Türkiye Kuzey Kürdistan’da 71 Silahlı Devrim Cephesi’nin açıldığı ilk günden bu güne, faşizme karşı mücadelenin en amansız verildiği alanlardan biri hiç kuşkusuz ki hapishaneler olmuştur.
Faşist devletin devrimcileri katlederek, katledemeyip tutsak aldıklarını uzun süreli esaret koşullarında rehabilite ederek mücadele dışına çıkarma amaçlı özel mısyon biçtiği hapishaneler, devrim ve karşı devrimin dişe diş irade savaşı verdiği özel bir cephe olarak direniş tarihinde özgün bir yerde durmuştur hep.
Devrimci savaşın en ileri militan kadroları can bedeli yürüdükleri mücadele hattında, faşizm tarafından tutsak alınmış, bedenleri tutsak alınan devrimciler, komünistler, iradi olarak boyun eğmeyen, mucadele azim ve kararlılıklarından bir adım dahi geri durmayan cesaret abidesi duruşlarıyla, hapishaneleri devrimci mücadelenin parıldayan siperleri haline getirmişlerdir.
Bu siperler faşizmin gemi azıya aldığı en koyu gericilik ve saldırı süreçlerinde dahi, dışarıya umut olmuş direnişin mayası olup halka güven düşmana korku salan bir misyonla sınıf mücadelesinin seyri içinde tarihteki yerini almıştır.
Mahkemeler de yapılan siyasal savunmalardan ölüm oruçlarına, fiili direnişlerden firarlara, komün yaşamından ideolojik politik eğitimlere kadar devrim ve sosyalizmin inatla, bilinçle öfkeyle en görkemli tarzda savunulduğu mevzıler olmuştur hapishaneler.
İşte devrim ve sosyalizm mücadelesinde taşıdıkları bu özgün misyonlarından dolayı faşist devlet, hapishaneleri topyekün teslim alıp yenilgiye uğratmanın stratejik planlaması doğrultusunda 19 Aralık 2000 tarihinde eş zamanlı ve eş güdümlü olarak 28 hapishaneye aynı anda topyekün saldırıp, sonuc almak istemiştir.
Her türlü silahın, bombanın, envai çeşit ölümcül gazların kullanıldığı 19 Aralık saldırısı faşizmin kendine yakışan en aşağılık, en kalleş, en alçakça gerçekleştirdiği bir katliam olma niteliğiyle, 28 devrimci ve komünist tutsağın katledilip onlarcasının yaralanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu eşitsiz güç saldırısında irade ve yüreklerinden başka hiçbir silahı olmayan devrimci ve komünist tutsaklar, Mahirler’in, Denizler’in, İbrahımler’in devrimciliğini yani kaplan sıçrayışını miras alıp fasıst çakallar ordusuna meydan okuyarak, halka ve devrime bağlılığın onur nişanesi olarak ölümsüzleşen nice yoldaşın şahsında görkemli bir KAHRAMANLIK HAFTASI yarattılar.
F Tipi Hücrelerde devrimci tutsakların teslim alınmasını stratejik olarak planlayan faşist devletin Ecevit hükümeti bu amaçları için taktık saldırısını gözü dönmüş bir saldırganlık boyutuyla dört başı mahmur bır sekılde devreye soktu. Buna karşı 20 Ekimde Açlık Grevi direnişi ile meydan okuyan devrımcı tutsaklar cephesi, saldırının kapsamına uygun olarak bir ay sonra Ölüm Orucuyla direnişini bayraklastırdı. 19 Aralık saldırısı bu meydan okuyuşa bır gözdağı vermek ve stratejik olarak hapishaneleri topyekun teslim almayı amaçlıyordu.
Feda ruhunu bedenlerinde faşizme karşı isyan ateşine dönüştüren devrimci tutsaklar tarihin kendilerinden beklediği cesaret ve kararlılığı en yüksek düzeyde gösteren teslim olmayan feda kuşağının en billur devrımcı heybetiyle KANLA yazılan silinmeyen bir tarihin, kan kızıl rengi oldular. Faşizm eşitsiz güç dengelerinin kendisine sağladığı avantajla, azgınca saldırısıyla 28 tutsağı katledip F Tipine fiili geçişi sağladıysada, nihai hedefi olan stratejik teslim almayı asla ve kat-a başaramadı. Tutsaklar yenı ozgun koşulların somut gerçeğine uygun yenı dırılıs biçimleri ile 19 Aralık 2000 den bugüne direnmeye devam ettıler/ ediyorlar.
19 Aralık Katliamının yenı bır yıldonumunde fasıst katıl devleti olanca ofkemızle lanetlerken, teslim olmayan devrımcı tutsaklar tarihine bugünde yenı dırenıs halkları ekleyen devrimci tutsakların gündeki direnişine bağlı yoldaşlığımızla selamlıyor onları her düzeyde sahiplenip, yalnız bırakmamayı kendimize ilkesel bir görev biliyoruz.
19 Aralık Katliamına karsı o en görkemli dırenıslerı ile halka ve devrime bağlılıklarını, açlığın kemirdigi eriyen bedenlerinde güce dönüştürüp silinmesi imkansız kanla yazılan tarihi bizlere miras bırakan ölümsüzlerimiz A. İhsan Özkan, Adil Kaplan yoldaşlar şahsında DEVRİM sözümüz var.
Devrimle, düzen içi reformizmin, komünist örgütlenmeyle bunu reddeden tasfiyeciliğin, devrimci irade, inanc ve kararlılıkla buna burun büken “akıllı solculuğun” aralarındaki kalın çizgilerin silikleştiği bu pervasız zamanlarda Devrımcı Kahramanlık Haftası’nı yaratan teslim olmayan feda kuşağının hapishanelerdeki direniş abidesi ölümsüzlerimizi unutmuyor düşlerini gerçeğe, ideallerini buyuk devrım amacına ulaştırma sözümüzü ve kararlılığımızı bır kere daha yineliyoruz.
-19 ARALIK KATLİAMINI UNUTMA. UNUTTURMA!
-KANLA YAZILAN TARİH SİLİNMEZ!
-DEVRIMCI TUTSAKLAR ONURUMUZDUR!
-KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
DEMOKRATİK HAKLAR PLATFORMU
Yorumlar kapalı.