını boykot etmelimi” adlı başlıkta çok uzun anlatır. Menşeviklerin en kötü parlementolara bile katılmaya atıfta bulunmalarına:
(…)” Bu atıf haksızdır.Bir Parlementoya bizde sonuna kadar katılacağız, ama menşeviklerin kendileride dumanın bir parlemento olmadığını görüyorlar.‘‘ diyor( age. Sf.344)
Devamla:
” Rus anayasası bir hayal, yerli PARLEMENTERİZMİN BİR KURUNTU OLDUĞU GÖRÜLMÜŞTÜR, ki sosyal – demokrasinin sol kanadı 1906 yılının ilk yarısı boyunca inatla buna işaret etmişti.
YAŞAMIN MANTIĞI, ANA YASA ÜZERİNE DERS KİTAPLARININ MANTIĞINDAN DAHA GÜÇLÜDÜR. DEVRİM ÖĞRETIR.”( Lenin. C. 3. Abç. Sf. 347. İnter yy)
“Rus anayasası bir hayal, parlementerizm bir kuruntu” diyen bolşevik devriminin mantığı bize bunun bir gerçeklik olduğunu öğretmiştir.” Bilim başka ülkelerin deneyise” işte bilimin bize gösterdiği pratik bunun kanıtı değilmidir ve yine Leninizmin pratiği” EĞER GÜCE SAHİP DEĞİLLERSE, BÜTÜN YASALAR, BÜTÜN SEÇİLMİŞ TEMSİLCİLER BİRER HİÇTİR”( age.350)
BOLŞEVİKLER ” DOMUZ AHIRINDA” BİLE MENŞEVİKLERDEN ÇOK FARKLIDIRLAR !
” BOYKOT RUS DEVRİMİNİN EN OLAYLI VE EN YİĞİT DÖNEMİNİN EN İYİ DEVRİMCİ GELENEKLERİ ARASINDADIR” , diyen Lenin ; ( C.3.390) yinede; ” kahrolası karşı – devrimin , lanet olası domuz ahırına ” bolşevikleri sürmesine karşın, onların menşevikler gibi parlementerizme bakmadıklarını şöyle anlatır:
” Biz burada devrimin yararı için çalışmak istiyoruz, sızlanmadan, ama aynı zamanda böbürlenmeden de. Menşevikler boykata karşı dumayı savunurken, daha, dolaysız devrimci mücadele döneminde, halka, deyim yerindeyse, dumanın bir tür devrim aleti olacağına dair güvence vermişlerdi. Ve bu teminatlarında fena halde yanıldılar. Oysa biz bolşevikler eğer her hangi bir şey garanti ettiysek, bu sadece DUMANIN KARŞI – DEVRİMİN BİR KURUNTUSU OLDUĞU VE ONDAN OLUMLU BİR ŞEY BEKLENEMİYECEĞİ İDİ”.( Lenin. C. 3. Sf.395. abç. İnter yy)
Görüldüğü gibi Leninin ” domuz ahırı” dediği parlementerizme bakış açısıyla, menşeviklerin bakış açısı çok farklıdır. Menşevikler( ki bu günki menşeviklerde aynıdır) parlamentoyu “bir devrim aleti” olarak görürlerken ; bolşevikler, parlamentonun karşı- devrimin bir kuruntusu ve ondan olumlu bir şey beklenmeyeceğini “söylerler….
ALTI BİR KEZ DAHA ÇİZİLMESİ GEREKEN ŞEY PARLAMENTOYA KARŞI TAVIR ” TAKTİK” DEĞİLDİR!..
Her seçim dönemi geldiğinde, burjuva partiler sandığa gitmeyi teşvik etmek için onca şaklabanlığa baş vururlarken, onların gönüllü danışmanları Küçük – burjuva Oportünistleri, ” sandığa gitmemeyi “Leninist ilkeyi reddetmek” olarak görür ve ” anarşist”likle şuçlarlar…Yazı içinde seçimleri boykot etmenin ” Leninist taktikle ” alakasının olmadı gösterdiğimiz gibi” anarşist” liklede alakası olmadığını bir kez daha göstermenin önemli olduğu kanısındayız:
” Boykot sorununda devrimci sosyal – demokrasi ile oportünist sosyal – demokrasi arasında şu temel fark vardır: opotünistler her durumda, ALMAN SOSYALİZMİNİN ÖZEL BİR DÖNEMİNDEN ALDIKLARI GENEL BİR ŞABLONU KULLANMAYI YETERLİ BULURLAR”…….( Lenin. C. 3. abç. Sf.370 . İnter yy.)
Demek ki boykot veya seçimlere katılma Leninist bir taktik değil: Alman sosyalizminin özel bir döneminde( GENEL BİLE DEĞİL) aldıkları davranışmış… Ayrıca Lenin bunun şablonlaşırılmasına karşı çıktığınında altını çizmek gerekir. Daha ilerdeki sayfalarda, hiç bir tartışmaya yer vermiyecek açıklıkta Lenin şöyle der:
(…)”Boykot bir taktik çizgi değil, özel koşullar altında uygulanabilinir olan bir özel mücadele aracıdır.”( age. Sf.396)
Ne seçimlere katılma nede boykot taktik bir mesele değildir .şeçimlere katılma taktik bir mesele olsa Lenin şunları söyler mi :
“Duma nın genelde proleterya ve köylülerin taleplarinin karşılanması için kesinlikle işe yaramaz bir araç olduğunu HER ZAMAN SÖYLEDİK İDDİA ETTİK VE TEKRARLADIK.”( age. Sf.395.)
Her zaman söylenen, idda edilen, tekrarlanan şey taktik olurmu?… Oysa aynı kalan strateji, bu stratejiyi yaşama geçirmek için geçici eylem biçimleri taktiktir.
BURJUVA DEMOKRATİK PARLAMENTERİZM ÇAĞI SONA ERMİŞTİR !!!
Emperyalizm ve proleter devrimleri çağı, burjuva devrimleri çağını sona erdirmiştir. Tıpkı bu çağ , ulusal sloganı, burjuvazinin elinde alıp, ezilen ulusun emekçilerinin eline verdiği gibi. Tıpkı bu çağda burjuvazinin her türlü ” devrimci barutunu tükettiği gibi”. Tıpkı bu çağda burjuvazinin iktidarını sürdürmek için her türlü gericilikle uzlaştığı gibi. Vs. Vs….
Konumuz açısında bu çağ ın bir başka özelliğide, burjuva demokratik parlementerizmin sona erdiğidir. İşte Leninin söyledikleri:
(…)” Burjuva – demokratik parlementerizm çağı sona ermiştir. Dünya tarihinde yeni bir dönem başlamıştır: proleterya diktatörlüğü çağı”( Lenin C. 9. Sf.326. İnter yy.)
Çünkü burjuva parlementer Cumuriyet artık yetersiz kalmıştır. Nisan 1917 de yapılan bolşevik parti konferansında:
” Burjuva parlementer cumhuriyetin yetmediği, komün veya sovyet tipinde bir işçi – köylü cumhuriyeti istediklerini açıklarlar”( Lenin. C. 7. Sf. 160)
Başka bir eserinde de Lenin:
” sovyetlerin uluslararası niteliği, bu mücadele ve örgütlenme biçiminin tüm dünya işçi hareketine yayılışı ve sovyetlerin, burjuva parlementerizminin, genel olarak burjuva demokrasisinin mezar kazıcısı , varisi, halefi olma tarihi misyonu ortaya çıktı.”( Lenin. C.10. Sf.150. İnter yy.)
FAŞİZM KOŞULLARINDA PARLAMENTERİZM
Komünist enternasyonal emperyalizmi tanımlarken” emperyalizm her çizgide gericiliktir der” ve emperyalizm çağın ürünü olan faşizmin ise emperyalizme özgü olduğunu söyler. Faşizm burjuvazinin son egemenlik biçimi kanlı diktatörlüğüdür. Bu kanlı diktatörlük altında yasal ve anayasal çalışmanın geçerli olmayacağını söyler. Her koşulda seçimlere katılmayı savunan bu anlayış sahiplerinin neden komünist enternasyonalın uyarılarını dikkate almadıklarıda başka bir meseledir. İşte komünist enternasyonalın komünist partilerine sunduğu bakış açısı :
“… Faşizme karşı çıkmada yasal ve “anayasal” yöntemlere baş vurmanın geçersiz olduğu görülmüştür” ( komünist enternasyonalda faşizmin tahlili. Sf.48. Sol. yy.)
Yine bir başka örnekte Avusturya komünist partisinin anayasa sınırları içinde kalarak, işçileri faşist saldırılar karşısında aktif eylemlerden geri tutmasıdır. Komünist enternasyonal Avusturya komünist partisini şöyle eleştirir:
(…)” işçilerin demokratik haklar için savaşımı bir yana bırakıp, faşist Dollfuss anayasası sınırları içinde, kendi yasal varlığını sürdürmek istemektedir. ( komünist enternasyonalda faşizmin tahlili. Sf. 85.sol yy)
İşte görüldüğü gibi faşizme karşı çıkmada yasal ve anayasal yöntemlere baş vurmanın geçersiz olduğunu Komünist enternasyonal böyle kanıtlar.
Özetleyecek olursak:
1) Seçimlere katılıp katımama Alman sosyalistlerinin özel bir geleneği şablonudur….
2) Seçimlere katılıp veya katılmama taktiksel bir sorun değildir….
3) Lenin Avrupada gelişen güçlü bir ” sol ” sapmaya karşın oldukça ” ihtiyatlı davrandığı için” sağa kaydığını ve yanıldığını söyler….
4) Leninin “domuz ahırı” parlementoya katılımı bile menşeviklerden ve günümüz parlementer Oportünistlerinden farklıdır. Ayrıca günümüz opotünistleri gibi Lenin her koşulda parlementoya katılmaz…
5) Sovyetlerde yaşanan proleterya diktatörlüğü çağı, burjuva – demokratik parlementer çağını sona erdirmiştir.
6) Faşizme karşı mücadelede anayasal ve yasal mücadele geçerliliğini yitirmiştir.