Yaşamı destan destan yaşayanlardan biri olan Birsen Kars, tedavi gördüğü Stuttgart’ta ölümsüzleşti. Gençliğini, aklını, bedenini devrime adamış bir devrimci olarak tutsaklıkla tanıştı.
”Birsen Kars, 1992 yılında İstanbul Üniversitesi endüstri mühendisliği öğrencisi olarak tutuklandı. O zaman 21 yaşındaki genç “yasadışı bir gösteriye” katılmış ve “yasaklı bir örgüte üye olmak” suçundan on beş yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Hapishane katliamında ciddi şekilde yaralandı ve kafasında, ellerinde ve sırtında büyük ve derin yanıklar oluştu. Beş ay hastanede kaldı ve bu süre zarfında sekiz ameliyat geçirdi. Serbest bırakıldıktan sonra bile tedavinin yıllarca sürdürülmesi gerekiyordu.*1”
Emperyalizm, işkence tezgahlarından sonra daha ince bir süreçle inancın, kararlılığın aşındırılması için zindanlarını kullanmaktadır dünyanın her yerinde. Buna göre yeni trettmanlar ve yeni deney laboratuarları gibi mekansal özellikleri ile şekillendirdiği merkezleri belli bir konsept dahilinde yeni/ yarı sömürgelerinde sürüme çıkarmakta mücadeleye ve direnişe yıkımı yaşatmak için yol ve planlar geliştirmektedir. Faşizmin Emperyalizmin cephaneliğinden aldığı tretmannlar ve konseptler; İrade yıkımı, Teslim alma ve ihanet parametreleri devrimci mücadele ve irade karşısında aciz kalınca, pervasızca son kozları olan katliama başvurmaktadırlar.
Devrimci mücadelenin ilerlemeleri ve gerilemeleri ile dinamik süreçler halinde yaşandığı ülkelerden biri de Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dır. Burada devrimci olmak zoru başarmak, yüksek irade ve fedakarlıklarla mücadelenin sürekliliğini, örgütlülüğü ve direnişi varetmektir. İşte bu gerçek Peru’da 1986 da* El Fronton ve diğer cezaevlerinde 200 komünist devrimci tutsağın yaşamına malolan yaşatılan vahşetin bir benzerini 19 Aralık 2000 de Türkiye’de devrimci tutsakların karşısına çıkardı .
Türkiye’nin Şair ruhlu Başbakanı olarak lanse edilen ‘Demokratik Sol’ maskeli faşisti, Bülent Ecevit’in ve onun Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün imzasını attığı, “Hayata Dönüş Operasyonu” olarak adlandırılan saldırıda, “(…)45 gündür ölüm orucunda olan devrimci tutsaklara 18-19 Aralık 2000 gecesi, aralarında özel eğitimli özel taburlar ve seçkin istihbarat birimlerinin de bulunduğu 8 bin 500 ağır silahlı asker ve askeri polis memuru 20 Türk hapishanesine baskın yaptı. Cezaevlerinde askerlik hizmetini yapan en az 30 mahkum ve iki asker öldü, birkaç yüz, bazıları ağır yaralandı. Toplam 34 kişi hala resmi olarak “kayboldu” olarak kabul ediliyor.
Hassas tüfekler, gece görüş cihazları, alev makineleri, tanklar, helikopterler, sinir, duman ve gaz bombaları, buldozerler, ekskavatörler, balyozlar, kaynak ve sondaj makineleriyle gerçekleştirilen bu geniş çaplı askeri saldırı sırasında cezaevlerine yaklaşık 20 bin göz yaşartıcı gaz, sinir, biber ve sis bombası atıldı.*2″
Bu Quernica Türk tablosundan bedeninde yanıklarla isyankar sesi ile Birsen Kars ”bizi diri diri yaktılar” diye ambulansa bindirilirken dünyaya vahşeti duyurdu. Adeta direnişin sesi olmuştu. Bugün Almanya Stuttgart’ta o sesin sahibi sesini belleklerimize ”Unutmayın” dercesine armağan ederken, bedenini devrime feda etti. Anısı mücadele değerlerimizde sonsuza dek yaşayacak. Birsen Kars’ın yoldaşlarının Stuttgart Halkevi’nde organize ettiği anmaya tüm halk güçlerinin ve devrimcilerin katılması ona güçlü bir sahiplenme gösterilmesi borcumuzdur.
Birsen Kars Ölümsüzdür!
Ölümsüzlerimize devrim sözümüz var!
___________________________________
Yararlanılan kaynaklar:*,*1,*2 anfdeutsch.com/infostelle-peru.de/web/
*
Haziran 1986’da Lima’da terör sanıklarının tutulduğu üç hapishanede isyan çıktı. Sonuç korkutucu ve acımasızdı: 200’den fazla insan öldürüldü, ordu ve donanma üyeleri tarafından kasten öldürüldü. Hapishane adası El Frontón’da, yeni seçilen cumhurbaşkanına göre, “devletin otoritesini geri getirmeyi” ve hapishaneleri gelecekte medeni hukukun ve insan haklarının artık geçerli olmayacağı “askeri bölgeler” ilan etmeyi amaçladığı iddia edilen gerçek bir mahkum katliamı yaşandı.
2000 yılında CIDH (Latin Amerika İnsan Hakları Komisyonu) Peru devletini katliamdan suçlu ve soruşturmanın tamamının sorumlusu ilan etmesine rağmen, bugün 30. Cvr tarafından da acilen talep edilen bu yeniden değerlendirmeyi şimdiye kadar sonraki cumhurbaşkanlarının hiçbiri başlatmadı.
Yorumlar kapalı.