1. Haberler
  2. ELEŞTİRİ
  3. Kolektiften: Birlikçilik mi anti-birlikçilik mi?

Kolektiften: Birlikçilik mi anti-birlikçilik mi?

featured
service

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devrimci siyasetlerde birlik meselesi bugüne kadar haddinden fazla tartışmaya sebep olmuş ancak gelinen aşamada kalıcı ve kapsamlı birlik süreçlerinin ortaya çıkmadığı bilinen bir gerçektir. Ortaya çıkan siyasal birlik tabloları ise genel anlamda, birbirini eyleyen, birbirine mahkum kalmış kadrolar ve siyasetlerin oluşturduğu birlik süreçleridir. Mücadele sahamızda; eylem birlikteliğinden, siyasal birlik süreçlerine varana kadar ortaya çıkan tablo, İlkesel olarak tartışılmayan, düşünsel anlamda fikirlerin ortaya konulmadığı ve eylemde ortaklık yapmış ancak birbirine siyaseten ambargo uygulayan bir noktaya çok defa gelmiştir. Bunu dışımızdaki siyasetlerin de süreçlerinden gözlemledik ve öğrendik.

Birlik meselesinde Bolşevik RSDİP ve Menşevik RSDİP sürecinin doğuşuna bakalım misal yani ayrılık sürecine; Örgütlenme nasıl olacak üzerinden kopan tartışmada Lenin; Leninist parti modelinin yaslanacağı kadro birikimi ve kimlerin kadro yapılacağı hatta ve hatta kimlerle yoldaşlaşılacağı konusunda Menşevik Martov, PLekhanov gibi dönemin ileri figürleri ile ters düşmüştü. Troçki ise bu iki ekibi ilkesiz bir şekilde birleşmeye çağırdığı için, Tasfiyecilik isimli eserinde Lenin yoldaşın cepheden felsefi ve politik bombardımanına uğramıştı. Lenin haklı çıktı. Netekim; Lenin, Menşeviklerle aman bir şey olmaz bunları da kazanalım düsturuyla hareket edecek olsaydı eğer Sovyetler birliği devrimi ortaya çıkmayacaktı muhtemelen. Felsefede uzamın galebe çaldığı gelişmelerin ortaya çıkardığı zaman ve zaman tarafından uzamın yırtılmasına boyut denir. İşte boyutu atlamış olan Lenin’in Şubattan, Nisana, Nisandan Ekime, İleri yoldaşlar, ileri kitleler iktidar bizimdir
tespitleri Bolşevik Partisi içerisindeki Menveşik alaşımlı oportünist şahsiyetler tarafından
baltalanmaya çalışılmıştı. Ancak Lenin ve sayısı çok az Komünist ve devrimci kadronun doğru
önderlikle sevk ve idare edilmesi dar kitleden geniş kitleye doğru tarzla ulaşılması devrimi yaratmış, buz kırılmış dünya halklarına yol gösterilmiştir. Bütün süreci doğru ve objektif okuyan herkes haklılık payımızı verecektir. Lenin anti-birlikçi miydi?

Tasfiyeci revizyonizm saflarımızda niçin bölücülüğü ve dağıtıcılığı örgütledi?

Tasfiyeci revizyonist hareketin ağır topları felsefe tartışmaları adı altında, ideolojik şekillenmenin
mümkün olmadığını, kadük bir politize olmanın gerekli olduğunu defaatle bildirirken aslında çoktan komünist dünya arayışını ve zorun rolünü terkederek, burjuva felsefenin üst noktası ile (saf aklın dünyası) burjuva felsefenin sıfır noktası olan Nihilist felsefe arasında yuvarlanacaklarını ilan etmiş oldu. Biz neredeyiz? Doğru önderlik ve Felsefi tutarlılık, doğru politik doğrultu ile içsel iktisadi gelişim ve dışsal iktisadi süreçlerin yansıttığı dışımızdaki felsefi süreçlerin karşısında siyaseten ve felsefi pusulamızın doğrultusunda kararlı ve ideolojik şekillenmeyle karşı durduk. Gelinen süreç kimi haklı çıkardı? Haklı çıkan biz olduk. Kim çürüdü? Biz çürümedik.

Yoldaşlarımız meseleleri doğru algılamıyorsa defaatle anlatmak, açıklayıcı olmak görevimizdir. Tekrar tekrar söyledik söylemeye devam ediyoruz. Saflarımızı kararlı ve koruyucu bir anlayışıyla büyütmek ve geliştirmek temel görevimizdir. Bizler proletarya partisine nefes olan, su taşıyan yoldaşlarımızın niyetlerinin ve emeklerinin farkındayız. Fakat gelinen noktada siyaset
birilerinin istediği tarzda, tartışmadan kafasına göre hareket edeceği bir alan olmayacaktır. Hataları ve sıkıntıları görmezden gelirsek o vakit bizler oportünist bir anlayışa hizmet etmiş oluruz. Saflarımız dışındaki bizleri küçümseyen, irademizi gasp etmek isteyen, katarların peşinde sürüklenmemizi şart koyan anlayışlara da kapı aralamış olacağımız nesnel gerçektir. 8 yıldır ne yapıyoruz? Yan yana geldiğimiz hiçbir siyasete ambargo uygulamadığımız gibi bizlere uygulanan ambargo ve ambargoların hesabını sormak bütünselliğimizin ifadesi olacaktır. Bunun hesabını istemek elbette anlaşılır olmalı.
Kitlelerimiz hesap soruyorsa, kitlelerimize hesap vermek devrime ve kitlelere karşı açığa çıkan
sorumluluğumuzun, zorunluluk etrafında bizler tarafından kavranılması sürecidir.

Proletarya partisinin saflarını Koruyucu ve kararlı bir şekilde, saflarımıza dahil olan yoldaşlaştığımız insan kitleleri ile beraber geçmişin hastalıklı tarzından sıyrılmak için özel çaba harcıyoruz. Teorik yetkinliğimizi artırırken, saflarımıza yeni dahil olan her bireyin teorik yetkinliğini artırmasını şart koşuyoruz. Çalışma tarzının başı boş, vurdum duymaz, sorumsuz bir şekilde ele alınmaması için yine özel çaba harcıyoruz. Biz yine birileri gibi hiçbir şey yapmadan çok şey kazanalım derdinde olan siyasetlerin yanlışlığını çözümlemiş ve bunun saflarımızda kalıcılaşmaması, saflarımıza yansımaması için elimizden gelen her
şeyi yapıyoruz. Temel görevler etrafında şekillenmiş küçük görevlerin yaşama geçirilmesi için karşılıklı çabanın vurgusuna yönelmek en önemli husustur. Küçük görevlerden büyük görevlere yürümek olmazsa olmazımızdır. Basitten, karmaşığa ilerlemek felsefenin en önemli önermesidir. Bunun kavranılması gerekmektedir.

Bütün bunları belirttikten sonra biz anti-birlikçi miyiz? Proletarya partisi oturumunu şeffaf bir şekilde alttan üste, üstten alta doğru gerçekleştirmiştir. Oturum belgeleri devrimci siyasal ortama sunulmuştur. Birlik isteyen birlik tartışması açar. Teorik tartışmaya; felsefi ve politik açıdan dahil olurken ideolojik dünyanın anlam bütünlüklerini hesaba katarak yol yürür. Bunları yapmayan hiçbir siyasetle birleşemeyeceğimiz gün gibi ortadadır. Birleşmek isteyen tartışma açmalıdır. Birlik tartışmasını hiçbir sekter ve liberalleşmiş siyasetlerle açmayacağımızı buradan tekrar ilan ediyoruz.
Sekter ve liberal gruplarla birleşecek olsaydık halk türküsünün de belirttiği gibi saflarımızdan
kaçarcasına ayrılan siyasete ‘’Koy verin gidenleri’’ demezdik. Şimdi bu siyasetin yansımasını
gördüğümüz hiçbir siyasetle birlik tartışması açmayacağımız gayet iyi bilinmektedir. Bu eşyanın tabiatı gereği gayet anlaşılırdır. Kendi örgütsel ortamlarını öznel durum ve konumlarına uyarlayan kişiliklerin olduğu hiçbir alanla ve siyasetle bütünleşemeyeceğimiz gayet nettir. Mesele anlaşılmayacak bir mesele değildir. Biz birlikçiyiz. Komünistlerin birliği elzemdir. Komünistlerin birliğini gerçekleştirmemiz için geçmişin anlam dünyasında yan yana durduğumuz aynı ideolojik kaynaklardan
beslendiğimiz siyasetlerin, bugünkü durumunu gözlemlediğimizde ortaya çıkan tablo; sekter, sol liberal, çizgisiz, tarihi kendisiyle başlatan siyasal süreçlere vardıkları gerçeğidir. Fakat komünistlerin birliği konusunda umutsuz değiliz. Ölümsüz kutup yıldızımız Nasır yoldaşın belirttiği gibi ‘’umutsuz değiliz, karamsar ise hiç değiliz.’’ Son bir yıllık zaman diliminde proletarya partisinin açıkladığı oturum belgeleri ile aslında doğal olarak birlik sürecine girmiş bulunmaktayız. Kendi kitlesine öğrettiği kadar, dış kitlelere de öğreten, onlardan öğrenen çizgi, kendisini ilerlettiği kadar dışındaki kitleleri ve siyasetleri de ilerletecektir. Birlik meselesinde en önemli hususlardandır.

Kolektiften: Birlikçilik mi anti-birlikçilik mi?
Yorum Yap

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Devrimci Demokrasi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin