Haber Merkezi: Hapishanelerde yaşanan saldırı, hak gaspları ve hasta tutsakların ikiye katlanan sorunları günden güne artarak devam ediyor. MKP dava tutsağı, ağır hasta tutsak listesinde olan Abdullah Kalay gazetemize gönderdiği mektupta yaşadığı sağlık sorununa ve hapishanelerde yaşananlara değindi.
Abdullah Kalay mektubunda şunlara değindi:
“Kocaeli-Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde ağır hasta tutsaklardan biri olarak sağlık durumumu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hastalanmak veya hastalığa yakalanmakta (bulaşıcı) koşulların ve tercih edilen politik uygulamaların doğrudan payı vardır. Hapishaneler mimari yapısıyla birlikte uygulanan tecritin yanı sıra tredmanın insan sağlığını son derece bozan ve ölümlerle sonuçlanması –birçok ölümlerin olduğu gibi – kaçınılmaz olmuştur ve bu durum devam etmektedir. Bir kez daha belirteyim ki hapishanelerin tümü; uygulanan politikalar ile – ölümler içeren – telafisi imkansız ağır tahribatlar yaratan birer makine gibi işletiliyor.
13 Nisan 2012 tarihinde –yılında– kaldığım hapishanede kalp krizi geçirdim. İki buçuk saat hastaneye geç kaldırıldım ve anjiyoya alındım, bir stent takıldı. Beş gün hastanede tutuldum, hapishaneye geri getirildim.
Kalp krizi geçirdiğim tarihten bugüne sürekli artan sağlık sorunlarımın bitmek bilmez acıları içinde – ring araçlarıyla hastane sevkleriyle – yaşama tutunma mücadelesiyle azami çaba sarf-ettim, ediyorum.
Ağır, sürekli –kronik– ve ölüm riski taşıyan hastalıklarım, mevcut hastane raporlarında: Geçirilmiş kalp krizi, kroner arter hastalığı, angına, pectoris, kalp yetmezliği, hiper tansiyon, kalbin çalışma oranı %30, kalp krizinden sonra takılan stent, kalp damarlarının tümünde %40 ile %70 arasında daralma mevcut, 28.05.2019 tarihinde –yılında- kalp yetmezliği ve kroner arter hastalığımdan dolayı artan ve de hayati risk oluşturan ritim bozukluğu (ventriküler taşikardi ve ventriküler fibrilasyon gibi) ve yeniden kalp krizi olasılığına karşı Kardiyoloji Anabilim Dalı tarafından (ICD) kalp pili takılarak riskli duruma müdahalede bulunuldu. Kalp pili olası kalp krizinde 20-25 dakikada hastaneye yetiştirilmem için müdahalede bulunma görevine sahiptir. Günde 10 çeşit ilaç kullanıyorum, sürekli iş gücünü kaybetmiş malül olduğuma dair sağlık kurulu raporu ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Kurulunun 4’ncü kez ayrı ayrı tarihlerde “cezaevinde kalamaz” raporları mevcuttur.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Kurulunun, 30.12.2013 tarih, 2013/736 sayılı, 04.07.2014 tarih 2014/519 sayılı, 05.02.2015 tarih ve 07.07.2016 tarih 2016/485 sayılı ve 13.02.2017 tarih 2017/89 sayılı raporların sonucunda “…özgeçmişinde kalp krizi öyküsü bulunan ve halen kroner arter hastalığı, angına pectoris, kalp yetmezliği ve hiper tansiyon tanıları olan hastanın (Abdullah Kalay bn.) mevcut rahatsızlıkları dikkate alındığında cezaevi gibi kapalı, kalabalık, enfeksiyon riski ve stres yükünün fazla olduğu hem kalp yetmezliği hem de kroner arter hastalığı açısından uygun diyet ve çevresel koşulların olmadığı ortamlarda bulunmasının tekrar kalp krizi geçirmesine, kroner arter hastalığında ilerlemeye, kalp yetmezliğinde alevlenmeye neden olabileceği gibi böyle bir durumda da cezaevi koşullarında müdahale edilebilmesinin beklenmediği,…cezaevinde kalmasının hasta için hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği ve mevcut kalp rahatsızlıkları nedeniyle kalbin pompalama gücünün (EF %30) azalmış olduğunun tespit edildiği gözönünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesi gerektiğini…” belirterek cezaevinde kalamaz raporlarıyla karar verilmiştir.
Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat İnfaz Birimi savcısı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Adli Tıp Kurulunun verdiği bütün kararlarını cezanın ertelenmesi işlemi yapmak yerine başka bir ilin Adli Tıp Kurumuna, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3’ncü ihtisas kuruluna sevk edildim.
İstanbul ATK 3’ncü ihtisas kurulu, Kocaeli Üniversitesi Hastanesi’nin Adli Tıp Kurulunun tüm kararlarına karşı “kalbi çalışıyor” diyerek cezaevinde kalabilir siyasi kararlar vermiştir. Bu süreç İstanbul ATK 3’ncü İhtisas Kurulu üzerinden verilen siyasi kararlarla hapishanede halen tutulmamla bir işkence ve kötü muameleye maruz kalmış oluyorum. İnsan hakkı ve yaşam hakkının ihlal ve gasp edildiği saldırı içeren sorunlu bir durum daha büyük –ölüm dahil – sorunlara yol açacağı kesindir. Son durumumu açıklayacağım ve hastalığımın giderek arttığını, hayati riskinin de daha fazla oluştuğu anlaşılacaktır.
Şöyle ki:
2019 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı poliklinik doktorlarının Sintigrafi, EKD, Halter ve Efor testi ve çekimlerinin sonuçlarında hayatı tehdit eden kardiyak ritim bozuklukları –kalp çarpıntısı başta olmak üzere Ventriküler Teşikardi ve Ventriküler Fibrasyon gibi artış ve kalp krizi riskinin artması ihtimaline karşı bana ICD kalp pili takıldı. Pil riskli duruma müdahalede bulunacak.
2020 yılının 12 Mart tarihinde ilan edilen (Covid-19 nedeniyle) pandemi ile birlikte hastaneye kontrollerimi ve yeni tetkik takip yaptıramadım. Çünkü hastane gibi kapalı, kalabalık ve bulaş riskinin yüksek olması, kronik ağır hastalığımla gidiş gelişler başta olmak üzere 15 günlük karantina sürecinin uygulanmasıyla vücudumun bu durumu tolere edemeyeceği için hastaneye gidemedim.
21.09.2021 tarihinde Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine talebim üzerine sevk edildim. Kardiyoloji polikliniğinin isteğiyle EKO –Eko kardiyoğrafi – çekildi, kalp pili kontrolü yapıldı. EKO sonuç raporlarında bir önceki EKO sonucuna göre artış olduğu belirtildi. EKO sonuç raporunda: sağ atriyum ve sağ ventrikül içinde LEAD’e ait görünüm izlenmiştir. Sol atriyumda genişleme, Grade 2-3 mitral yetersizliği, sol ventrikül diyastolik disfonksiyonu bozukluğu, sol ventrikül bölgesel duvar hareket bozukluğu, sol ventrikül sistolik fonksiyon bozukluğu, EF %30.
Aynı tarihli kardiyoloji doktorunun muayene notunda tanı: Hiper tansiyon, hiperlipidemi, kalp yetersizliği, kroner arter hastalığı, geçirilmiş ICD implantasyonu (geçirilmiş M1 +, geçirilmiş PTCA X1) kayıt notu işlemiştir.
Hapishanelerde ölüm riski taşıyan hastalıklarla yaşamak zorunda bırakılmak işkencedir. Günün 24 saatini uyurken, yürürken, yemek yerken veya banyo yaparken, kısacası her an bir kalp krizi geçirmenin olasılığını düşünmek ve kalp krizinin ölümle sonuçlanacağını bilerek yaşamak her gün öldürülmekle eş değer olduğunu yaşayarak görüyorum ve anlatıyorum.
Pandemi ile birlikte başlayan ve yaşamın her alanında hissettirilen baskı ve kötü muamele konsepti hapishanelerde de yaşanıyor. Hastane sevklerinde doktorların korku, endişe ve kimilerinin de hasmane tutumları oldukça fazla yaşanmaya başlanmıştır. Aynı hastanelerin sağlık kurulları da önceki verdikleri raporların arkasında duramayarak tıp bilimine aykırı cezaevinde kalabilir raporları verebilmektedirler. Doktorların içinde bulunduğu durum ve ellerimize takılan kelepçeler karşısındaki “suçludur” yaklaşımını anlaşılır şekilde yansıtmaktadırlar. Tıp biliminin ilkesel tutumu bir kenara atılarak prosedür işletilmiş gibi kayıtlara geçirilerek, aslında yürürlüğe konulan saldırı konseptinin bir parçası haline getirildiği açıktır.
Türkiye’de siyasi düşüncelerinden dolayı hapishanelere atılmak ve en ağır cezalara maruz kalmak sıradan, alışılmış olaylar arasında yer verilmez oldu. Elbette yaşamı hapishanelerde de en güzel şekilde sürdürmek ve anlamlı kılmak için azami çaba içindeyiz. Ama gerçek durumun, insan bedeni üzerine çöken kronik hastalığın ölüm tahdidi altında yaşamakta zulmün en somut halini gösterir, göstermektedir. Bu ağır bir durumdur ve yaşadığım kalp hastalığının çok yönlü sorunlarıyla günün 24 saatini yaşamak ve gittikçe de ağırlaşarak devam etmesi zor ve acısı oldukça fazladır. Bu anlamıyla hapishanelerde ağır hasta tutsaklar olarak zor zamanlarımızı ailelerimiz ile geçirmek isteği insani bir istektir. Ancak bunun hiçbir şekilde gerçekleştirilmesine izin verilmiyor. Dolayısıyla bu yaklaşım ve düşman hukukun tersine çevrilmesi için mücadele şarttır. Bu vesileyle sizlerin yaptığınız çalışmaları destekliyor, iyi çalışmalar diliyorum. Saygılarımla…
Abdullah Kalay: Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesi / Kocaeli”