Ana dili üzerindeki baskılar kaldırılsın: Kürtçe kamusal alanlarda kullanılabilmeli

210502

21 Şubat Dünya Ana Dili Günü yarın. Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu ve TTB Diyarbakır Şubesi, Kürtçenin bir dil bariyeri olarak kalmasına tepki gösterdi.

21 Şubat Uluslararası Ana Dili Günü yaklaşırken ana dili talebi hâlâ acil bir talep olarak duruyor. Ana dili üzerindeki baskıların son bulması için de çağrılar yapılıyor. Bugün kamusal alanlarda birden fazla dilde hizmet seçenekleri yer alırken Kürtçeye yer verilmiyor, yasaklara yer veriliyor. Tüm kamusal alanlarda özellikle eğitimden sağlığa, adalete erişimde Kürtçenin kullanımının olmaması, bir dil bariyerinin olması yaşam hakkından eğitime ve adalete erişememeye kadar pek çok mağduriyet yaratıyor. Eğitim Sen Amed 2 No’lu Şube Eş Başkanı Serhat Kılıç,Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan, Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gevriye Atlı ana dilin önemine değinerek kamusal alanlarda Kürtçenin kullanımının önünün açılması gerektiğini belirtti.

“HEM PSİKOLOJİK HEM AKADEMİK TAHRİBAT YARATIYOR”

Eğitim Sen Amed 2 No’lu Şube Eş Başkanı Serhat Kılıç, kamusal hizmetlerin ana dilinde verilmemesinin devletin hakim ideolojisinin ve asimilasyon politikalarının bir sonucu olduğunu belirtti. Eğitim emekçileri olarak okullarda bunun yarattığı sonuçları gözlemleyebildiklerini söyleyen Kılıç, “Okula yeni başlayan çocukların kendi dilleri dışında başka bir dille eğitim sürecine başlamaları hem psikolojik hem de akademik başarıları açısından tahribat yaratıyor. Dolayısıyla hem pedagojik hem de politik bir talep olarak ülkede yaşayan bütün halkların kendi ana dillerinde eğitim görmeleri gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.

“İYİ TANI, TEDAVİ VE MAHREMİYETİN ÖNÜNE GEÇİYOR”

Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Dr. Elif Turan ise sağlık hizmetinin sunumunda da sağlık çalışanı ve hastanın aynı dili konuşmasının önemli olduğuna dikkat çekerek, aksi halde yanlış tanı ve tedaviye kadar ciddi sonuçların olabileceğini söyledi. Turan, “İyi bir tedavi için teşhisi doğru koymak gerekir, teşhisi koyabilmek için de anamnezi iyi almak gerekir. İyi alınmamış bir anemnez yanlış tedaviye sebep olabilir. Aynı zamanda hastaların hastalıklarını başka birinin çevirisiyle anlatması da yanlış anlaşılmalara yol açmakta, bu durum beraberinde hastanın mahremiyetinin başkaları tarafından öğrenilmesine de neden oluyor” dedi.

KADINLAR DAHA ÇOK MAĞDUR OLUYOR

Bölgemizde daha çok kadınların bu konuda mağduriyet yaşadığını söyleyen Turan şöyle konuştu: “Hastaneye gitmek için çoğu zaman yanında bir yakını ile gitmekteler. Genelde onlara eşlik eden bir erkek olduğu için şikayetlerini tam anlatamamakta ve doğru bir tedavi alamamaktadırlar. Eşlik edecek birini bulamayınca da hastalıkları ilerlemektedir.”

“YAŞAM HAKKININ BİR PARÇASI”

Ana dilinde sağlık hizmeti talebi sağlık hakkının, hasta hakkının, yaşam hakkının bir parçası olduğunu söyleyen Turan, bunun bir tercih değil zorunlu olarak yaşama geçirilmesi gerektiğini belirtti. Pandemi, deprem gibi acil durumlarda ana dilinde sağlık hizmetinin nasıl önem taşıdığını gördüklerini söyleyen Turan, “Tıp fakültelerinde farklı bölgelerde kullanılan ana dillere göre eğitim verilmeli. Sağlık çalışanı atamaları bölgenin konuştuğu yerel diller gözetilerek yapılmalıdır” dedi.

“EŞİTLİK İLKESİNE AYKIRI”

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Gevriye Atlı da cumhuriyetin kurulmasından itibaren ülkede farklı diller ve farklı etnik grupların varlığına rağmen tek dilci bir politika izlendiğini belirterek, “Yaklaşık 25 milyon Kürdün olduğu Türkiye’de kamusal alanda resmi dil dışında yani diğer ana dillerde, örneğin Kürtçe hizmet verilmemesi tabii ki her alanda olduğu gibi adalete erişimi de engellemektedir” dedi.

“Noterlerde, tapu dairelerinde, adliyelerde Kürtçe hizmet verilmemesi açıkça eşitlik ilkesine aykırıdır” diyen Atlı, “Anayasa’da yer alan askerlik, vergi ve sair sorumluluklardan muaf tutulmayan yurttaşlar hakların eşit dağılımı konusunda ayrımcılığa uğramaktadırlar. Ana dilinde hizmet ifa edilmediği için özellikle dil bilmeyen kadınlar, adli yardım hizmetinden yeterince faydalanamamaktadırlar. Kendilerini ifade etmekte zorlanmakta ya da hiç ifade edememektedirler. Bu da kadınlar açısından pek çok sorun yaratmakta” şeklinde konuştu.

“YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI”

Atlı, Kürt dilinin varlığının korunması ve gelişiminin sağlanması için kamusal alandaki keyfi uygulamalara son verilmesi gerektiği çağrısında bulundu: “Bir an önce kamusal alanda ana dillerde hizmet verilmesi önündeki engeller kaldırılmalı, yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”

Kaynak: Evrensel/Dilan TEMİZ Diyarbakır

Exit mobile version