1. Haberler
  2. ELEŞTİRİ
  3. Almanya Gerçekliği ve Sınıfsal Bakış

Almanya Gerçekliği ve Sınıfsal Bakış

featured
service

Serdar Okan

Son dönem artan faiz oranları, nüfusun büyük bir kısmı için emlak satın almayı veya rahat oturacağı bir büyük daire edinmeyi imkansız hâle getiriyor. Ayrıca, Almanya’da nüfusa ve göçe oranla çok az sayıda kiralık daire bulunmaktadır. Bundan kaynaklanan sorunlar çok büyük sosyal hoşnutsuzlukları işaret olarak gösteriyor.

Rusya ile olan Ukrayna’daki veya farklı coğrafyadaki haksız savaşlar bir yıl boyunca her şeyi gölgeledi. Muazzam sosyal patlamaları içeren ve  barındıran Alman toplumunun temel direklerini ve sabrını bu siyaset kemiriyor. Bu savaş siyaseti, konut, ulaşım ve tüketim sorunu ve artan ihtiyaçların karşılanamazlığı ve kullanılabilirliğini sistem için dayatıyor. Ürünlerin ve temel gıda fiyatlarının aşırı artması sermayenin kârlılık sağlamak için aşırı birikimini bir kez daha enflasyon adı verilen dinozorun tepesine diktiğini gösteriyor.

Yine artan inşaat maliyetleri ve kredi faiz oranlarıyla birlikte, satın alma zaten nüfusun büyük bir kısmı için imkansız hale geliyor. Ancak fon yetersizliği nedeniyle yeni inşaat planlarına veda etmek zorunda kalanlar da kiralama piyasasına girdiği için, mükemmel bir fırtına yaşanıyor. Zaten Almanya’da artan göç itibarıyla çok az kiralık daire var. Yeni inşaat planları ise yönetenlerin beceriksizliği ve plansız hesapları sayesinde bir şekilde başarısız oldu.

2022’de Ukrayna’dan gelen mülteciler nedeniyle yerli nüfus yaklaşık 1 milyona yakın artarak 84 milyon vatandaşa ulaştı. Ukraynalıların çoğu daha uzun süre kalmak zorunda kalacak gibi görünüyor. Bu da konut açığını daha da artırıyor. Daha da kötüsü, yeni inşaat için siyasi planlar bir şekilde başarısız oldu ve yakın zamanda hiçbir şey değişmeyecek gibi görünüyor. Yılda 400.000 yeni konut inşa edilmelidir. 2022’de sadece 250.000 ancak inşa edildi.

Öte yandan kiracılar, yalnızca artan ilk kira ile değil, aynı zamanda genellikle ikinci bir kiraya dönüşen yan maliyetlerle de uğraşmak zorunda kalıyor. Mevcut elektrik ve gaz faturanıza bakarsanız, gelecekteki avans ödemeleri için üçe katlanabilen ek ücretleri göreceksiniz. Pandemi ve Savaşlar bahane edilerek krizleri işveren ve tekeller lehine bir süreç işlettiler ve maliyeti emekçi yığınların ceplerine pay ettiler.

Konut, ulaşım ve tüketim boyutuyla emekçilerin gırtlağını ekonomik kriz kravatıyla bir düğüm daha sıkarak… Artık bu alanlarda da yönetenlere olan güvensizlik hissedilmeye başladı. Birde yeni iş hayatına başlayanların düşük ücretle start alması ise apayrı bir konu ve makale meselesi.

Almanya’da nominal ücret endeksi 2022’de bir önceki yıla göre %3,5 arttı. Endeks, çalışanların özel ödemeler dahil aylık brüt kazançlarının gelişimini göstermektedir. Aynı dönemde tüketici fiyatları da %6,9 arttı. Federal İstatistik Dairesi’nin (Destatis) de bildirdiği gibi, krizin son iki yılında zaten gerileyen reel ücretler 2022’de 2021’e kıyasla %3,1 düştü. 2020 yılında özellikle kısa çalışma kullanımının artması nominal ve reel ücret gelişimini olumsuz etkilerken, 2021 ve 2022 yıllarında yüksek enflasyon nominal ücretlerdeki artışı tüketti.

Reel ücret endeksinin gelişimi, tüketici fiyat endeksinin düzenli olarak revize edilmesinden kaynaklanan 7 Şubat 2023 ön sonucuna göre 1,0 puan aşağı yönlü revize edildi. Bu, 2008 zaman serisinin başlangıcından bu yana Almanya’da ölçülen nominal ücretlerdeki en yüksek artış ve aynı zamanda çalışanlar için gerçek ücretlerdeki en büyük düşüş olmaya devam ediyor. Bu ezilen ve emekçi kesimi olarak geçmiş birikimlerin yavaş yavaş erimesini ve maaşın 30 günden ziyade erken bitmesi ve ancak avans çekerek, hesaba kredi yazarak veya birikim varsa oradan yerine koyarak ayı atlatmak anlamı taşıyor. Bir çok işçi ay sonunu getirmek için ek yardımlara baş vurmak zorunda kalıyor. Emperyalist Kapitalist Almanya’da bu toplum ve mahalle baskısı olarak onur kırıcı vaziyette kendisini hisettirmekte. Bundan kaynaklı piskolojik sorunlar ve çeşitli uyuşturucu madde kullanımı bir çok kişide çözüm olarak algılanmakta. Ekonomik sorunların üstesinden gelmek için daha çok çalışan ciddi asosyal ve apolitik insan tipi bu süreçte hızla çoğalmakta. Güvencesiz iş ve sosyal ortamlar hayatın her alanında kendisini hissettirmekte. Kişinin ve toplumun kendisine yabancılaşması söz konusu.Muhtemelen bu bir toplumsal etki yapacak. Ya sınıf mücadelesi biçiminde ya  da ırkçı faşizan hareketlerin yükselmesine vesile olacak.

Burjuvazinin her kesime belli bir tolerans göstermesi görülse de, iş istibarata  yansıdığında her şart göze alınarak operasyonel girişimler şiddetle de görülmekte. Önümüzde ki süreç Alman Sosyo ekonomisinde, Sosyo kültüründe ve siyasetinde ciddi gelişmelere gebe. 

Örnek olarak burjuva kesimde en zengin olana bir göz atalım: Kühne+Nagel, Hapag-Lloyd, Lufthansa – multi-milyarder ve yatırımcı kapitalist Klaus-Michael Kühne şu anda büyük bir kâr atılımı yapıyor.

Klaus-Michael Kühne resmi olarak Almanya’nın en başarılı girişimcisidir. Tahmini 38 milyar avroluk servetiyle Lidl’in kurucusu Dieter Schwarz’ı Bloomberg Milyarderler Endeksi’nin zenginler listesinde tahttan indirdi. Kühne, Elon Musk veya Bill Gates gibi yıldız niteliklerine sahip değil, şirketleri Tesla veya Microsoft kadar modern teknolojik değil. Gururlu 85 yılına rağmen hâlen bu düzenin imkanlarıyla zenginleşiyor. 

Multi-milyarderin imparatorluğu, lojistik şirketi Kühne + Nagel, havayolu Lufthansa ve nakliye şirketi Hapag-Lloyd’daki büyük holdingleri içeriyor. Hepsi şu anda ona milyar dolarlık gelir yağmuru olarak akıyor. Bloomberg finans ajansına göre, birlikte ele alındığında, dağıtımlar şu ana kadar toplam 4,2 milyar avroyu buldu. Henüz son değil. Hapag Lloyd’daki yüzde 30’luk hisse bloğu, en büyük paya – 3,3 milyar avro – katkıda bulunuyor. Kühne’nin aile şirketi Kühne+Nagel’deki hissesi yaklaşık 900 milyon Euro daha getiriyor. Elbphilharmonie ve Hamburger Sportverein’in sponsoru, lojistik şirketini 1966’da babasından devraldı. Bugün, hava ve deniz taşımacılığında dünyanın en büyük nakliye şirketi. Rekor bir kârın ardından grup, bu hafta bir önceki yıla göre yüzde 40 daha fazla olan 14 franklık bir temettü açıkladı. Kühne hisselerin yüzde 53’üne sahip ve onunla kazanıyor.

Lufthansa’ya katılımı muhtemelen Kühne’nin kasasını coşturacak. Alman havayolu şirketi kapılarını yakında açacak. Swiss-by-choice, çoğu holding şirketi aracılığıyla hisselerin toplam yüzde 17,5’ine sahip. Bu, onu grubun açık ara en büyük hissedarı yapıyor. Burada da ona göre kazanacaktır. Beklenti tam zamanında gelir, çünkü sessiz bir emekliliğe karşı olan model girişimcinin yeni yatırım fikirleri eksik değildir.

Bir iş adamı olarak Kühne büyük gelirler kazanarak toparladı: Lufthansa hisseleri son altı ayda yüzde 65 arttı. Hapag-Lloyd, çalışanlarının onda biriyle geçen yıl VW’den bile daha fazla kazandı. Kühne, 2008 yılında bir milyar avro ile dahil oldu, bugün hisseleri on bir milyar avro değerinde.

Birde Almanya’ya daha bir iki on yıl önce gelen Mehmet Can kirveye bir göz atalım.

Mehmet Can kirve bir kaç yıl önce Almanya’ya iltica etmiş. Dünyayı değiştirme mücadelesi verirken, siyasal mücadele zor olduğu için… Yeni bir yaşam ve kolay bir hayat olarak Almanya’ya kaçmış. Tabi herşeye yeniden başlamamış. Eskiden içinde bulunduğu siyaset sayesinde barınma, iş ve koşulları oluşturmuş. Bir işte çalışarak ortalama 2 bin 400 Euro kazanıyor. Kira ve yan giderler 1.500 Euro. Mutfak masrafları derken maaş tükeniyor. Eşinin kazancıyla ayı zor geçiriyor. Mehmet Can kirve tabi ki dünyayı değiştiremediği gibi kendi sosyal ve siyasal hayatını da değiştirip geliştiremiyor. Eski ideallerini sürdüremememin piskolojik bozukluğu ve siyasstte revizyonist ve reformist gelişmelerde cabası. “Eskiyi yık yeniyi kuşan” şiarı ise bu gibi kişilerde Ortodoks kutsiyet nedeniyle pek karşılık bulmaz. Kişiye tapan ve kurtarıcı kültü egemen anlayış olmuş neticede. Sonuçta yıllar sonra elde var sıfır ile emek cephesinin yılgınlarının durumu ayanlığıyla ortada…

Yani her iki örnek emek ve sermaye cephesinin keskin uçlarını göstermekte.

Sınıf hareketi örgütlemelerini ise bu noktada siyasi ve bilimsel öngörülürlükle sorunları tespit ederek yığınları bu mücadele alanlarına kanalize etmeli.

Emperyalist haydutluk ve savaşlara ramak kalmışken bizim için zorunluluk belli… Sınıf hareketi devrimci ve ihtilalci davranmak ve sınıf savaşı sahnesine çıkmak zorunda.

Sınıf mücadelesi; sınıf çelişkilerinin bulunduğu alanda gözlem, tespit, tahlil ve doğru aneliz ile gelişir ve güçlenir.

NOT: Muhakkak Türkiye/Kuzey Kürdistan’da yaşanan deprem ve sonrasında devlet tarafından halkımıza yaşatılanları yoldaşlar yazacaktır. Ölenlerin devri daim olsun ve hastalanan, yaralı olanlara acil şifalar dilerim. Elimizden gelenin en iyisi yaptığımızı/yapmaya çalıştığımızı belirterek herkese geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Almanya Gerçekliği ve Sınıfsal Bakış
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin