Mutlak tecritin hüküm sürdüğü hapishanelerde, keyfi uygulamalar nedeniyle hasta tutsakların tedavileri engelleniyor. Akçadağ T Tipi Kapalı Hapishanesi’nden tahliye edilen Musa Külter, ağız içi ve çıplak arama dayatması nedeniyle bazı tutsakların tedavi olamadığını aktardı.
Malatya Akçadağ T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutsakların sağlık hakkı engelleniyor. Tutsakların hastaneye götürülüşleri sırasında ağız içi ve çıplak arama dayatmasında bulunulduğu belirtildi. 6 aydır devam eden dayatma nedeniyle tutsakların hastaneye gidemediği kaydedildi.
“Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla cezaevinde tutulan Yusuf Sertkaya’nın (72) oğlu Ziya Sertkaya, babasının ileri Behçet hastası olduğunu ve çıplak arama ile ağzı içi arama dayatması nedeniyle hastaneye gidemediğini belirtti. Sertkaya,“Tutsaklar hastaneye götürülürken rencide edilecek şekilde aramaya tabii tutuluyorlar. Bu sebeple hastaneye çıkmayı reddediyorlar. Babam da tedavi görmek için gitmesi gereken hastaneye bu dayatma sebebiyle götürülmeyenlerden biri” dedi.
Tutsak Serdar Köse’nin eşi Bahar Köse de eşinin dayatma sebebiyle hastaneye gitmediğini ifade etti.
Tutsak Ali Ünlü’nün eşi Zahide Ünlü, geçtiğimiz aylarda spor aktivitesinde kolunu kıran eşinin kontrol için hastaneye götürülmesi gerektiğini belirtti. Ağız içi arama dayatması nedeniyle eşinin kontrole gitmediğini belirten Ünlü, “Ali’nin kolu kırıldıktan sonra alçısını çıkarmak için onu hastaneye götürüyorlar. Ağzını zorla aramak istediklerinde o da buna karşı çıkıyor. Ağzını açmazsa götürmeyeceklerini söylüyorlar, eşim de bunu kabul etmiyor ve gitmiyor. Alçısını cezaevinde kendi imkanlarıyla açıyor. Geçen görüşmemizde bana kolunun iyi olmadığını bir şeyleri tutarken acı hissettiğini söyledi” diye konuştu.
İDARE TOPU ASKERE ATTI
Akçadağ Hapishanesi’nden 4 gün önce tahliye olan Musa Külter, hapishanede kaldığı süre boyunca yaşadıkları en büyük hak ihlalinin ağız içi dayatma olduğunu ifade etti. Hapishane yönetimine bu konuya dair pek çok kez şikayette bulunduklarını, ancak yönetimin söz konusu aramayı askeriyenin yaptığını öne sürerek adım atmadığını aktaran Külter, “Cezaevi müdürüyle, savcıyla defalarca kez görüştük. Onlar, ‘Biz askeriyeye karışmıyoruz. Askeriye ağzını aç diyorsa açacaksınız’ dedi. 2022, 2023 yılında ben kendim bir sürü dilekçe yazdım. En son Meclis İnsan Haklarına Komisyonu’na dilekçe yazdım. Çünkü benim de rahatsızlıklarım var ve ben de bu dayatma sebebiyle hastaneye gidemiyordum. 2-3 hafta önce Meclisten bana, ‘Bizim ağız içi aramaya dair aldığımız herhangi bir karar yok’ cevabı geldi. Ben bu cevabı savcıya götürdüm onlar da askeriyeye sundular. Askeriye, ‘Yargıtay’ın aldığı karar var ağzını açmayanı hastaneye götürmeyeceğiz’ cevabını vermiş” diye kaydetti.
TEŞHİS DAYATMA NEDENİYLE GECİKTİ
Külter, yakalandığı kanser hastalığının ilerlemesi sebebiyle 19 Şubat’ta tahliye edilen ve 5 ay sonra yaşamını yitiren tutsak Mehmet Ali Yaşa’nın da bu dayatma sebebiyle kanser teşhisinin geç yapıldığını belirtti. Yaşa’nın hastaneye sevk edildiği sırada baygınlık geçirdiğini ve o zaman teşhisin konulduğunu dile getiren Külter, “Kanser olduğunu biz de kendisi de ilk defa Şubat ayının başında baygınken götürüldüğünde öğrendik. Zaten aradan 20 gün geçmeden apar topar tahliye edildi. Çünkü kanser son evresindeymiş. Bir başka hasta tutsak KOAH hastası Zeyyat Ağaoğlu’da aynı gün içerisinde 3 kez kriz geçirdi. Sonra gardiyanlar gelip sedye ile onu götürdüler. Kriz esnasında o haliyle elini sedyeye vurarak kanatıyor. Bunun için bir de cezaevi yönetimi kendisine görüş cezası verdi. İşte gerekçe sedyeye zarar vermesi. Ama Zeyyat o sırada kendinde bile değil” dedi.
Külter, Doğan Ergün ve Bilal Kapça isimli tutsakların acilen ameliyat olması gerektiğini, dayatma sebebiyle tedavilerinin engellendiğini kaydetti.
HAPİSHANE BİLGİ VERMEDİ
Öte yandan konuya dair aranan hapishane yetkilisi ise, konuya dair bilgi veremeyeceklerini, konunun muhatabının hapishane savcısı olduğunu söyledi.
(MA)